CHP İstanbul İl Başkanlığı’na geçici heyet olarak atanan Gürsel Tekin, parti içindeki gerilimli atmosferin ortasına adım attığı andan itibaren sadece siyasi değil, aynı zamanda kişisel bir mücadele verdiğini açıkça ortaya koydu. Mahkeme kararıyla göreve gelen Tekin, bu süreci "kayyum operasyonu" olarak niteleyen çevrelere çok sert mesajlar gönderdi.
“Biz kayyum değiliz, baba ocağımızı korumaya geldik” diyerek tartışmalara son noktayı koyan Tekin, yalnızca siyasi rakiplerine değil, aynı zamanda medya temsilcilerine de sert sözlerle yüklendi. Konuşmasındaki en dikkat çekici bölüm ise, ailesine ve yakınlarına yönelen tehditlere verdiği yanıt oldu:
“Ölmez sağ kalırsam bu tehdidi yapanları affetmeyeceğim. Eğer geri adım atarsam, babamın mezarına girsin Gürsel Tekin!”
siyasi hesaplaşmanın gölgesinde: “biz çağrı heyetiyiz, belgeyle geldik”
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından atanan geçici yönetimin başındaki isim olan Gürsel Tekin, görevlendirilmenin tamamen yasal dayanaklara dayandığını söyleyerek elindeki resmi belgeyi basın mensuplarına gösterdi.
“İsteyen buyursun gelsin, belge burada. Biz öyle gizli saklı değiliz. Bu çağrı heyetidir, açık ve meşrudur” diyerek, "yasa dışı atama" iddialarını kesin bir dille reddetti.
Bu süreçte sadece kendisinin değil, çevresindeki insanların da hedef haline geldiğini belirten Tekin, gelen mesajların içeriğini “tarihimizde benzeri görülmemiş bir tehdit yoğunluğu” olarak tanımladı.
Konuşması sırasında yer yer öfkesine hâkim olamayan Gürsel Tekin, bazı gazeteci ve siyasetçileri açıkça hedef aldı:
“Siz gazeteci diye geziyorsunuz, siyasetçi diye ortalıkta dolaşıyorsunuz ama ne ahlak kaldı ne de utanma. İnsan bir arar, sorar. Bu nasıl sorumsuzluk?” sözleriyle medya ve siyasetin kirli yüzüne dikkat çekti.
aile üzerinden yürütülen psikolojik baskı: siyasetin en kırılgan cephesi
Tekin’in açıklamalarında en fazla yankı uyandıran unsur, çocuklarına ve arkadaşlarının ailelerine yönelik iddia edilen tehditler oldu. Sadece siyasi mücadele değil, aynı zamanda ailevi değerler üzerinden yıpratma çabasıyla karşı karşıya kaldığını belirten Tekin, bu konuda geri adım atmayacağını net ifadelerle belirtti:
“Ben susarsam, bu ülkede konuşacak kimse kalmaz. Ne ben ne de yol arkadaşlarım geri çekileceğiz.”
CHP içinde yaşanan bu gelişme, parti tabanında farklı duygular yaratırken, İstanbul siyaseti yeni bir kırılma eşiğine daha sürüklendi. Gürsel Tekin’in bu çıkışı, sadece parti içi bir atama krizi değil, aynı zamanda Türkiye siyasetinin kirli yüzünü de deşifre eden bir açıklama olarak değerlendirildi.