Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında düzenlenen AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından, Ömer Çelik AK Parti Genel Merkezi’nde basın mensuplarının karşısına çıktı.
Toplantıda iç ve dış gelişmelerin kapsamlı şekilde ele alındığını belirten Çelik, özellikle “Terörsüz Türkiye” vizyonu kapsamında hazırlanan raporların ilgili birimler tarafından teslim edildiğini açıkladı.
Terörsüz Türkiye sürecinde yeni aşama
Ömer Çelik, yapılan çalışmaların güvenlik, sosyal bütünlük ve demokratik standartlar açısından çok boyutlu bir çerçevede değerlendirildiğini vurguladı. Teslim edilen raporların, önümüzdeki dönemde atılacak adımlar için yol haritası niteliği taşıdığını ifade etti.
AK Parti kaynakları, sürecin devlet kurumlarıyla koordinasyon içinde yürütüldüğünü ve sahadan gelen verilerin de raporlara yansıtıldığını belirtiyor.
Meclis komisyonuna teşekkür
Çelik, süreci büyük bir sağduyu ile yöneten Numan Kurtulmuş başta olmak üzere, komisyonda görev alan tüm milletvekillerine teşekkür etti. Yapılan çalışmanın, Türkiye’nin demokrasi birikimini ve Meclis’in dirayetini ortaya koyduğunu vurguladı.
Komisyona yönelik eleştirilerin, hakaret ve asılsız suçlamalar içermediği sürece dikkate alındığını belirten Çelik, parlamenter sürecin doğası gereği farklı görüşlerin bulunmasının doğal olduğunu ifade etti.
Cumhur İttifakı raporlarında uyum vurgusu
AK Parti Sözcüsü, Cumhur İttifakı çatısı altında yer alan partilerin raporları arasında büyük ölçüde uyum bulunduğunu belirtti. Özellikle AK Parti ile Devlet Bahçeli liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi’nin raporlarında ortak ilkelerin öne çıktığını söyledi.
Bu uyumun, Türkiye’yi terörden arındırma iradesinin güçlü bir göstergesi olduğunu kaydeden Çelik, sürecin yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığını, bölgesel bir terörsüzleşme hedefi taşıdığını ifade etti.
“Türkiye’de etnik ya da mezhebi kavga yoktur”
Çelik, konuşmasında terörle mücadelenin sosyolojik boyutuna da değinerek, Türkiye’de hiçbir zaman bir ırk, etnik ya da mezhep kavgasının söz konusu olmadığını vurguladı. Terörün, Türk ve Kürt kardeşliğini hedef aldığını ancak bu girişimlerin güvenlik güçlerinin mücadelesi ve milletin ferasetiyle boşa çıkarıldığını söyledi.
“Soyadımız Türkiye Cumhuriyeti” vurgusu yapan Çelik, vatandaşlık ve kaderdaşlık bilincinin her zaman baskın geldiğini dile getirdi.
Silah bırakma ve fesih süreci öne çıkıyor
Önümüzdeki dönemde kritik başlığın, terör örgütünün fesih sürecinin fiilî olarak görülmesi olduğunu belirten Çelik, silah bırakma, silah yakma ve teslim süreçlerinin tespit ve teyit edilebilir şekilde ilerlemesinin önemine dikkat çekti.
Bu adımların, Meclis’teki komisyonun tavsiye ve önerilerinin hukuki sürece dönüşmesini de kolaylaştıracağını ifade etti.
PKK ve uzantılarına açık mesaj
Ömer Çelik, sürecin yalnızca Türkiye içini kapsamadığını belirterek, PKK’nın tüm uzantılarıyla birlikte feshedilmesinin esas hedef olduğunu söyledi. Bu kapsamda Suriye’deki SDG yapılanması ile Avrupa’daki finansal ve ideolojik ağlara da dikkat çekti.
Demokratikleşme vurgusu
Terörün Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti üzerinde uzun yıllar stres oluşturduğunu belirten Çelik, terör gündemden çıktıkça demokratikleşme tartışmalarının daha sağlıklı bir zeminde yapılabileceğini ifade etti.
AK Parti’nin yaklaşımının dar ve konuya özgü değil, Türkiye’nin uzun vadeli siyasi, ekonomik ve stratejik ihtiyaçlarını kapsayan bütüncül bir perspektife dayandığını söyledi.
“Tek vatan, tek millet” mesajı
Açıklamasının sonunda Çelik, tek vatan, tek millet, tek devlet ve tek bayrak ilkeleri etrafında, ebedî kardeşlik ve birliktelik anlayışıyla geleceğe yürüneceğini vurguladı. Siyasi partiler arasındaki eleştiri ve tartışmaların ise olgunlukla yönetilmesi gerektiğini belirtti
SDg konusu için
Bizim burada yaptığımız konuşmalar da, Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı açıklamalar da Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi doğrultusundadır. Cumhurbaşkanımızın verdiği kararları uygulamaya çalışıyoruz.
Hiçbir bakanlığımızın farklı bir görüşü yok. Hepimiz esas olanı hayata geçirmeye uğraşıyoruz. Zaman zaman MİT Başkanımız, Millî Savunma Bakanımız ve Dışişleri Bakanımız arasında farklı değerlendirmeler olabilir; ancak bunlar devletin ortak çizgisi dışında değildir.
SDG, Suriye’deki PKK yapılanmasıdır ve bizim için bir tehdit oluşturmaktadır. Biz, herhangi bir şekilde kan dökülmeden, tek Suriye ve tek ordu çerçevesinde ulusal bütünlüğün sağlanmasını istiyoruz. Amacımız, kan dökülmemesidir. Bunun yolu da bu yapının Türkiye açısından bir tehdit olmaktan çıkarılmasıdır.
Bir ülkede iki ordu olmaz. Bu senaryoda herkes kaybeder.
Türk, Kürt, Arap herkes kazanmalı. Biz bunu istiyoruz ve bunun için çabalıyoruz. İki ordu olması iç savaşı beraberinde getirir.
10 mart mutabakatına uyulmaması halinde
Hazırlığımız var, hiç beklenilmesine bile gerek yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın emir verdiği an, bugün harekete geçerler. Ancak biz bunlara gerek kalmamasını istiyoruz. Kim SDG’yi teşvik ediyorsa bu en büyük kötülüktür. Bu durum, oradaki Kürt kardeşlerimiz için de çok kötüdür. Bu kadar zaman geçti.
Bu tartışma gündemden çıkmalıdır artık. Türk, Kürt, Arap terörsüz bölge çerçevesinde huzurla yaşamlıdır.
DEM Parti görüşmesi
Henüz Cumhurbaşkanımızla görüşmek için randevu almadılar; alacaklarını söylediler. Karşılıklı, nezaket çerçevesinde fikirlerimizi paylaştık. Ortak olan ve olmayan görüşler var. İlkelerimiz doğrultusunda birtakım orta yollar bulunmaya çalışılacak; bu da ilerlemeyi kolaylaştıracaktır.
Sağduyulu olunmalı, marjinal söylemlerden kaçınılmalıdır. Bu şekilde yaklaşıldığında yol alınır. Elbette bu görüşmeler son derece kıymetli ve önemlidir. Ortak olanlar kadar ortak olmayan noktaların bulunması da siyasetin doğası gereğidir.
Çelik, siyasette zaman zaman tansiyonun yükseldiği belirtti. Ancak dün yaşanan olayın kabul edilemez olduğu vurgulandı. İshak isimli kişiye yönelik açık ve aleni bir şiddet eyleminin gerçekleştiği ifade edildi.
Bir görüş ya da davranış beğenilmiyorsa bunun şiddetle değil, sözle ve demokratik yollarla dile getirilmesi gerektiğini söyledi ve bu saldırının şiddetle kınandığı, bu eylemin barbarlık olarak değerlendirildiğini belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi grup başkanvekillerinin olayın ardından üzüntülerini dile getirdikleri hatırlatılırken, asıl önemli olanın yapılan saldırının kendisi olduğu vurguladı. Saldırıyı gerçekleştiren kişi hakkında CHP tarafından bir yaptırım uygulanmasının, siyasi sorumluluk açısından kıymetli olacağı ifade etti.
Siyasi akılla cevap verilemeyecek hiçbir konu yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşanlar, her fırsatta “Atatürk’ün partisiyiz” ifadesini kullanıyor. Ancak Atatürk’ün genel başkanlığını yaptığı partinin devamı olmak, bugünün yanlışlarını örtmeye yetmez.
Biz burada geçmişle değil, bugün izlenen yanlış politikalarla ve sergilenen yanlış davranışlarla ilgili konuşuyoruz. Eleştirimiz de tam olarak bu noktadadır.
Madem öyle, o zaman şu soruya da cevap vermeleri gerekir: Atatürk’ün resmini neden paradan kaldırdınız? Bu çelişkinin kamuoyuna izah edilmesi gerekir.
Siyasi tartışmalar sloganlarla değil, tutarlılıkla ve sorumlulukla yürütülmelidir.