Doğu Anadolu'nun kadim kenti Kars, sadece Ani Harabeleri ve Kars Kalesi ile değil, 40 yıllık Rus egemenliği döneminden miras kalan ve Hollandalı mimarların elinden çıkan Baltık mimarisi eserleriyle de adından söz ettiriyor. Şehrin bu eşsiz mimari kimliği, son dönemde özellikle kültür turizmine ilgi duyan yerli ve yabancı turistlerin rotasında bir numaraya yerleşmiş durumda.
Rus Vizyonu ve Hollandalı İmza: Askeri Şehirden Kültür Merkezine
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Kars'ta yaklaşık 40 yıl hüküm süren Ruslar, şehri basitçe işgal etmek yerine, onu kendi kültürlerine entegre etme vizyonuyla hareket etti. Bu 'kalıcı olma' öngörüsüyle, Kars'ı bir "askeri şehir" olarak ilan ederek, bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerini kapsayan, ızgara planlı caddeler üzerine kurulu yepyeni bir şehir tasarımı başlattılar.
Bu iddialı planı gerçekleştirmek için Rus yetkililer, 1706 yılında ülkelerinin kuzeyindeki Baltık Denizi çevresinde uygulanan mimari anlayışı Kars'a taşımaya karar verdi. Bu mimari estetiği Kars'a getirenler ise Hollanda'dan davet edilen mimarlar oldu. 1880'li yıllardan itibaren düz kesme bazalt taşından, tek ve nadiren üç katlı olmak üzere yaklaşık 170 adet Baltık tarzı bina inşa edildi.
Taşın Estetiği ve Soğuğa Meydan Okuma
Baltık mimarisi, Kars'ın sert kış koşullarına karşı koyan, estetik ve fonksiyonelliği birleştiren özellikler taşıyor. Binaların cepheleri, yalancı sütunlar ve taş kabartmalarla süslenirken, iç mekanlarda uzun koridorlar etrafına dizilmiş salon ve odalar tipik düzeni oluşturuyor. Bu yapıların en dikkat çekici mühendislik harikası ise, "peç" adı verilen şömine biçimli merkezi ısıtma sistemleri. Bu sistemler, yapıyı sadece bir konut değil, aynı zamanda soğukla mücadele eden bir sığınak haline getiriyor.
Günümüzde, bu tescillenmiş yaklaşık 170 yapı, Vali Konağı, konsolosluklar, resmi kurumlar ve oteller gibi farklı fonksiyonlarda hizmet vererek şehrin canlı dokusunun bir parçası olmayı sürdürüyor.
Avrupa Desteğiyle Tarihi Kimlik Yeniden Canlanıyor
Kars'ın bu paha biçilmez mimari mirası, Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen "Tarihi Kimliği ile Kars Kenti Projesi" sayesinde hak ettiği değeri görmeye başladı. Yaklaşık 5.5 milyon avroluk bütçeyle hayata geçirilen bu proje kapsamında, çoğunluğu Baltık mimarisine ait olan 32 tarihi binanın dış cepheleri restore edildi.
SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca’nın ifadesine göre, bu çalışmalarla binalar üzerindeki sıva ve boyalar kaldırılarak altındaki asıl bazalt taş doku gün yüzüne çıkarıldı. Kapı ve pencereler dönemin orijinal ahşap doğramalarıyla yenilenirken, binaların korunması amacıyla cilalama işlemleri uygulandı. Karaca, Rusların geçici değil, kalıcı bir öngörüyle Kars'a geldiklerini ve bu mimarinin de bu vizyonun bir yansıması olduğunu vurguluyor.
Kültür Turizminin Yeni Rotası
Kültür Turizm Bilim Uzmanı Mehmet Duman'ın da belirttiği gibi, Baltık mimarisi Kars'ın turizm varlığının temel taşlarından biri haline geldi. Doğu Ekspresi'nin popülerleşmesiyle birlikte Kars'a gelen İranlı, Rus, Alman, İngiliz ve Fransız turistler, bu yapıları ziyaret etmeden kentten ayrılmıyor. Kış ve sonbahar aylarında oluşan muazzam görsel atmosfer, Kars'ı fotoğrafçıların da vazgeçilmez rotası yapıyor.
Artık Kars, sadece tarihi bir sınır şehri değil; Baltık mimarisinin soğuk ve zarif estetiğiyle, geçmişin kültürel mirasını geleceğe taşıyan, kültür turizminin parlayan bir destinasyonu olarak küresel çapta tanınıyor.