İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Rehber Türkiye'ninen mutlu şehri: Sinop Karadeniz'in mavi gözlü limanı

Türkiye'ninen mutlu şehri: Sinop Karadeniz'in mavi gözlü limanı

Karadeniz’in tek doğal limanı ve Türklerin ilk denize açıldığı yer olan Sinop'u Şafak Güven'in kaleminden okuyoruz...

MUHABİR: Şafak Güven

Karadeniz kıyılarında bir şehir vardır ki, dalgaların kıyıya vurduğu her an, binlerce yıllık bir hikâyeyi fısıldar. Sinop, Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri, Karadeniz’in tek doğal limanı ve Türklerin ilk denize açıldığı yer. Konumu öylesine stratejik, tarihi öylesine derin ki; antik çağlardan bu yana buraya gelen her kavim, kendi izini bırakmış.

SİNOP ARKEOLOJİ MÜZESİ 

1921’de başlayan müzecilik serüveni, bugün binlerce yıl öncesinin izlerini sergiliyor. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden Osmanlı’ya uzanan eserler, kentin kültürel zenginliğinin sessiz tanıkları gibi. Mekteb-i İdadi’de başlayan koleksiyon, 1932’de Pervane Medresesi’ne taşınarak ilk müzenin çekirdeğini oluşturmuş. 

ETNOGRAFYA MÜZESİ 18. yüzyıl sonu mimarisine sahip bu konak, Sinop ve Boyabat evlerinden yöresel takılara, kılıçlardan dokuma tezgâhlarına kadar geçmişin gündelik yaşamını sergiliyor. Katlarda gezerken, bir zamanların mutfak kültürü, köy odası düzeni ve konak yaşantısı gözlerinizin önünde canlanıyor.

SİNOP TARİHİ CEZAEVİ – DUVARLARINDA YANKILANAN HİKÂYELER

Üç yanı denizlerle çevrili bu dev taş yapı, 1887’de tersane kalıntılarının üzerine inşa edilmiş. Zamanla “Anadolu’nun Alkatrazı” diye anılan cezaevi, bir yüzyıldan fazla süre boyunca hem mahkûmların hem de edebiyat tarihimizin unutulmaz hikâyelerine ev sahipliği yaptı. En ünlü konuklarından biri, “Aldırma Gönül” şiirini burada kaleme alan Sabahattin Ali. Şair Refik Halit Karay, yazar Kerim Korcan ve gazeteci Burhan Felek gibi başka isimler de burada bulunanlar arasında. Bugün müze olarak gezildiğinde, koğuşlar hâlâ rutubet kokusunu koruyor; ranzalar, duvar yazıları ve demir kapılar, insanın içini ürperten bir sessizlikle sizi geçmişe götürüyor.

ALAADDİN CAMİ 

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminde, 1214’te Sinop’un fethinden hemen sonra inşa edildiği düşünülen cami, geniş avlusu ve mermer mihrabındaki girift Selçuklu süslemeleriyle dikkat çekiyor. Bordürlerindeki zencirek motifleri ve Ayet-el Kürsi işlemeleri, camiye ayrı bir zarafet katıyor. 

PERVANE MEDRESESİ 1262’de Selçuklu Veziri Muineddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılan medrese, açık avlulu ve eyvanlı yapısıyla dönemin mimari anlayışını yansıtıyor. Alaaddin Cami’nin hemen karşısında yer alması, iki yapıyı adeta bir tarih koridoruna dönüştürüyor.

SİNOP KALESİ MÖ 2000’lere uzanan tarihiyle, Kaşkalar’dan Miletlilere, Romalılardan Bizanslılara kadar birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Evliya Çelebi’nin bahsettiği altı kapısından günümüze yalnızca Kumkapı ve Lonca Kapısı ulaşabilmiş. Surların üzerinde yürürken Karadeniz manzarası size eşlik ediyor. 

TARİHİ YALI KAHVESİ 1902’den bu yana denizcilerin ve seyyahların uğrak noktası olan bu kahve, Karadeniz'e nazır konumuyla hem geçmişin hem bugünün buluşma yeri. Bir fincan kahvenin yanında dalga sesleri, şehrin ruhunu içinize işliyor.

BALATLAR YAPI KOMPLEKSİ Bizans dönemine ait bu alan, kazılar sırasında ortaya çıkan Helenistik ve Roma dönemi mezar odaları, heykel parçaları, hamam kalıntıları ve mozaikleriyle dikkat çekiyor. Tarih boyunca farklı işlevler üstlenen kompleks, Karadeniz’deki Bizans mirasının önemli örneklerinden. 

HAMSİLOS TABİAT PARKI Karadeniz’de bir nehrin kara içine girdiği ria tipi kıyının en güzel örneğini sunuyor. Akliman Koyu, antik liman kalıntıları, Amazon kadınlarının yıkandığına inanılan Kadınlar Hamamı ile doğa ve kültürün eşsiz bir birleşimi. 

İNCEBURUN FENERİ Türkiye'nin en kuzey noktası olan İnceburun’da 1863’ten bu yana çalışan fener, beş kuşaktır aynı aile tarafından korunuyor. Seyir teraslarında Karadeniz'in üzerine batan güneşi izlemek, unutulmaz bir deneyim sunuyor. 

ERFELEK TATLICA ŞELALELERİ Kayın ormanlarının içinde, art arda sıralanmış 28 şelaleden oluşan bu vadi, doğa yürüyüşleri için eşsiz bir rota. Vadideki yüz yıllık su değirmenleri ise zamandan bağımsız bir huzur sunuyor. 

SİNOP'UN İMZA YEMEKLERİ

Şehrin simgesi haline gelmiş cevizli mantı, Türkiye'nin dört bir yanında bilinen klasik mantıdan farklı. Küçük kare hamurların içine az miktarda kıyma konur, haşlandıktan sonra üzerine bolca dövülmüş ceviz ve tereyağı gezdirilir. Yoğurt kullanılmaz; bu haliyle ceviz ve hamurun uyumu, ağızda farklı bir tat bırakıyor Bir diğer özgün tat ise nokul... Mayalı hamurun içine ceviz, üzüm ve toz şeker eklenerek rulo şeklinde sarılıp fırınlanan bu tatlı çörek, kahvaltılarda, çay saatlerinde ya da yolculuklarda mutlaka yerini alır. Tatlısının yanı sıra kıymalı veya ıspanaklı tuzlu çeşitleri de yapılıyor. Fırından çıktığında etrafa yayılan mis gibi kokusu, insanı çocukluğunun en sıcak anılarına götürüyor. 

Sinop'un gururu olan Sırık Kebabı ise bambaşka bir deneyim. Coğrafi işaret tescilli bu kebap, kuzu etinin bütün olarak şişe geçirilip saatlerce odun ateşinde çevrilerek pişirilmesiyle hazırlanıyor. Ortaya çıkan yumuşacık, sulu ve is kokulu et, şehirdeki birçok lokantada bulunabiliyor. Sinop, dinginliği, doğal güzellikleri, mis gibi Karadeniz havası ve mutfağındaki benzersiz lezzetlerle ziyaretçisine sadece bir gezi değil, hafızalara kazınacak bir yolculuk yaşatıyor. Buradan ayrılırken aklınızda tek bir cümle kalıyor: “Bir gün mutlaka geri dönmeliyim…”