GÖKHAN EREK / ÖZEL HABEr
Terörsüz Türkiye Süreci devam ederken; bölücü terör örgütü PKK, 11 Temmuz 2025 tarihinde yaptığı duyuruda silah bıraktığını açıklamıştı. PKK, son yaptığı açıklamada ise Türkiye’den çekilme kararı aldığını ve Türkiye sınırları içindeki silahlı teröristlerin Kuzey Irak’a çekildiğini duyurdu. Diplomatik İlişkiler ve Politikalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman da PKK’nın Türkiye’den çekilme kararı, Suriye ve Irak’a etkileri, terör örgütü YPG’nin atacağı adımlar ve sürecin işleyişi hakkında Yeni Birlik Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu.

“TERÖR RİSK VE TEHLİKESİNDEN KURTULMA ADINA OLUMLU BİR GELİŞME”
Dr. Tolga Sakman, zaten bir süredir Türkiye’de PKK varlığının bitmek üzere olduğunun bilindiğini ifade edip, “Yurt içinde çok fazla terör faaliyetinden vesaire bahsetmiyorduk. Zaten süreç başlaması ve nispeten hızlı ilerlemesindeki etkili faktörlerden biri de buydu. Türkiye terörle mücadele ederken içerdeki süreci başlatmış oldu. Burada en çok dikkat çeken şey de zaten sürecin başlaması ile ilgili zamanlama kıymetiydi. Örgütün sözde liderliğinin açıklamasında Türkiye sathında ve sınır hattında bir gücün kalmayacağına dair söylem ülkenin ve Türk halkının terör risk ve tehlikesinden kurtulması adına olumlu bir gelişme diye düşünebiliriz.” şeklinde konuştu.
“SÜRECİN DİKKATLE DEVAM ETMESİ GEREKLİLİĞİNİ GÖSTERİYOR”
Dikkat edilmesi gereken hususun ise bazı sözde yöneticilerin veya hücrelerde bulunan örgüt mensuplarının alınan kararın ardından kendi başlarına hareket etme olasılığı olduğunun altını çizen Dr. Sakman, şunları kaydetti, “Ayrıca terör örgütünün Türkiye’deki varlığını sonlandırması örgüt lehine çalışmakta olan farklı seviye, format ve sektörler için yeni bir sözde mücadele alanı doğurabilir. Yani sahada örgütün çekilmesi ardından Türkiye’deki sürecin dikkatle devam etmesi gerekliliğini gösteriyor.”
“TÜRKİYE’NİN BÖLGEDEKİ SİYASİ MANEVRALARI DAHA DA RAHATLADI”
PKK’nın Türkiye’den çekilme kararının, Irak ve Suriye’ye etkilerini yorumlayan Dr. Sakman, “Terörsüz Türkiye süreci başladıktan sonra hızlı şekilde sınır dışındaki etki alanı zaten Irak olmuştu. Türkiye gibi Irak’ın kuzeyinde de terörün temizlenmesi için yapılan operasyonlar sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için gerekli gücü hem örgüte hem de bölgedeki ve bölge dışındaki ilgili aktörlere göstermiş oldu. Irak’ta PKK’nın yasaklı örgüt olması ardından zaten Türkiye’nin bölgedeki siyasi manevraları daha rahatlamıştı.” ifadelerini kullandı.
EN BÜYÜK İKİLEM NE?
Dr. Sakman, PKK’nın Türkiye’deki elemanlarını Kuzey Irak’a çekileceğini söylemesinin ikili ilişkilerde daha etkili çalışma zorunluluğu doğurduğunu ifade edip, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Çünkü Türkiye, Bağdat ile Erbil’in arasındaki sorunları çözen, Irak’ın egemen statüsüne güç veren yapılarla ve bölgenin ekonomisine katkı sağlayan projelerle zaten ikili ilişkilere oldukça fazla yatırım yaptı. Bugün Irak kendi topraklarından Türkiye’ye yeni bir tehdit dalgası oluşturmak istemeyecektir, bu da Türkiye’nin elini güçlendirir. Buna karşın Kuzey Irak’ta Talabani ve çevresinin PKK’nın Türkiye’den çıkmasına sıcak bakmasına karşın Irak ve Suriye’de daha etkili, daha aktif olması yönündeki politikaları şu anda en büyük ikilem.”
SURİYE’DE BİR ALAN MI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR?
Suriye’de ise durumun çok başka olduğunu vurgulayan Dr. Sakman, “Türkiye’den çekilen güçlerin bu bölgeye geçeceğine dair bir söylem olmasa da örgütün ve örgütten medet uman aktörlerin Suriye’de terör örgütünün güçlenmesi ve yeniden yapılanması için bir alan ve zaman oluşturmaya çalıştığını biliyoruz.” dedi.
“TERÖR ÖRGÜTÜ YPG BİRKAÇ DEFA FİKİR VE POLİTİKA DEĞİŞTİRDİ”
Kamuoyu tarafından en fazla merak edilen konulardan biri de terör örgütü YPG’nin, hangi adımları atacağı hususu. Dr. Sakman, YPG ile ilgili yaptığı değerlendirmede “10 Mart Mutabakatı çerçevesinde yıl sonuna kadar kendini feshedip Suriye ordusuna bir olarak katılmaları gereken YPG, süreç içerisinde birkaç defa fikir ve politika değiştirdi. Bölge hakimiyetinde ısrar, Şam’da gücün paylaşılması, yeni bir yapılanma, anayasal özerklik gibi farklı farklı talepler bugüne kadar geldi.” diye konuştu.
“ABD’NİN TEMSİLCİSİ TOM BARACK ZEMİN HAZIRLADI”
Dr. Sakman, YPG’nin sözde yönetiminin kendini PKK’dan ayrı konumlanma çabasına da ABD’nin temsilcisi Tom Barack’ın zemin hazırladığını aktarıp, sözlerine şu satırları ekledi, “Herhangi bir ideoloji veya grup temsiliyetinden söz etmesek de örgüt kendi varlığını pragmatik şekilde sağlayacak ilişkiler kurmaya devam ediyor. Suriye’de terör örgütünün yok edilmesi için geçilmesi gereken önemli virajlardan biri sanırım Şam ve Ankara arasında imzalanması beklenen ortak güvenlik ve savunma anlaşması ve bu anlaşma çerçevesinde TSK’nın bölgede konuçlanacağı alanlardır.”
SÜREÇ NASIL İLERLEYECEK?
Sürecin bundan sonraki ilerleyişi hakkında konuşan Dr. Sakman, “Bu süreçte önemli konulardan biri pazarlık olmaması ve Türkiye’nin alandaki gücünün karşılığını masada göstermesidir. Türkiye’nin güvenlik, savunma ve istihbarat gücü bu şekilde bir çözüm arayışında elini daha güçlü tuttu. Ayrıca bu sadece terör örgütü üzerinden gerçekleştirilen bir çaba değil aynı zamanda terör örgütünü geçmişte ve şu anda desteklediğini bildiğimiz birçok aktör ile de yapılan diplomatik mücadelenin de başarısıdır. Bundan sonra da yurt içinde bir terör konusundan bahsedemeyeceğimiz kani olursa süreç baştan beri umulduğu gibi terörsüz bölge politikasını sağlamak adına yönetilmeye devam edilecektir.” ifadelerine yer verdi.
“TÜRK YASALARI VE HUKUKU BU SÜRECİ TAMAMLAYACAK GÜÇTEDİR”
TBMM çatısı altındaki tüm görüşme, bilgi ve belge paylaşımlarının, süreçte etkili olabileceği düşünülen aktörler tarafından işletilmeye devam edileceğini aktaran Dr. Sakman, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Burada önemli olan tek şey TBMM Komisyonu ve yürütmenin Terörsüz Türkiye ve bölge sonucu için uygulayacağı politikalara örgüt veya üçüncü tarafların telkin ve istekleri olmadan kendilerinin karar vereceğinin bilinmesidir. Türk yasaları ve hukuku özel bir statüye gerek duymadan bu süreci tamamlayacak güçtedir.”