muhabir Gökhan Erek / Özel Haber
İşgalci İsrail, Gazze’de hiçbir hukuk kuralı tanımadan soykırımları sürdürürken; aynı zamanda insani yardım malzemelerinin de ulaşmaması için her türlü saldırıyı gerçekleştirmeye devam ediyor. Soykırımcı İsrail, Gazze halkına insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na müdahale etti. Soykırımcı İsrail’in gerçekleştirdiği insanlık dışı saldırıya toplumun farklı kesimlerinden tepkiler yükselirken; Amasya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Yusuf Bahar Keskin de Sumud Filosu’na gerçekleştirilen müdahale hakkında Yeni Birlik Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu.

“DÜNYADA SOYKIRIMA TEPKİ GÖSTEREN YÜZ MİLYONLARCA İNSANIN UMUDU”
Sumud’un, fiziken sadece gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemesi götüren ama esasında dünyada soykırıma tepki gösteren yüz milyonlarca insanın umudunu ve desteğini taşıdığını aktaran Dr. Yusuf Bahadır Keskin, “Gazze’ye ulaşmasa dahi bu filo büyük anlam taşıyor. İsrail’in bir kez daha uluslararası hukuku ihlal ederek uluslararası sularda korsanlık eylemi gerçekleştiriyor. Esasında İsrail ile uluslararası hukuk kelimelerini artık bir arada kullanmak anlamsız. Zira 21. Yüzyılda tüm dünyanın canlı olarak takip ettiği bir soykırım gerçekleştiriyor, sivilleri ve çocukları açlığa mahkûm ediyor. Böyle bir aktörün hukuka göre davranmasını beklemek hatalı.” şeklinde konuştu.
“SİVİL GİRİŞİME SİLAHLI MÜDAHALE HER AÇIDAN HAKSIZ”
Dr. Keskin, uluslararası sularda hareket eden sivil bir girişime silahlı müdahalenin, her açıdan haksız olduğunu belirterek şunları kaydetti, “Somalili korsanlar bunu çete veya örgüt sıfatıyla yaptıklarında büyük tepki çekmişlerdi. İsrail aynı terörü “devlet” sıfatıyla yapıyor. Keza Türkiye’nin de Dışişleri Bakanlığı bunu “terör eylemi” olarak nitelendirdi.”
“VİCDANA VE İNSANLIĞA YAPILMIŞ BİR SALDIRI”
Yapılan saldırının, aslında filoya değil, vicdana ve insanlığa yapılmış bir saldırı olduğunu dile getiren Dr. Keskin, “Hiçbir meşruiyeti yoktur bu müdahalenin. Hukuken korsanlıktır, siyaseten barbarlıktır, vicdanen ise bir çöküştür, zulmü ve işgali derinleştiren bir terör pratiğidir. İsrail bu saldırıyla, aslında bütün insanlığa bir gözdağı vermeye çalışıyor. Buna karşı sessizlik de suçtur. İsrail’in bu hukuk tanımazlığı karşısında susan herkes, yarın başka bir yerde işlenecek zulme de kapı aralıyor.” ifadelerini kullandı.
TRUMP’IN 20 MADDELİK GAZZE PLANI’NI ETKİLER Mİ?
ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 maddelik Gazze Planı gündemdeyken gerçekleştirilen saldırıyı yorumlayan Dr. Keskin, sözlerine şu satırları ekledi, “Aslında bu planın ortaya çıkış tarihinin “tesadüf” olup olmadığını sorgulamamıza yol açıyor. Trump ortaya “tutarsız” bir plan koydu ve bunun bütün Arap liderler tarafından desteklendiğini iddia etti. İçeriğe baktığımızda Hamas’ın hatta Filistin davasını destekleyen herkesin tereddüt ettiği bazı noktalar ve belirsizlikler mevcut. Keza bu konuyla ilgili Katar Emiri el-Sani, Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Plan, İsrail’in adeta yalnız kaldığı BM Genel Kurulu toplantısından birkaç gün sonra ve Sumud Filosu’nun Gazze’ye ulaşmasından yaklaşık 48 saat önce ortaya atıldı. Şüphesiz İsrail’in filoya bu müdahalesi, anlaşmayı da doğrudan etkileyebilir. Bilhassa sert bir müdahale sorunu farklı bir noktaya taşıyabilir. Önümüzdeki saatler İsrail’in filoya müdahalesi, aktivistlerin ülkelerinin tutumları ve Hamas’ın Trump’ın planına vereceği yanıtlar bağlamında kritik gelişmelere sahne olacak.”
“BARIŞ ÖNERİSİ İLE SİVİL AKTİVİSTLERE YÖNELİK SALDIRGANLIK AYNI ANDA YÜRÜMEZ”
Dr. Keskin, Trump’ın ortaya attığı planı soykırımcı Netanyahu’nun deyim yerindeyse “havada kaptığını” vurgulayıp, “Yüksek bir ihtimalle Hamas’ın bu planı kabul etmeyeceğini düşünüyor ve bunu üzerinde artan uluslararası baskıyı hafifletmek için kullanma arayışında. Barışa yanaşmayan tarafın Hamas olduğunu öne sürerek soykırımı meşrulaştırmayı planlıyor olabilir. Bu durum Sumud Filosu’nu da daha kritik hale getiriyor. Burada gerçekleştirilecek İsrail saldırısının dozajı veya engel olamayıp ablukanın yarılması ihtimali önümüzdeki günlerde geniş tartışmaların yönünü belirleyecek. Hamas’ın cevabı ne olursa olsun, Trump’ın barış planı henüz masadayken, Sumud Filosu’na yapılan saldırı aslında planın kaderini de etkileyecek. Barış önerisi ile sivil aktivistlere yönelik askeri saldırganlık aynı anda yürümez.” ifadelerine yer verdi.
“DEVLETLER ARASI KIRILMAYA YOL AÇACAK PROVOKASYONDUR”
Küresel Sumud Filosu’nda Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, HÜDAPAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca da bulunmakta. Merak edilen hususlardan biri de vekillerden herhangi birine zarar gelmesi durumunda nelerin yaşanabileceği konusu. Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Dr. Keskin, “Tabi öncelikle temennimiz filodaki yüzlerce aktivistin hiçbirisinin burnunun dahi kanamaması lakin işin içerisinde Siyonist saldırganlık olduğunda bu ihtimali de masada tutmamız gerekiyor. Bu noktada da bazı isimler dikkatleri üzerine çekiyor. Küresel boyutta tanınırlığı olan İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, İrlandalı insan hakları aktivisti Caoimhe Butterly gibi isimlerin yanı sıra çeşitli ülkelerden siyasiler de var. TBMM’den de bazı milletvekilleri bu filoda bulunuyor. Aslında görevinden bağımsız olarak herhangi bir Türk vatandaşına zarar vermesi, yeni bir gerilimi ortaya çıkartabilir. Türk milletvekillerinin filoda olduğu İsrail tarafından da biliniyor. Bu konuda sergilenecek tavır ister olumlu ister olumsuz olsun, kesinlikle tesadüf ya da rastlantı kabul edilemez. İsrail’in silahsız, sivil ve parlamenter temsilcilere zarar vermesi, sıradan bir ‘askeri operasyon’ değildir. Bu, doğrudan bir devletlerarası kırılmaya yol açacak bir provokasyondur. Böylesi bir eylem saldırının siyasi maliyetini astronomik biçimde yükseltir; bu yüzden tüm saldırgan kodlarına rağmen İsrail ordusunun bu konuda daha temkinli bir tutum sergileyeceğini tahmin ediyorum.” diye konuştu.
“ULUSLARARASI SİSTEMDE GENİŞ YANKI BULABİLİR”
Dr. Keskin, gözden kaçırılmaması gereken bir diğer noktanın da gerek vekillerin gerekse diğer aktivistlerin gözaltı süreçleri olduğunun altını çizerek sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Onlara gösterilecek muamele ve İsrail mahkemelerinin vereceği kararlar Türk Dışişleri tarafından da yakından takip edilecektir. Parlamenterler temsilcilere yönelecek şiddet veya hukuk dışı muameleler, uluslararası sistemde de geniş yankı bulabilir. Bu düzlemde yapılacak bir yanlış hamle, İsrail’in küresel düzeydeki yalnızlığını derinleştirebilir. Böyle bir hata, telafisi mümkün olmayan sorunlar doğurabilir. Son derece riskli olsa da toplumda ağırlığı olan isimlerin Gazze’de yaşananlar konusunda hassasiyet göstermesi ve böyle bir filoda yer alması çok değerli.”