İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Röportaj Türkiye’nin Suriye’de rolü ne olacak?

Türkiye’nin Suriye’de rolü ne olacak?

Türkiye’nin, Suriye’deki rolü üzerine değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, “Türkiye, Suriye’de yalnızca güvenlik boyutuna odaklanan dar bir perspektifle hareket etmemekte; siyasi normalleşme, kurumsal kapasite inşası ve toplumsal istikrar alanlarında da aktif rol üstlenmektedir. Ankara’nın temel hedeflerinden biri, Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerinin sağlanmasıdır. Bu hedef hem insani bir sorumluluk hem de bölgesel istikrarın tamamlayıcı bir unsuru olarak görülmektedir. Türkiye, bu süreçte Suriye’nin yeniden imarı, kamu hizmetlerinin işler hale getirilmesi ve ekonomik hayatın canlandırılması yönünde yapıcı bir rol oynamayı sürdürecektir.” dedi.

MUHABİR: Gökhan Erek

GÖKHAN EREK / ÖZEL HABER

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Dışişleri tarafından ‘Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika' temasıyla düzenlenen 16'ncı Büyükelçiler Konferansı'nın açılış konuşmasında yaptığı açıklamada, Türkiye’nin son 15 yılda Suriye sahasında tarihin en zorlu sınavlarından birini verdiğini belirterek, “Bunun siyasi ve ekonomik maliyetini ödedik; ancak insanlık onurundan taviz vermedik. Bu süreçte yalnız bırakıldığımız, birçok ülkenin terör örgütleriyle taktiksel iş birliklerine girdiği dönemler oldu. Ancak biz rotamızdan şaşmadık. Ve nihayetinde tarih kendi hükmünü verdi.” ifadelerine yer verdi.

“SURİYE’DE İŞİMİZ ASLINDA YENİ BAŞLIYOR”

Bakan Fidan, 8 Aralık 2024 tarihinin Suriye halkı için yeni bir umut sayfasının açıldığı bir milat olduğunu dile getirip, “Ancak Suriye'de işimiz aslında yeni başlıyor. Biz inanıyoruz ki; dış müdahalelerden arınmış, istikrarlı bir Suriye, bölgemiz için büyük bir artı değer olacaktır. Türkiye, bu süreçte dost ve kardeş Suriye halkının yanında olmaya kararlılıkla devam edecektir.” şeklinde konuştu. Peki Türkiye’nin, bundan sonra Suriye’de rolü ne olacak, 8 Aralık 2024’ten bu yana Suriye’de yaşanan gelişmeler ne şekilde değerlendirilmeli, Türkiye'de Terörsüz Süreci ilerletilirken; Suriye (SDG Suriye’nin PKK’sı) ne şekilde dahil edilecek? Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, Yeni Birlik Gazetesi’ne yorumladı.

Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın

“TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ SİYASİ BİRLİK VE EGEMENLİK VAZGEÇİLMEZ İLKELERDİR”

Türkiye’nin, Suriye’deki rolünün, son 15 yıl boyunca ağırlıklı olarak kriz yönetimi, insani sorumluluk ve güvenlik ekseninde şekillenmişken, bugün itibarıyla istikrar kurucu, düzen inşa edici ve bölgesel denge üretici bir safhaya geçtiğini hatırlatan Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın, şunları kaydetti, “Ankara’nın temel yaklaşımı, Suriye’de geçici çözümler veya vekil yapılar üzerinden oluşturulan kırılgan dengeler yerine, kalıcı barışı ve devlet kapasitesini esas alan bir düzenin tesis edilmesi yönündedir. Bu çerçevede Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini ve egemenliğini vazgeçilmez ilkeler olarak görmeye devam etmektedir.”

TÜRKİYE’NİN SURİYE SAHASINDAKİ BİRİNCİL ÖNCELİĞİ NE? 

Doç. Dr. Açıkalın, Türkiye açısından Suriye sahasındaki birincil önceliğin, milli güvenliği doğrudan tehdit eden terör yapılanmalarının tamamen ortadan kaldırılması olduğunu söyleyip, “PKK/YPG/SDG eksenli yapıların sınır hattında veya ülke içindeki istikrarsızlıktan beslenen alanlarda varlık göstermesi, Türkiye tarafından kabul edilemez bir güvenlik riski olarak değerlendirilmektedir.” şeklinde konuştu.

“YALNIZCA GÜVENLİK BOYUTUNA ODAKLANAN PERSPEKTİF İLE HAREKET EDİLMİYOR”

Türkiye’nin, Suriye’de yalnızca güvenlik boyutuna odaklanan dar bir perspektifle hareket etmemekte olduğunu aktaran Doç. Dr. Açıkalın, “Siyasi normalleşme, kurumsal kapasite inşası ve toplumsal istikrar alanlarında da aktif rol üstlenmektedir. Ankara’nın temel hedeflerinden biri, Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerinin sağlanmasıdır. Bu hedef hem insani bir sorumluluk hem de bölgesel istikrarın tamamlayıcı bir unsuru olarak görülmektedir. Türkiye, bu süreçte Suriye’nin yeniden imarı, kamu hizmetlerinin işler hale getirilmesi ve ekonomik hayatın canlandırılması yönünde yapıcı bir rol oynamayı sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.

8 ARALIK 2024 TARİHİ NEDEN ÖNEMLİ?

Doç. Dr. Açıkalın, son bir yıl içinde yaşanan gelişmelerin, Türkiye’nin Suriye politikasında izlediği çizginin stratejik sabır, ilkesel tutarlılık ve uzun vadeli devlet aklı temelinde şekillendiğini açık biçimde ortaya koyduğunun altını çizerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “8 Aralık 2024 tarihi, Suriye halkı açısından yeni bir dönemin kapısını aralarken, Türkiye açısından da yıllardır savunulan tezlerin sahadaki gerçeklik tarafından doğrulandığı bir eşik niteliği taşımaktadır. Bu süreç, terör örgütleriyle kurulan taktiksel ve konjonktürel ittifakların kalıcı çözüm üretmediğini bir kez daha göstermiştir.”

“ANKARA’NIN HEDEFİ KALICI İSTİKRARIN KURUMSAL TEMELLERİNİ ATMAKTIR”

Özellikle bazı küresel ve bölgesel aktörlerin, Suriye sahasında izledikleri politikaları gözden geçirmek zorunda kalmalarının, Türkiye’nin uzun süredir dile getirdiği uyarıların haklılığını ortaya koyduğunu ifade eden Doç. Dr. Açıkalın, “Ankara’nın temel hedefi, Suriye’de yeniden bir kaos döngüsünün oluşmasını engellemek ve kalıcı istikrarın kurumsal temellerini atmaktır.” dedi.

TÜRKİYE AÇISINDAN 10 MART MUTABAKATI’NIN ÖNEMİ NEDİR?

Doç. Dr. Açıkalın, Suriye Demokratik Güçleri (Suriye’nin PKK’sı SDG) ile Şam yönetimi arasında 10 Mart 2025 tarihinde imzalanan 10 Mart Mutabakatı’nın, Türkiye’nin Suriye politikasında ve terörle mücadele stratejisinde kritik bir dönüm noktası olduğunu söyleyip, “Mutabakat, Suriye’de silahlı yapıların dağıtılması, ülke genelinde tek meşru silahlı gücün Suriye devleti olması ve merkezi otoritenin güçlendirilmesi gerektiği yönündeki yaklaşımı açık biçimde teyit etmiştir. Türkiye açısından 10 Mart Mutabakatı’nın önemi, SDG’nin meşrulaştırılması veya siyasi bir aktör olarak tanınması değil; tam tersine, örgütsel yapının tasfiyesi ve silahlı varlığın sona erdirilmesi yönünde net bir çerçeve sunmasıdır.” diye konuştu.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN “TERÖRLE MÜCADELEDE KARARLILIK VE SÜREKLİLİK MESAJI”

Doç. Dr. Açıkalın, yaşanan gelişmelerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Terörle mücadelede kararlılık ve süreklilik” mesajı birlikte okunduğunda, Türkiye’nin hedefinin hem kendi topraklarında hem de çevre coğrafyada terörsüz, egemen ve istikrarlı bir düzen tesis etmek olduğunun net biçimde görüldüğünü de sözlerine ekledi.