Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Çene altında maske olmaz

Çene altında maske olmaz

Normalleşme süreciyle birlikte, kafeler ve restoranlar iki aydır hizmet vermeye başladı. Ziyaretçilerin maskeleriyle oturmak zorunda olması hakkında konuşan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Kocatürk, “Maskeler çene altına inmemeli. Yemek yerken ve bir şeyler içerken çıkarılan maske temiz bir peçete ile saklanmalıdır. Çene altına inen maskeyi kullanmayın” uyarısında bulundu

Koronavirüs salgını nedeniyle getirilen kısıtlamalar 1 Haziran itibariyle ‘yeni normal’e döndü. Bu kapsamda şehirlerarası seyahat yasağı kısıtlaması kalkarken, kafeler, restoranlar, çay bahçeleri de hizmet vermeye yeniden başladı. Yaz ayının gelmesiyle birlikte insanlar da tatil planı yapmaya hazırlanıyor. İstinye Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kocatürk, normalleşme sürecini değerlendirdi. Kocatürk, “Çok hızlı bir sürede yeni normale adapte olmaya başladık. Hastalık tamamen bitti gibi davranıyoruz. Dünyadaki son iyileşecek hasta da iyileşmeden bu hastalık bitti diyemiyoruz. Hastalığın bulaşıcılığı hala yüksek. Hastalık hala çok bulaşıcı ve bu yüzden bireysel tedbirlerimizi asla gevşetmememiz lazım” diye konuştu.

Bulaşmaz hissine kapılmayın
Sıcakların başlamasıyla birlikte insanlarda bir rehavetin söz konusu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocatürk, “Sıcaklarda ultraviyole ışınıyla ve hava sıcaklığının artmasıyla hastalığın bir miktar azalacağını biliyoruz ama yok olmayacağı kesin. Artık kişisel önlemlerimizi almamız gerekiyor. ‘Bu hastalık yeterince yayıldı, artık bana bulaşmaz’ hissine kapılmamak gerekiyor. Yapılan çalışmalar şuan da yüzde 2, yüzde 5 civarında bu hastalıkla karşılaştığımızı gösteriyor. Toplumun hala çok büyük bir kısmı bu hastalıkla karşılaşmadı. Bu virüsün hastalandıracağı çok insan olabilir” ifadelerini kullandı.

4 saatte bir değiştirin
Bireysel korumada maskenin önemini hatırlatan Prof. Dr. Kocatürk, sözlerine şöyle devam etti:
“Maske hem koruyucu hem de bize bu hastalığı hatırlatıcı bir obje. Bu nedenle restoranlarda sadece yemek yerken çıkartılmalı ama hemen arkasından elimizi bile yıkamaya gidecek olsak ya da sohbet etmeye başladığımız anda maskeyi takmamız gerekiyor. Maskeyi hala düzgün kullanamayan kişiler var. Burun açıkta kalmamalı, çeneye takmamalıyız. Sürekli elimizi ön tarafa götürmemeliyiz. O zaman maskenin hiçbir anlamı olmuyor. Ellerimizle virüsü dokunduğumuz her yere taşıyoruz. Maskeyi 4 saat dolduğunda ya da ıslandığında mutlaka değiştirmeliyiz. Hapşırık ve öksürükten sonra da değiştirmek gerekiyor. Çıkardıktan sonra kirli bir yere koyduğumuzda da kullanmamamız gerekiyor. Kulak iplerinden elimizi ön tarafa değdirmeden çıkardıktan sonra temiz bir peçeteye sarabiliriz. Bu şekilde bıraktıktan sonra üstünü örtmeli ve ön ve arka kısımlarını unutmamak gerekiyor. Çay içmek için çıkardığımız maskeyi temiz yerden alıp kullanabiliriz. Temiz olmadığını düşündüğümüz yere bıraktıysak onu kullanmamamız lazım.”

Sosyal mesafeye dikkat
İnsanların tatil planı için hazırlıklarda bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Kocatürk, sosyal mesafenin deniz ve havuzlarda da korunması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Kocatürk, “Sosyal mesafe korunmayınca kalabalıklar çok daha tehlikeli hale gelebilir. Deniz için herhangi bir ekstra korkuya gerek yok. Düzenli bir mesafeyi koruduktan sonra ister denizde, ister dağda olun fark etmez. Herhangi bir ek riskiniz olmaz. Burada dikkat etmek istediğimiz şey hava akımı olabilir, klimanın olduğu ortamlar olabilir” dedi. Sıcaklıkla beraber klima kullanımının da arttığını ifade eden Kocatürk, “Normalde 1,5-2 metrelik sosyal mesafe istiyoruz ama arkadan bir hava akımı geliyorsa, konuşuyorsak, öksürüp, kahkaha atıyorsak sosyal mesafeyi en az 2 katına çıkarmamız gerekiyor. Hava perdelerinin çalışmamasına dikkat edelim, ellerimizi kuruladığımız yüksek hava akımlı cihazları kullanmayalım, evdeki klimaların mutlaka bakımını yaptırıp, filtrelerini değiştirelim” diye konuştu.

GÜNEŞ IŞIĞINDAN YARARLANABİLİRİZ
Ultraviyole ışınlarının bakteri ve virüslerde etkili olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kocatürk, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Ultraviyolenin aynı zamanda insanlar için de zararlı olduğunu unutmamak lazım. Özellikle geceleri ve insanların bulunmadığı zamanlarda çalıştırılması gerekir. Güneşin de kendi ultraviyole etkisi var. Güneşin kendi UV etkisinden kaçmaya gerek yok o virüsler için de iyi bir şey. Cihazları yanlış kullanıyorsak bizlere ciddi zararlar vereceği için dikkatli olmak gerekir.”

DHA

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *