İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Diş ağrısı teşhisi, anneye ölümcül gerçeği gösterdi

Diş ağrısı teşhisi, anneye ölümcül gerçeği gösterdi

Diş ağrısıyla hastaneye giden 3 çocuk annesi Keshia, akciğer kanseri olduğunu öğrenince yaşamla zorlu bir mücadeleye başladı.

Diş Ağrısının Ardındaki Karanlık Gerçek: Keshia’nın Yaşamla Yarışı

İngiltere’nin Almondbury kasabasında yaşayan 38 yaşındaki Keshia Liburd, bir sabah şiddetli diş ağrısıyla uyandığında, bunun hayatını altüst edecek bir sürecin ilk adımı olduğunu bilmiyordu. 

Üç çocuğunun kahvaltısını hazırlayıp okula uğurladıktan sonra soluğu en yakın hastanede aldı. Muayene odasında doktorların “Dişlerinde hiçbir sorun yok” sözleriyle rahatlayıp evine döndü. Fakat rahatlık, çok kısa sürecekti.

Ağrı Yer Değiştirdi, Teşhis Değişti

Aradan haftalar geçti. Bu kez diş ağrısının yerini göğsünde yanan bir sancı aldı. Acil servisin soğuk ışıkları altında yapılan testler, Keshia’ya hiç beklemediği bir gerçekle yüzleşme zorunluluğu getirdi: Akciğer kanseri. Üstelik hastalık fark edilene kadar sessizce ilerlemişti; öksürük yoktu, nefes darlığı yoktu… Sadece o ilk diş ağrısı vardı.

Kısa Süren Umut

Kemoterapi sürecine giren Liburd, Ocak 2024’te “temiz” raporunu aldığında yeniden nefes alabileceğini düşündü. Ancak yalnızca üç ay sonra aldığı telefon, tüm dengeleri bozdu. Kanser, bu kez daha acımasızdı: Karaciğer, lenf bezleri ve beyin… Hepsi etkilenmişti. 

Doktorlar, “Eğer önümüzdeki 12 haftada büyüme durmazsa tedavi sonlanacak” diyordu.

Anne Kalbinin Direnişi

Pes etmeye niyeti yoktu. “Çocuklarımın büyüdüğünü görmek istiyorum” diyerek bağış kampanyası başlattı. İngiltere’deki tedavi seçeneklerinin sınırlı olduğunu bilen Liburd, daha fazla imkâna erişebilmek için yardım çağrısında bulundu. 

Onun için bu artık yalnızca bir sağlık savaşı değil, aynı zamanda annelik içgüdüsünün bir hayatta kalma manifestosuydu.