İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Diyetisyen Pınar Demirkaya: Vücuttaki iltihaplara dikkat!

Diyetisyen Pınar Demirkaya: Vücuttaki iltihaplara dikkat!

Bakteriler, virüsler veya alerjenler gibi yabancı bir istilacı vücuda girdiğinde veya bir yaralanma meydana geldiğinde, bağışıklık hücrelerimiz hızla harekete geçer. 

Diyetisyen Pınar Demirkaya konu hakkında bilgiler verdi. 

Bir anti-inflamatuar diyet, vücuttaki iltihaplanma ile savaşmak için bir çare olarak tanıtılmaktadır. Yaygın bir inanış, "iltihabın" her zaman kötü olduğu yönündedir. Enflamasyon, hoş olmayan yan etkilere neden olsa da, aslında bağışıklık sistemimizin verdiği sağlıklı bir tepkidir. Bakteriler, virüsler veya alerjenler gibi yabancı bir istilacı vücuda girdiğinde veya bir yaralanma meydana geldiğinde, bağışıklık hücrelerimiz hızla harekete geçer. Vücudu rahatsız edici bir ajandan kurtarmak için hapşırabilir veya öksürebiliriz. Kesik veya yaralanma yerinde bu hassas bölgeye karşı nazik olmamızı işaret eden ağrı ve şişlik hissedebiliriz. Kan hızla akarak sıcaklık veya kızarıklık oluşturabilir. Bunlar, bağışıklık sistemimizin hasarlı dokuyu tamir ettiğinin veya istilacılarla savaştığının işaretleridir. İyileşme gerçekleştikçe, iltihaplanma yavaş yavaş azalır. 

Enflamasyon uzadığında zararlı hale gelir ve sağlıklı hücrelere zarar vermeye başlayarak proinflamatuar bir durum oluşturur. Diğer bir sorun da, vücudun bağışıklık sisteminin sürekli olarak hücrelere saldırmasına neden olan genetik sapmalardan kaynaklanmaktadır. Bu bazen lupus, fibromiyalji, multipl skleroz, romatoid artrit, tip 1 diyabet ve Crohn hastalığı gibi otoimmün bozukluklarla ortaya çıkar. Bazen egzersiz eksikliği, yüksek stres ve kalori açısından zengin diyetlerden kaynaklanan sağlıksız bir yaşam tarzı, metaflamasyon olarak adlandırılan tüm vücutta kronik düşük seviyelerde iltihaplanmayı tetikleyebilir. [1,2] Bu tip düşük dereceli inflamasyon genellikle belirgin semptomlar üretmez, ancak zamanla metaflamasyon kardiyovasküler hastalık, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı,tip 2 diyabet , Alzheimer hastalığı ve bazı kanserler (örn. meme, kolon). 

Bu inflamatuar durumlar için anti-inflamatuar diyetler teşvik edilebilir. Enflamatuar sürece müdahale ettiğine inanılan birkaç gıda içerirler, ancak kesin mekanizmasına ilişkin araştırmalar kesin değildir. Tek bir anti-inflamatuar diyet planı yoktur. Genellikle çok çeşitli meyve ve sebzeler, doymamış yağlar, minimum düzeyde rafine tam tahıllar, çay, kahve, otlar, baharatlar ve yağlı balık yemeyi vurgular. Akdeniz diyeti ve DASH diyeti, halihazırda birçok anti-inflamatuar gıdayı sergileyen popüler diyet planlarıdır. 

Antiinflamatuar gıdalara örnekler: 

*Meyveler 

*Sebzeler 

*Yüksek lifli kepekli tahıllar 

*Tekli doymamış yağlar (avokado, zeytinyağı, fındık, fındık ezmesi, tohumlar) 

*Çoklu doymamış omega-3 yağları (ceviz, keten tohumu, chia tohumu ve somon, ringa balığı, sardalye, uskumru dahil su ürünleri ) 

*Çay 

*Kahve 

*En az %70 veya daha yüksek kakao kuru maddesi içeren bitter çikolata 

*Otlar, baharatlar (zerdeçal, zencefil)