İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Her bulduğunuz hapı yutmayın!

Her bulduğunuz hapı yutmayın!

Memorial Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Funda Timurkaynak, antibiyotik direnci ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi

Havaların da soğumasıyla viral enfeksiyonların görülme sıklığı her geçen gün artıyor. Bu artış aynı zamanda bazı ihmal edilen tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Zira toplumda influenza, SARSCoV, RSV gibi virüslere bağlı oluşan sinüzit, farenjit, bronşit, pnömoni (zatürre) gibi enfeksiyonların varlığında antibiyotik kullanılması gerektiği gibi yanlış bir algı bulunuyor. Oysa Dünya Sağlık Örgütü artan antibiyotik direncini sağlık için global bir tehdit olarak kabul ediyor ve sessiz pandemi olarak adlandırıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Funda Timurkaynak, antibiyotik direnci ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. 


Antibiyotik var antibiyotik var 

Tüm mikroorganizmalar, (bakteri virüs ya da mantar), üremelerini durduran ilaçların bu etkilerinden kaçabilmek için savunma mekanizmaları geliştirir ve ilacı etkisiz hale getirirler. 1940’lı yıllarda penisilinin kullanıma girmesi ile başlayan antibiyotik tedavileri, modern tıbbın ilerlemesini sağlamış ve organ nakli, cerrahi girişimler gibi çok önemli tedavilerin yapılmasını olanaklı kılmıştır. Ancak günümüzde gelinen noktada her yeni geliştirilen antibiyotiğe gelişen hızlı direnç, özellikle immün sistemi baskılanmış hastaları tehdit eder boyuta ulaşmıştır.  


Hepsi tedavi edilebilir olmuyor

Direncin bu boyutlara ulaşmasının başlıca nedenleri arasında antibiyotiklerin yoğun ve uygunsuz kullanımı gelmektedir. Ülkemizde en çok reçete edilen ilaç grubunu antibiyotikler oluşturmaktadır. Antibiyotiklerle tedavi edilmeyen soğuk algınlığı, grip gibi viral enfeksiyonlarda antibiyotik kullanımı, hayvan yemlerinde antibiyotik kullanımı,   dolayısıyla çevre ve suların antibiyotiklerle kontamine olması direncin yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Doktor tarafından önerilenden kısa ya da eksik doz şeklindeki uygunsuz kullanım da dirence katkı sağlamaktadır. 


Bu önerilere kulak verin

Bireysel olarak verilen antibiyotikleri önerildiği gibi kullanmak; iyi hissedince kesmemek ve doz atlamamak almamız gereken sorumlulukların başında gelmektedir.
Aynı zamanda antibiyotiklerin viral enfeksiyonlarda faydasız olduğunu hatırlayarak doktordan antibiyotik talebinde bulunmamak önemlidir.
Arta kalan antibiyotiklerin kullanılmaması ve diğer aile bireylerine önerilmemesi gerekir.
Hastanelerde dirençli bakteri enfeksiyonu olan hastaların izole edilmesi, hasta ziyaretlerinin sınırlandırılması, el hijyenine uyum ve gerekli bulaş önlemlerinin alınması da önemlidir.
Covid-19 pandemisi süresince günlük hayatımızda uyguladığımız basit hijyen prensiplerinin hastalıkların yayılmasını nasıl önleyebildiğine tanık olduk. Dolayısıyla antibiyotik direncinin yayılmasının önlenmesinde de hijyen kurallarına uyum bize çok yardımcı olacaktır.
Multi-disipliner yaklaşımla hayvan, insan ve çevre sağlığının bir arada ele alarak hayvan yemlerinde kullanımının ve çevre bulaşının önüne geçilmesi bir diğer önemli noktadır.