Köpüğün Altındaki Gerçekler
Bir sabah ritüeli, sosyal medyada sıkça paylaşılan yeşil köpüklü fincanlar ve “doğal enerji kaynağı” olarak övülen matcha… Ancak bu yeşil tozun arkasında yalnızca faydalar değil, dikkat edilmesi gereken gerçekler de var.
Matcha çayı, Japon çay seremonilerinin zarif mirasıydı. Bugün ise batı dünyasında “süper gıda” etiketiyle raflarda yerini aldı.
Antioksidan kapasitesiyle hücreleri koruduğu, L-theanine amino asidiyle stresi azalttığı ve metabolizmayı desteklediği iddiaları onu cazip kılıyor. Ne var ki, her parlak görüntünün arkasında gölgeler olabilir.
Uzmanlara göre matcha çayı, doğru ellerde sağlık için bir destek, bilinçsiz tüketimde ise beklenmedik bir tetikleyici. Özellikle yüksek kafein içeriği, hassas bünyelerde çarpıntıdan uykusuzluğa, sinirlilikten baş ağrısına kadar çeşitli etkiler doğurabiliyor. Dahası, tanen maddesi nedeniyle demir emilimini baskılayarak, özellikle vejetaryen bireylerde demir eksikliğine yol açabiliyor.
Her şey dozunda güzel… Ana öğünlere yakın saatlerde içildiğinde mideyi rahatsız edebilir; fazla tüketimi mide ağrıları, hazımsızlık ve bulantıyla sonuçlanabilir. Kalp-damar hastalıkları olan bireylerde ya da kan inceltici ilaç kullananlarda ise ciddi riskler yaratabilir.
Sadece doğal olduğu için sağlıklı kabul edilen her şey gibi, matcha da bilinçli tüketilmeyi bekliyor. Sağlıklı bir alışkanlık mı, yoksa göz ardı edilen bir risk mi olduğu; nasıl ve ne kadar içtiğinize bağlı.