İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Nüfusun yüzde 3'ü istifçilik hastası

Nüfusun yüzde 3'ü istifçilik hastası

Halk arasında istifçilik olarak bilinen Kompulsif Biriktirme Hastalığı (Dispozofobi)'in kişiye ve yakın çevresine zarar verdiğini söyleyen Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, "İstifçilik hastalığı Türkiye'de nüfusun yüzde 3'ünde, dünya genelinde ise yüzde 6'sı oranında görülüyor" dedi.

Kompulsif Biriktirme Hastalığı (Dispozofobi) halk arasında  istifçilik olarak bilinen hastalık kişinin değerli olsun veya olmasın eşya, atık, ambalaj vb. maddeleri atamama durumu olarak tanımlanıyor. Altınbaş Üniversitesi Çocuk Gelişim Programı Başkanı Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, istifçiliğin sebepleri ve tedavi yolları hakkında bilgi verdi. Özçelik, "Bireylerin özellikle sosyal yaşantısına önemli ölçüde etki eden istifçilik, aynı zamanda hem kişiye hem de yakın çevresine duygusal, fiziksel ve maddi anlamda zararlar veriyor. Hastanın ‘istifçi’ olarak değerlendirilmesi için yararlı ya da yararsız tüm eşyaların elde tutulması ve atılmaması için kişide yoğun bir dürtüsel durum meydana geliyor" diye konuştu.

Hastalığın nedenleri
İstifçilik probleminin görülme sıklığının Türkiye'de ve dünyada küçümsenmeyecek bir oranda olduğuna dikkat çeken Özçelik, "Türkiye’de nüfusun yüzde 3’ünde rastlanan istifçilik problemi dünya genelinde yüzde 6 olarak seyrediyor. Bununla birlikte kişilerin istifçilik durumunu mümkün olduğunca gizledikleri için verilen bu rakamların gerçek değerlerin altında kaldığı da düşünülüyor" dedi. İstifçiliğin sebeplerini ve hastalığın altında yatan önemli etkenleri sıralayan Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, istifçiliğin temelinde genetik faktörlerin yattığına değinerek, "Travmalar, erken çocukluk dönemlerinde maruz kalınan aile tutumları, ayrılık anksiyetesi olarak da bilinen terk edilme korkusu gibi sebepler hastalığın sebebi olarak görülebiliyor" diye konuştu.

Travmatik durum yaşıyor
"İstifçilik probleminin yarattığı belirtilerin arttığı dönemlerin hemen öncesinde genellikle kişilerin stresli veya travmatik bir durum yaşadığı görülebiliyor" diyen Özçelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu durum da bize, aslında istifçilik durumunda kişinin yaşantısal faktörlerinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Travmaya maruz kalan kişilerin gerçek stres faktörleriyle yüzleşmemek ya da bunların bir şekilde üzerini kapamak için istifçiliği bir baş etme yöntemi olarak geliştirdikleri görülüyor. Aynı zamanda, günümüzde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, istiflemenin hafıza ve dikkate dayalı problemlerle, kategorilendirme ve karar verme zorlukları ile de ilişkisi var. Bu noktada kişilerin ellerinde tuttukları eşyalarla bağ kurarak, güvenli ortam ihtiyaçlarını karşıladıkları ve kişisel olarak yaşadıkları olayları hatırlamalarını sağlayacak bağlantılar kurdukları düşünülüyor."

Kişi sorunu kabul etmeli
İstifleme hastalığının tedavisi hakkında konuşan Özçelik, "Her türlü psikolojik rahatsızlığın tedavisinde olduğu gibi istifçilikte de ilk olarak gerekli olan, kişinin problemini kabul edecek iç görüye sahip olması ve tedavi olmayı istemesidir. Ancak istifleme problemi olan kişilerin yarıdan fazlasında durumlarından rahatsız olmama hali görülür. Bu sebeple tedaviye uyumları düşüktür. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalarla birlikte, kanıta dayalı terapilerden biri olarak kabul edilen bilişsel davranışçı terapi ile birlikte bireylerin istifleme davranışının tedavisinde önemli adımlar atıldı. Bu noktada bilişsel davranışçı terapi uygulayan uzmanlar, istifleme davranışının altında yatan nedenleri araştırarak öncelikle bu sebepleri ortadan kaldırmaya ve bununla birlikte karar alma becerilerini güçlendirmeye odaklı çalışıyorlar" dedi.

İşlevsel bozukluk görülüyor
"Psikoterapi kapsamında amaç, istifleyen kişinin istiflediği eşyalardan önemli ölçüde kurtulmasını sağlamak ve belli bir miktar eşya ile yaşam becerilerini sürdürebilmesini sağlamak" diye konuşan Özçelik, "Özellikle son yıllarda gelişen nörobilimsel çalışmalarla birlikte, istifleme problemi yaşayan kişilerin beyninde sağlıklı kişilere oranla farklı nöral aktiviteler görüldüğü tespit edildi. Yapılan çalışmalar sayesinde elde edilen bulgular istifçiliğin tedavisi için de çarpıcı etkiler taşıyor. Güncel çalışmalara göre, istifçilik problemi yaşayan kişilerin beyinlerinin karar verme, dikkat ve duygusal regülasyonla alakalı bölgelerinde işlevsel bozukluklar görüldüğü saptandı" ifadelerini kullandı.

FİZİKSEL RAHATSIZLIK YAŞANABİLİR
Dila Özçelik, hastalığın hijyen açısından önemli ve riskli fizyolojik hastalıklara da yol açabildiğini dile getirdi. Özçelik, "Eşyalarına bağlanarak yaşam alanlarını bu eşyalarla dolduran istifçilerin hareket kabiliyeti git gide kaybolur. Temelde fiziki açıdan ciddi biçimde etkilenen yaşam alanı, aynı zamanda hijyenik açıdan da etkilenmeye başlar. Yaşam ortamı içerisinde istiflenen eşyalar tozlanmaya ve küflenmeye yüz tutar. Bu sebeple ev içi böcek ve fare istilası kaçınılmaz olur. Bu durum ise kişinin çok sayıda hijyene dayalı fiziksel rahatsızlık yaşamasına sebep olabilir" diye konuştu.  DHA