İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Prematüre bebekler kuvözde hayata tutunuyor

Prematüre bebekler kuvözde hayata tutunuyor

Yenidoğan yoğun bakımda, gramlarla doğan prematüre bebekler sağlık ekibinin özverili bakımıyla yaşama bağlanıyor.

Kuvözün İçinde Umut: Van’da “Parmak Bebeklerin” Yaşam Mücadelesi

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi’nde sessiz ama hayatî bir maraton koşuluyor. Henüz avuç içine sığacak kadar küçük, nefesleri bile pamuk kadar hafif bebekler, buradaki sağlık ekibinin titiz ellerinde yaşama tutunmaya çalışıyor. Her biri, doğduğu an “yaşamaz” denilen bir hikâyenin baş kahramanı.

Bir Nefesin Ardındaki Yoğun Çaba

Ünitenin içinde zaman farklı işliyor. Bir dakikanın bile kritik olduğu bu ortamda doktorlar, hemşireler ve yardımcı personel, her bebek için ayrı bir strateji izliyor. 490, 500, 600 ve 650 gramlık dört minik savaşçı, kuvözlerin içinde kendi mucizesini yazıyor. Onların kalp atışlarını takip eden cihazlar, bir yandan tıbbi verileri, bir yandan da umut ritmini yansıtıyor.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Eyyüp Yürektürk,Bundan 15 yıl önce bu ağırlıkta doğan bebeklerin hayatta kalma şansı çok düşüktü. Şimdi ise 23. haftada doğan minikler bile yaşayabiliyor” diyerek, teknolojinin ve tecrübenin açtığı kapıyı vurguluyor.

Hastane Duvarları Arasında Sıcak Bir Yuva

Merkez, yalnızca bebeklere değil, annelere de özel bir alan sunuyor. “Anne Oteli” adını verdikleri bölümde, anneler bebek bakımı, besleme, banyo ve sağlık konularında hem teorik hem pratik eğitimler alıyor. Böylece taburculuk günü geldiğinde, yeni bir hayata hazır oluyorlar.

Yürektürk, “Bir bebek 2 kiloya ulaştığında ve annesi onu besleyebilecek seviyeye geldiğinde, artık eve gitme zamanı gelmiş demektir” diyor. Ancak bu, çoğu zaman yaklaşık 3,5 aylık yoğun bir takip sürecinin sonunda mümkün oluyor.

Kuvözden Kucaklara

Hastane koridorunda bekleyen annelerin gözleri hep aynı noktada: kuvözlerin bulunduğu oda. Kapı her açıldığında, içeriden gelen minik bir el hareketi bile, onlar için günün en büyük sevinci. Buradaki her bebek, sağlık çalışanlarının emeği, bilimi ve kalbiyle hayata bağlanıyor.

Van’daki bu yoğun bakım ünitesi, yalnızca bir tedavi merkezi değil; nefesin, sabrın ve umudun birbirine karıştığı bir yaşam laboratuvarı.