Movember Farkındalık Ayı kapsamında düzenlenen toplantıda uzmanlar, prostat kanserinin Türkiye’deki güncel tablosunu ve tedavideki son gelişmeleri değerlendirdi. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Kanser Savaşçıları Derneği’nin katılımıyla gerçekleşen buluşmada, hastalığın her yıl yaklaşık 25 bin erkekte yeni tanı aldığı açıklandı.
Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri olan prostat kanseri, genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkmasına rağmen, uzmanlara göre son yıllarda daha genç yaş grubunda da görülmeye başladı. Bu durum, düzenli taramanın ve erken teşhisin önemini artırıyor.
“Aile öyküsü riski 5 kata kadar çıkarıyor”
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, prostat kanserinin 70 yaş üzerindeki erkeklerde en sık görülen kanser olduğunu belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Bazı hastalar hiçbir belirti göstermeden tanı alabiliyor. Üç kişiden birinde semptom yok. Eğer babada prostat kanseri varsa risk 2 kat, kardeşte varsa 3 kat artıyor. Hem baba hem kardeş pozitifse risk 5 kata kadar çıkıyor. Bu nedenle erkeklerin özellikle 50 yaşından itibaren yıllık ürolojik muayeneye, 40 yaşından itibaren ise aile öyküsü varsa PSA testi ile düzenli taramaya başlamaları gerekir.”
Prof. Karadurmuş, genç yaşlarda görülen vakaların artışına da dikkat çekerek 40–45 yaş aralığında dahi tanı alan hastalar olduğunu kaydetti.
“Egzersiz nüks riskini azaltıyor”
Sağlıklı ve doğal beslenmenin yanı sıra düzenli egzersizin kanser nüksünü azaltmada etkili olduğunu belirten Karadurmuş, stresten uzak durmanın, iş yükünün azaltılmasının ve katkı maddesi içeren gıdalardan uzaklaşmanın önemine vurgu yaptı.
Erken tanıda kadınların rolü kritik
Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün, erkeklerin doktora gitme ve tarama yaptırma konusundaki isteksizliğine dikkat çekerek:
“Prostat kanseri hâlâ bir tabu. Erkeklerin çoğu muayeneyi mahremiyet ihlali, hatta ‘erkekliğe tehdit’ gibi görüyor. Bu nedenle teşhis gecikiyor. Kadın partnerlerin bu süreçte büyük rolü var. Çoğu zaman eşler, kardeşler ve kız çocukları hem belirtileri fark ediyor hem de teşhis sürecini tetikliyor,” değerlendirmesinde bulundu.
Akgün, toplumdaki bilgi eksikliği ve yanlış inanışların tarama oranlarını düşürdüğünü belirterek farkındalık çalışmalarının önemine dikkat çekti.
Son 15 yılda tedavide devrim niteliğinde ilerleme
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Karabulut, prostat kanserinin artık daha etkili ve kişiye özel yöntemlerle tedavi edilebildiğini söyledi:
“Cerrahi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler, nükleer tıp uygulamaları ve immünoterapiler sayesinde büyük bir dönüşüm yaşandı. Robotik cerrahi yan etkileri azalttı, genetik testlere göre oluşturulan tedavi planlarıyla başarı oranlarımız yükseldi. Yeni nesil ilaçlarla birlikte prostat kanserini kronik bir hastalığa dönüştürmeye artık her zamankinden daha yakınız.”
Karabulut, 20 yıl önce ‘ütopik’ görülen pek çok tedavi yaklaşımının bugün rutin olarak uygulandığını belirterek PSA’ya özel atom tedavilerinin 2025 itibarıyla gerçeğe dönüştüğünü hatırlattı.
Astellas Türkiye: “Erken teşhis bilincini güçlendirmeye devam edeceğiz”
Astellas Türkiye Genel Müdürü Nilay Tarr, prostat kanserinin toplumda konuşulmasını sağlamak ve erken teşhisin önemini anlatmak için farkındalık çalışmalarını sürdüreceklerini belirterek:
“Erken tanı hayat kurtarır. Sağlık profesyonelleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliğini artırarak toplumun farklı kesimlerine ulaşmaya devam edeceğiz,” dedi.