İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Sağlık Süt annelikte kontrolsüzlük, bebek sağlığını tehdit ediyor

Süt annelikte kontrolsüzlük, bebek sağlığını tehdit ediyor

Uzmanlar, denetimsiz süt annelik uygulamalarında enfeksiyon riski ve bağışıklık sorunlarına karşı ebeveynleri dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.

Geleneksel Bir Dayanışma mı, Tıbbi Risk mi?

Her ne kadar tarihsel olarak toplumsal dayanışmanın güçlü bir göstergesi olsa da, günümüzde süt annelik uygulaması bilimsel gözlükle yeniden değerlendiriliyor. Uzmanlar, başka bir annenin sütünü kullanmanın potansiyel riskleri konusunda giderek daha fazla uyarıda bulunuyor.

Bir Biyolojik Kod, Bir Bağışıklık Mühendisliği

Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nden Prof. Dr. Sevilay Topçuoğlu’na göre, anne sütü sadece besleyici bir madde değil; çocuğun bağışıklık sistemini şekillendiren, hastalıklara karşı koruyan bir biyolojik iletişim aracı. “Anne sütü, bebeğin ilk aşısıdır,” diyen Topçuoğlu, bu benzersiz sıvının sadece biyolojik anneye ait olmasının, içerdiği hücresel yapı ve bağışıklık ajanları açısından hayati olduğunun altını çiziyor.

Topçuoğlu, “Donör süt gerekli durumlarda kullanılabilir, ancak bu sadece ciddi tıbbi gözetim altında ve pastörizasyon işlemiyle mümkün olmalıdır,” diyerek Türkiye’de henüz süt bankası sistemlerinin bulunmadığını ve bu nedenle bireysel ‘süt verme’ girişimlerinin sakıncalı olabileceğini vurguluyor.

Nostaljik Bir Yardımlaşma mı, Biyolojik Uyum Bozumu mu?

Yüzyıllardır çeşitli toplumlarda uygulanan süt anneliği, bugün modern tıbbın merceğinde yeniden tartışılıyor. Özellikle prematüre bebeklerde başka anneden alınan süt ile enfeksiyon bulaşma riski ciddi bir endişe kaynağı.

Doç. Dr. Emre Dinçer, "Prematüre bebekler, henüz gelişmemiş bağışıklık sistemleriyle dış etkenlere daha açık. Bu çocuklara verilecek her süt, laboratuvar kontrolünden geçmeli," diyor. Dinçer, yalnızca enfeksiyon riskine değil, sütün içeriğinde gün içindeki değişime de dikkat çekiyor: “Sabah sütü ile gece sütü arasında bile fark varken, başka bir annenin sütünü rastgele kullanmak bilimsel olarak kabul edilemez.”

Emzirmenin Ötesindeki Etki

Anne sütü sadece bedensel değil, psikolojik bir denge unsuru da. Dinçer, emzirmenin annenin doğum sonrası yaşadığı kaygıları azaltarak postpartum depresyonun önüne geçebileceğini söylüyor. “Anne sütü, annenin kendine olan güvenini pekiştirir. Bu biyolojik değil aynı zamanda duygusal bir bağdır,” diyerek süt üretiminin yalnızca fizyolojik değil, aynı zamanda ruhsal süreçlerden beslendiğini belirtiyor.

Emzirmede Toplumsal Rol

Topçuoğlu, emzirmenin yalnızca annenin sorumluluğu olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor: “Bir toplum, anneleri desteklemediği sürece emzirme oranları artmaz. Bu, kamusal alanların düzenlenmesinden çalışma saatlerine kadar çok boyutlu bir mesele.”

UNICEF verilerine göre Türkiye’de ilk 6 ay yalnızca anne sütüyle beslenen bebek oranı %40 civarında. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2025 hedefi ise bu oranı en az %50’ye çıkarmak.