YUTMA BOZUKLUĞU NEDİR?
Prof. Dr. Sedat Öktem, yutma bozukluğunu “Yiyecek veya içeceklerin mideye ulaşmak yerine akciğerlere kaçması ya da yutma sırasında tıkanıklık yaşanması” olarak tanımlıyor. Bu rahatsızlık, boğulma hissi, öksürük, hırıltı ve ses değişikliği gibi belirtilerle kendini gösterebiliyor.
“Yutma refleksi, üst solunum yollarında yer alan kas ve kıkırdakların uyumlu çalışmasıyla gerçekleşir. Eğer bu koordinasyon bozulursa yutma güçlüğü ortaya çıkar” diyen Prof. Öktem, bu bozukluğun erken teşhis edilmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.
HANGİ GRUPLAR DAHA RİSKLİ?
Yutma bozukluğu bazı hasta gruplarında daha sık görülüyor. Prof. Dr. Öktem, risk altında olanları şöyle sıralıyor:
Prematüre doğan bebekler
Kas hastaları
Uzun süre yoğun bakımda kalmış veya entübe edilmiş hastalar
Kalp ya da nörolojik rahatsızlığı olan bireyler
Bu hastalarda tanı için fleksible endoskopik yutma testi ile yiyeceklerin soluk borusuna kaçıp kaçmadığı gözlemleniyor. Ayrıca videofloroskopik yutma çalışması sayesinde yutma süreci röntgenle incelenerek kasların koordinasyon sorunları tespit edilebiliyor. Gerekli durumlarda ise kulak burun boğaz, çocuk gastroenteroloji ve göğüs hastalıkları uzmanlarının birlikte yaptığı üçlü endoskopi ile yemek borusu, mide ve akciğer aynı anda değerlendiriliyor.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Prof. Dr. Öktem’e göre yutma bozukluğunun tedavisinde ilk adım yutma terapisi oluyor. Bu terapilerle kasların güçlendirilmesi ve yutma farkındalığının artırılması hedefleniyor.
Ayrıca yiyeceklerin kıvamının düzenlenmesi de büyük önem taşıyor. Kıvam artırıcı ilaçlar sıvı gıdalarda kullanılarak yiyeceklerin soluk borusuna kaçması önlenebiliyor.
Multidisipliner yaklaşımın tedavide belirleyici olduğunu aktaran Prof. Öktem, “Kulak burun boğaz, çocuk göğüs hastalıkları, çocuk gastroenteroloji, yutma terapisti ve diyetisyenin birlikte çalışması sayesinde hızlı tanı ve etkili tedavi mümkün oluyor” ifadelerini kullandı.
AİLELERİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
Uzmanlar, özellikle çocuk sahibi ailelere önemli uyarılarda bulunuyor. Yutma sırasında boğulma hissi, öksürük, hırıltı veya ses değişikliği gözlemlendiğinde vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekiyor.
Ayrıca tekrarlayan zatürre, krup ya da kontrol altına alınamayan astım atakları yaşayan hastalarda da yutma bozukluğu ihtimali göz ardı edilmemeli.
Prof. Dr. Sedat Öktem, “Erken tanı ve doğru tedaviyle hem komplikasyonların önüne geçilebilir hem de yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir” diyerek aileleri bilinçli olmaya davet etti.