51 Yıl Sonra Gelen Zafer
Roma, 14 Mayıs 2025 – Bologna FC 1909, İtalya Kupası (Coppa Italia) finalinde AC Milan’ı 1-0 mağlup ederek 51 yıllık kupa hasretine son verdi. Dan Ndoye’nin ikinci yarıda attığı golle gelen bu zafer, 1909 yılında kurulan köklü kulübün bir asrı aşkın tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçti.
Kuruluş ve İtalyan Futbolundaki Yeri
Bologna Futbol Kulübü, 3 Ekim 1909 tarihinde Avusturyalı Emilio Arnstein öncülüğünde kuruldu. Kuruluş toplantısı Bologna’daki Ronzani bira evinde gerçekleşirken, ilk kulüp başkanı olarak İsviçreli Louis Rauch seçildi; Guido Della Valle başkan yardımcısı, Carlo Sandoni genel sekreter olarak görev aldı. Kulüp ilk maçını 20 Mart 1910’da yerel rakibi Virtus’a karşı oynadı ve 9-1’lik farklı bir galibiyetle İtalya futbol sahnesine etkileyici bir giriş yaptı. Bologna, 1920’lerin sonunda ulusal lig (Serie A) formatına geçilmesiyle birlikte bu ligin kurucu üyeleri arasında yer aldı ve o günden bu yana İtalya futbolunun gediklilerinden biri oldu. Nitekim kulüp, şimdiye dek Serie A’da 75’in üzerinde sezon geçirerek en üst ligde en çok yer alan takımlar sıralamasında ilk 10’da bulunuyor.
Serie A Şampiyonlukları
1920’ler ve 1930’lar, Bologna’nın “altın çağı” olarak anılır. Kırmızı-lacivertli ekip ilk lig şampiyonluğunu 1924-25 sezonunda yaşadı. Kuzey Ligi finalinde Genoa’yı beş maçlık zorlu bir seri sonunda mağlup eden Bologna, böylece ilk kez İtalya şampiyonu unvanını elde etti. İkinci şampiyonluk ise 1928-29 sezonunda, ulusal Serie A’nın kurulmasından hemen önce geldi. Serie A’nın tek gruplu lig formatına geçtiği 1929-30 sezonundan sonra da Bologna üstün performansını sürdürdü. 1936, 1937, 1939 ve 1941 yıllarında dört kez daha Scudetto (Serie A şampiyonluğu) kazanan kulüp, bu dönemde İtalya’nın en başarılı takımlarından biri haline geldi. Özellikle teknik direktör Árpád Weisz yönetimindeki Bologna, 1935-36 ve 1936-37’de üst üste iki şampiyonluk yaşayarak adını tarihe yazdırdı. Bologna, yurtdışında da ses getiren başarılar elde etti; örneğin 1937’de Paris’te düzenlenen Expo Coupe des Nations turnuvasının finalinde Chelsea’yi 4-1 yenerek şampiyon oldu. Bu uluslararası zafer, ilerideki Avrupa kupalarının habercisi niteliğindeydi.
II. Dünya Savaşı sonrasında Bologna lig dominasyonunu bir süre yitirse de üst sıralardaki mücadelesini sürdürdü. 1963-64 sezonunda takım tekrar büyük bir çıkış yaparak Serie A şampiyonluğunu kazandı ve kulüp tarihindeki 7. Scudetto’yu elde etti. Bu başarı, İtalya futbolunda eşi görülmemiş bir şekilde tek maçlık bir finalle (spareggio) geldi. Bologna ile Inter sezonu aynı puanda tamamlayınca şampiyonu belirlemek için Roma Olimpiyat Stadı’nda play-off maçı oynandı. Ne var ki karşılaşmadan sadece birkaç gün önce, 3 Haziran 1964’te Bologna Başkanı Renato Dall’Ara, Inter Başkanı Angelo Moratti ile maç detaylarını görüşürken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Takım, acı kaybın ardından 7 Haziran’da sahaya çıkarak Romano Fogli ve Harald Nielsen’in golleriyle Inter’i 2-0 mağlup etti ve şampiyonluğu Dall’Ara’nın anısına kazandı. Bugün Bologna’nın evi olan stadyum da bu efsanevi başkanın onuruna Stadio Renato Dall’Ara adını taşımaktadır.
1970’ler kulüp için kupa başarıları getirdi. 1969-70 sezonunda Bologna tarihinde ilk kez Coppa Italia (İtalya Kupası) şampiyonu oldu. Ardından 1973-74 sezonunda bir kez daha finale çıkan takım, rakibi Palermo ile normal süresi 1-1 biten maçı penaltı atışları sonucunda kazanarak ikinci kez İtalya Kupası’nı müzesine götürdü. Bu dönem, Bologna’nın uzun yıllar sürecek bir kupa hasretinden önceki son büyük başarılarını temsil ediyordu.
İnişler, Çıkışlar ve Dönüm Noktaları
1970’lerin sonlarından itibaren Bologna, ligde istikrarsız bir döneme girdi. 1981-82 sezonunda küme düşen takım, ertesi yıl bir alt lige daha gerileyerek tarihinde ilk kez Serie C1’e kadar düştü. Ancak bu çöküş kısa sürdü; Bologna hemen ertesi sezon Serie C1’i kazandı ve birkaç yıl içinde tekrar yükselerek 1988-89 sezonunda Serie A’ya geri döndü. 1990’larda da benzer bir kader söz konusu oldu. 1991’de Serie A’dan düşen Bologna, 1993’te yeniden üçüncü seviye lige (C1) geriledi. Kulüp yönetiminin kararlı adımlarıyla ardı ardına iki terfi kazanıldı: 1994-95’te Serie C1 şampiyonluğu, 1995-96’da Serie B şampiyonluğu elde edilerek takım üst üste iki yıl lig atlayıp 1996’da tekrar Serie A’ya çıktı. Bu geri dönüş sürecinde tecrübeli teknik direktör Renzo Ulivieri önderliğinde Bologna tekrar rekabetçi kimliğine kavuştu.
Bologna, 1998 yılında UEFA Intertoto Kupası’nı kazanarak Avrupa arenasına adım attı ve UEFA Kupası’na (günümüzde UEFA Avrupa Ligi) katılım hakkı elde etti. Bu, kulübün Avrupa kupalarındaki ilk ciddi deneyimiydi. Ardından Carlo Mazzone yönetimindeki Bologna, 1998-99 sezonunda UEFA Kupası’nda yarı finale kadar yükselerek uluslararası alandaki en büyük başarısını gerçekleştirdi. Giuseppe Signori ve Roberto Baggio gibi yıldızların bulunduğu o dönemki kadro, UEFA Kupası yarı finalinde Fransız ekibi Marseille’e elenerek finalin eşiğinden döndü.
2000’lere girildiğinde Bologna için yine zor yıllar kapıdaydı. 2004-05 sezonu sonunda play-out maçında Parma’ya kaybeden takım Serie A’dan düştü. Bunu takip eden birkaç yıl Serie B’de orta sıralarda geçerken, kulüp sık sık teknik direktör ve yönetim değişiklikleri yaşadı. 2008 yılında Serie B’yi ikinci sırada bitirerek yeniden Serie A’ya yükselen Bologna, kalıcı bir şekilde üst lige tutunma mücadelesine girişti. Ne var ki finansal sorunlar kulübü etkilemeye devam etti: Eski başkan Giuseppe Gazzoni döneminden kalma borçlar ve hatalı yatırımlar nedeniyle kulüp birkaç kez el değiştirdi. 2014 yılında Kanadalı iş insanı Joey Saputo liderliğindeki bir konsorsiyum Bologna’yı devralarak mali yapıyı düzeltti ve kulübü yeniden istikrarlı bir yönetime kavuşturdu. Saputo’nun sahipliğinde Bologna kısa sürede toparlandı ve Serie A’da düzenli olarak mücadele eden, altyapıya önem veren bir takım kimliği kazandı.
Son yıllarda Bologna ligde orta sıralarda kendine yer bulurken, zaman zaman dikkat çekici atılımlar yaptı. 2022-23 sezonunda Thiago Motta’nın teknik direktörlüğünde ligi 9. sırada bitiren takım, ertesi sezon daha da büyük bir başarıya imza attı. 2023-24 sezonunda Bologna Serie A’yı 5. sırada tamamlayarak tam 59 yıl aradan sonra ilk kez UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı kazandı. 1964-65’ten bu yana ilk kez Avrupa’nın en büyük kupasında boy gösterme başarısı, kulübün yeniden yükselişinin bir simgesi oldu. 2024 yazında Motta’nın yerine Fiorentina’dan transfer edilen teknik direktör Vincenzo Italiano, takımın başına geçerek Bologna’yı hem Avrupa’da hem de yurtiçinde rekabet eden bir ekip haline getirmeye başladı.
Efsane Futbolcular ve Teknik Direktörler
Bologna’nın 100 yılı aşkın tarihinde sayısız önemli futbolcu ve teknik adam yer aldı. Kulübün gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından biri, İtalyan futbolunun efsane forveti Angelo Schiavio’dur. 1922-1939 yılları arasında kariyerinin tamamını Bologna’da geçiren Schiavio, takımıyla 4 lig şampiyonluğu yaşadı ve kulüp tarihinin en golcü ismi oldu. Schiavio, İtalya Milli Takımı’yla 1934 Dünya Kupası’nı kazanan kadroda yer alarak adını uluslararası arenaya da yazdırdı. Bir diğer kulüp sembolü Giacomo Bulgarelli, Bologna formasıyla en fazla maça çıkan oyuncu unvanını elinde tutar. 1958’den 1975’e dek yalnızca Bologna’da oynayan ve uzun süre takım kaptanlığı yapan Bulgarelli, 1964 Serie A şampiyonluğu ile 1970 ve 1974 Coppa Italia zaferlerinde kilit rol oynamıştır. İtalyan futbol otoritelerince “gelmiş geçmiş en iyi orta saha oyuncularından” biri olarak gösterilen Bulgarelli’nin adı, Bologna’nın taraftar tribünlerinden birine verilerek ölümsüzleştirilmiştir.
Bologna’nın başarılarında pay sahibi olan diğer önemli futbolcular arasında Amedeo Biavati, Ezio Pascutti ve Helmut Haller gibi isimler bulunur. 1938 Dünya Kupası’nı kazanan İtalya kadrosunda yer alan kanat oyuncusu Biavati, çalımları ve “step-over” hareketini popülerleştirmesiyle tanınırken; Pascutti 1950’ler ve 60’larda Bologna’da 296 maçta 130 gol atarak kulüp tarihine geçti. Alman yıldız Helmut Haller, 1964’teki şampiyon kadronun önemli bir parçası olarak Serie A’yı kaldırdı ve dünya futbol sahnesinde adını duyurd. Daha yakın dönemden bir isim olan Roberto Baggio, kariyerinin sonlarına doğru 1997-98 sezonunda Bologna forması giydi ve o yıl Serie A’da 22 gol atarak unutulmaz bir performans sergiledi. “Il Divin Codino” (Kutsal At Kuyruğu) lakaplı Baggio’nun bu performansı, Bologna’nın bir sonraki sezon Avrupa kupalarına katılmasında büyük pay sahibiydi.
Teknik direktör cephesinde de Bologna, İtalya futbol tarihine damga vurmuş isimlere sahip. 1930’lu yıllarda takımın başında bulunan Árpád Weisz, kulübü 1936 ve 1937’de üst üste iki kez şampiyonluğa taşıyan dahiyane bir taktisyen olarak öne çıkar. Macar asıllı Weisz, ne yazık ki İtalya’daki ırkçı yasalar nedeniyle görevini bırakmak zorunda kaldı ve II. Dünya Savaşı yıllarında Naziler tarafından öldürülerek trajik bir şekilde aramızdan ayrıldı. Bugün Stadio Dall’Ara’nın bir tribünü, Weisz’in anısına ithafen onun adını taşımaktadır. Fulvio Bernardini, 1964’te Bologna’yı şampiyon yapan teknik adam olarak kulüp tarihine geçti; deneyimli çalıştırıcı, o başarıyla iki farklı takımla Serie A kazanan ilk teknik direktörlerden biri olmuştu. Modern dönemde ise Renzo Ulivieri kulüpte en uzun süre görev yapan teknik adamlardan biri olarak anılır; 1990’larda takımı tekrar Serie A’ya çıkaran Ulivieri, Bologna’da istatistiksel olarak en fazla maça çıkan teknik direktör unvanına da sahiptir. Son yıllarda takımın başında yer alan Siniša Mihajlović de saha kenarındaki mücadelesi ve kişisel cesaretiyle kulüp taraftarlarının gönlünde ayrı bir yere sahip olmuştur. 2019’dan 2022’ye dek iki dönem Bologna’yı çalıştıran Mihajlović, lösemiyle mücadelesine rağmen takımının başında kalmaya devam ederek hem futbolculardan hem de taraftarlardan büyük saygı gördü.
2025 Coppa Italia Finali ve Tarihi Zafer
2024-25 sezonu, Bologna için hem ligde hem kupada beklentilerin aşıldığı bir yıl oldu. Serie A’da iyi bir performans sergileyen ve Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşayan takım, İtalya Kupası’nda da finale kadar yükseldi. 14 Mayıs 2025’te Roma’daki Stadio Olimpico’da oynanan Coppa Italia finalinde Bologna’nın rakibi, İtalya’nın dev ekiplerinden AC Milan idi. 68.500 futbolseverin önünde oynanan karşılaşmaya Milan hızlı başlasa da Bologna da maça ortak oldu. Henüz ilk dakikalarda Milan kalecisi Mike Maignan, Juan Miranda’nın kafa vuruşunu refleksle çıkararak takımını öne geçmekten kurtardı. Hemen ardından Bologna kalecisi Łukasz Skorupski, kendi savunma oyuncusundan seken bir topu çelip dönen topu da Luka Jović’in ayağından çıkmadan kurtararak art arda iki kritik kurtarış yaptı. Karşılıklı fırsatlara rağmen ilk yarı 0-0 eşitlikle sona erdi.
İkinci yarıya her iki takım da temkinli başladı ancak dengeyi bozan an 53. dakikada geldi. Bologna’nın geliştirdiği atakta Riccardo Orsolini ceza sahasında topu kontrol etmek isterken Milan savunmacısı Theo Hernández son anda araya girip müdahale etti. Ancak Theo’nun kayarak yaptığı bu kritik müdahalede top boşa çıktı ve bir anda Dan Ndoye’nin önünde kaldı. İsviçreli genç forvet Ndoye, uygun durumda bekletmeden yakın mesafeden vuruşunu yaparak topu ağlara gönderdi. Bologna 1-0 öne geçerken, Olimpiyat Stadı’nı dolduran Bologna taraftarları adeta coşkudan çıldırdı. Golün ardından Milan beraberlik için baskıyı artırsa da Bologna savunması ve kaleci Skorupski, kalan dakikalarda hatasız bir performans sergileyerek rakip forvetlere geçit vermedi. Maçın son bölümlerinde Bologna stoperi Sam Beukema talihsiz bir çarpışma sonucu başından sakatlansa da bandajla oyuna devam ederek takımının direncine katkı yaptı.
Hakemin son düdüğüyle birlikte Bologna cephesinde 51 yıllık rüya gerçek oldu. Teknik direktör Vincenzo Italiano, oyuncuları tarafından havaya fırlatılarak tezahüratlarla kutlandı; bazı futbolcular sevinç gözyaşlarını tutamazken, tribünlerdeki binlerce Bologna taraftarı da dans ederek ve ağlayarak bu tarihi ana tanıklık etti. Kupa seremonisinde kaptan Lewis Ferguson, başı sargılı halde İtalya Kupası’nı gökyüzüne kaldırırken kırmızı-lacivertli takımın oyuncuları ve teknik heyeti, yarım asırlık hasreti sonlandırmanın mutluluğunu yaşadı.
Bu sonuçla Bologna, kulüp tarihinin 3. Coppa Italia şampiyonluğunu elde etti. 1970 ve 1974’teki zaferlerin ardından tam 51 yıl bekleyen Rossoblù (kırmızı-mavililer), 2025’te yeniden İtalya Kupası’nı müzesine götürerek taraftarlarına unutulmaz bir armağan sundu. Bu kupa zaferi, 116 yıllık Bologna tarihinin en parlak sayfalarından biri olarak kayda geçerken, kulüp için yeni bir dönemin de kapılarını araladı. Bologna FC 1909, geçmişteki görkemli günlerini anımsatan bu başarıyla birlikte İtalya futbolunda yeniden yükselişe geçtiğini tüm dünyaya göstermiş oldu.