Yeni bir akademik araştırma, öğretmenlerin üretken yapay zekâya dair tutumlarını derinlemesine inceliyor. Bulgular, eğitimde dijital dönüşümün ön saflarında yer alan öğretmenlerin bu teknolojilere büyük oranda olumlu yaklaştığını ortaya koyarken; aynı zamanda öğrencilerin eleştirel düşünme ve araştırma becerilerinin zayıflamasına dair güçlü endişeleri de gözler önüne seriyor.
Deneyimli Öğretmenlerden Oluşan Örneklem
Araştırma, Aydın ve Ankara’da görev yapan farklı branşlardan 86 öğretmenle gerçekleştirildi. Katılımcıların önemli bir kısmı 16 ile 25 yıl arası mesleki deneyime sahip. Anket yöntemiyle toplanan veriler, öğretmenlerin üretken yapay zekâ araçlarına dair görüşlerini tematik olarak analiz ediyor.
En Çok Takdir Edilen Yön: İçerik Üretiminde Hız ve Esneklik
Öğretmenlerin çoğu, üretken yapay zekânın sağladığı kolaylıkları özellikle içerik üretimi alanında öne çıkarıyor. ChatGPT gibi metin tabanlı araçlar sayesinde konu anlatımı, örnek soru üretimi ve ders materyalleri hazırlamak hem daha hızlı hem de daha çeşitlendirilebilir hale geliyor. Görsel üretim araçları da sınıf içi sunumları zenginleştirerek öğrencilerin ilgisini artırıyor.
Yapay zekânın çoklu öğrenme stillerine hitap eden içerikler sunabilmesi, öğretmenlerin bu araçları neden tercih ettiğini açıklayan temel etkenlerden biri olarak öne çıkıyor.
Sınıf İçinde Kullanım Eğilimleri: Metin Temelli Araçlar Ön Planda
Anket sonuçlarına göre öğretmenlerin ezici çoğunluğu, üretken yapay zekâyı en az bir kez denemiş. ChatGPT ve Bard gibi sohbet botları en yaygın kullanılan araçlar arasında. Ancak Quillbot, DALL-E veya Descript gibi daha spesifik amaçlı uygulamaların kullanımı oldukça sınırlı.
Öğretmenlerin yapay zekâyı en çok ders notu, sınav sorusu veya etkinlik kağıdı gibi yazılı içerikler oluşturmak için tercih ettiği gözlemleniyor. Görsel üretim ikinci sırada yer alırken, ses dosyası hazırlama, kodlama ya da istatistiksel analiz gibi gelişmiş kullanımlar eğitimciler arasında henüz yaygın değil.
Kaygıların Odağında Öğrenci Becerileri ve Etik Sınırlar Var
Öğretmenler, üretken yapay zekânın sunduğu olanakların cazibesine rağmen, öğrenci gelişimine dair ciddi kaygılar taşıyor. En çok dile getirilen endişe, öğrencilerin düşünme, araştırma ve analiz gibi bilişsel becerileri yeterince geliştirmeden “hazır bilgiye” yönelmesi. Bu durumun zamanla tembelliğe ve öğrenme motivasyonunun düşmesine yol açabileceği düşünülüyor.
Bunun yanı sıra, yapay zekâ ile sınıf içi etkileşimin insani boyutunu zayıflatabileceği ve etik kullanımla ilgili kuralların henüz netleşmemiş olması da dikkat çeken diğer noktalar arasında. Telif hakkı, kaynak gösterimi ve mahremiyet gibi konuların gelecekte daha fazla tartışılması bekleniyor.
Geleceğe Dair Beklentiler: Entegrasyon Kaçınılmaz, Dönüşüm Şart
Araştırmaya katılan öğretmenlerin büyük çoğunluğu, yapay zekâ araçlarının önümüzdeki yıllarda eğitim sistemine daha derinlemesine entegre olacağını düşünüyor. Bazı katılımcılar, bu gelişmelerin öğretmenlik mesleğini dönüştürebileceğini; hatta belirli görevlerin tamamen otomatikleşebileceğini öngörüyor.
Ancak öğretmenler bu sürecin kontrolsüz biçimde ilerlemesinden yana değil. Eğitimde teknolojik dönüşümün etkili olabilmesi için öğretmenlerin rolünün yeniden tanımlanması, etik çerçevelerin netleşmesi ve öğrencilerin yapay zekâyı bilinçli biçimde kullanmalarını sağlayacak yeni becerilerin kazandırılması gerektiği vurgulanıyor.