Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Teknoloji Dijital iyi oluş: "Yalnızca bir ekran süresi meselesi değil!"

Dijital iyi oluş: "Yalnızca bir ekran süresi meselesi değil!"

Giderek dijitalleşen yaşamlarımız, teknolojinin beden ve zihin sağlığımız üzerindeki etkilerinin daha fazla sorgulanmasını da beraberinde getiriyor.

MUHABİR: Bülent Çolakoğlu

Dijitalleşmenin hızla ilerlediği çağımızda, bireylerin yalnızca teknolojiyi nasıl kullandığı değil, bu kullanımın ruhsal ve fiziksel bütünlük üzerindeki etkileri de mercek altına alınmaya başlandı. Akademik literatürde ve psikoloji alanında son yıllarda dikkat çeken bir kavram, bu noktada öne çıkıyor: Dijital iyi oluş.

Kapsamı Daraltılmış Bir Lüks Değil, Geniş Kapsamlı Bir Zorunluluk

Dijital iyi oluş, bireylerin teknolojiyi hem bilinçli hem de ölçülü kullanarak yaşam kalitelerini artırmaları anlamına geliyor. Bu, yalnızca ekran süresini kısaltmak ya da sosyal medya kullanımını sınırlamakla ilgili değil; aynı zamanda dijital ortamda geçirilen zamanın anlamını, içeriğini ve duygusal etkisini sorgulamakla doğrudan ilişkili.

Psikolojik iyi oluşla dijital pratiklerin kesişiminde yer alan bu kavram, teknolojiyi dışlamadan, onunla daha sağlıklı bir ilişki kurmayı öneriyor. Dijital araçların birey üzerindeki etkisi; yalnızca bağımlılık, dikkat dağınıklığı ya da uykusuzlukla sınırlı değil. Aynı zamanda sosyal ilişkilerin zayıflaması, gerçeklik algısında kaymalar ve benlik değerinde aşınmalar gibi daha derin psikososyal etkileri de beraberinde getiriyor.

Sürekli Erişilebilir Olmanın Bedeli

Günümüz iş yaşamı ve sosyal yapısı, kişileri neredeyse 7/24 erişilebilir olmaya zorluyor. Bu durumun yol açtığı zihinsel yük; tükenmişlik, kaygı bozukluğu, stres ve dikkat eksikliği gibi birçok psikolojik sorunun habercisi olabiliyor. Özellikle evden çalışma modellerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, iş-özel hayat sınırları belirsizleşmiş durumda. Bildirimler, mesajlar ve ekranlar arasında sıkışan birey, çoğu zaman zihinsel bir molaya dahi ihtiyaç duyduğunu fark edemiyor.

Yapılan araştırmalar, dijital iyi oluş düzeyi yüksek bireylerin stresle daha iyi baş edebildiğini, yaşam doyumlarının daha yüksek olduğunu ve ilişkilerinde daha sağlıklı sınırlar kurabildiklerini ortaya koyuyor.

Sosyal Medya: Bağlantı mı, Yalıtım mı?

Dijital iyi oluş kavramının en çok tartışıldığı alanlardan biri de sosyal medya. Her ne kadar sosyal medya bireyler arasında bağlantıyı artırıyor gibi görünse de, yapılan birçok çalışma bu mecraların aşırı kullanımının yalnızlık, özgüven kaybı ve sosyal izolasyon gibi olumsuz duyguları da tetiklediğini gösteriyor.

Burada kritik olan nokta, bireyin sosyal medya ile nasıl bir ilişki kurduğudur. Sürekli karşılaştırma yaratan içerikler, ‘ideal yaşam’ sunumları ve algoritmik manipülasyon, özellikle genç bireylerin benlik algısı üzerinde ciddi baskı oluşturabiliyor.

Dijital Detoks Değil, Dijital Denge

Çoğu zaman “dijital detoks” kavramı önerilse de uzmanlar, bu yaklaşımın geçici çözümler sunduğuna dikkat çekiyor. Kalıcı çözüm; teknolojiden tamamen uzaklaşmak değil, bireyin kendi sınırlarını belirleyerek dijital araçlarla denge içinde bir ilişki kurmasıdır.

Bu noktada Google Digital Wellbeing, Apple Screen Time gibi platformlar ya da Moment, StayFree gibi uygulamalar; ekran süresi kontrolü, odak modları ve bildirim yönetimi gibi araçlarla kullanıcıların bilinçli tercihler yapmasına olanak tanıyor.

Dijital İyi Oluşun Geliştirilebilir Bir Becerisi: Farkındalık

Tıpkı fiziksel sağlık gibi dijital iyi oluş da geliştirilebilir bir beceri olarak değerlendiriliyor. Bu beceri; zaman yönetimi, dijital içerik seçiciliği, çevrimiçi güvenlik, dijital haklar, ekran süresi farkındalığı ve çevrimdışı sosyal etkileşim gibi çok katmanlı alanları kapsıyor.

Akademik çalışmalarda, dijital iyi oluşun bireysel farkındalıkla doğrudan bağlantılı olduğu belirtiliyor. Kendi dijital alışkanlıklarını gözlemleyen bireyler, teknolojiyle ilişkilerini yeniden yapılandırma konusunda daha istekli ve başarılı olabiliyor.

Eğitim ve Politika Desteği Şart

Dijital iyi oluş yalnızca bireysel sorumlulukla çözülebilecek bir mesele değil. Eğitim politikalarının bu konuda yönlendirici olması, teknoloji şirketlerinin kullanıcı dostu ve iyi oluş odaklı tasarımlar geliştirmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca medya okuryazarlığı, dijital denge eğitimi ve farkındalık kampanyalarıyla çocukların ve gençlerin bilinçli dijital bireyler olarak yetişmeleri sağlanmalı.

 

Kaynak: Tayiz V, Vangölü MS, Özok Hİ, Tanhan F. Concept of Digital Well-being. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. Aralık 2025;17(4):673-686. doi:10.18863/pgy.1544897