Artan Bir Bağımlılık: Gençler ve Yapay Zekâ Arasındaki Tehlikeli Yakınlık
ABD’de yapılan güncel araştırmalar ve gençlerle yapılan röportajlar, yapay zekâ araçlarının gençler arasında sadece akademik destek aracı değil, aynı zamanda duygusal bir “arkadaş” olarak da kullanılmaya başlandığını ortaya koyuyor. Ancak uzmanlara göre bu eğilim, gençlerin sosyal gelişimini ciddi şekilde tehdit ediyor.
Kansas’ta lise ikinci sınıfta okuyan 15 yaşındaki Kayla Chege, Associated Press’e verdiği demeçte, “Artık herkes her şey için yapay zekâ kullanıyor. Gerçekten her şeyi ele geçirmeye başladı. Bence çocuklar artık düşünmemek için yapay zekâya yöneliyor” diyor.
17 yaşındaki Arkansaslı öğrenci Bruce Perry ise bir kompozisyon planlaması gerektiğinde, kalem kağıttan önce ChatGPT’yi düşündüğünü söylüyor: “Yapay zekâyla büyüyen bir çocuğun parka gitmek ya da arkadaş edinmek için bir neden görmeyeceğini hayal edebiliyorum.”
Dijital Dostluklar ve Psikolojik Riskler
Yapay zekâ temelli karakterlerle etkileşim sunan Character.AI ve Replika gibi platformlar, çocuk psikologları ve güvenlik uzmanları tarafından dikkatle izleniyor. Bu araçlar, kullanıcıya “insana yakın” bir dostluk deneyimi sunarken, bazı örneklerde sağlıksız duygusal bağlara neden olabiliyor.
Geçtiğimiz yıl, Character.AI’deki sanal bir karaktere aşık olan 14 yaşındaki bir çocuğun intiharı, bu risklerin ne kadar ciddi olabileceğini gözler önüne serdi. Bununla birlikte, yapay zekâ sohbetlerinin, kullanıcıların sanrılarıyla uyumlu yanıtlar vermesi gibi durumlar, bazı kullanıcıların psikotik belirtiler göstermesine neden oldu.
Tatmin Edici Ancak Gerçek Dışı Etkileşimler
Common Sense Media’nın yakın tarihli bir araştırmasına göre, ABD’li gençlerin yarısı düzenli olarak bir yapay zekâ “arkadaşı” ile konuşuyor. Daha çarpıcı olanı ise, gençlerin yüzde 31’inin bu sohbetleri insan arkadaşlarıyla olan iletişimlerinden daha tatmin edici bulması.
“Yapay zekâ her zaman ulaşılabilir. Asla sıkılmaz, seni yargılamaz” diyor 18 yaşındaki Ganesh Nair. “Yapay zekâyla konuşurken her zaman haklısın, her zaman ilgi çekicisin ve duyguların her zaman haklı çıkarılıyor.”
Ancak bu tür koşulsuz onaylanma ortamı, gençlerin gerçek dünyada sosyal beceriler geliştirmesini engelleyebilir. Araştırmanın baş yazarı Michael Robb, “Eğer gençler, sürekli olarak onaylandıkları, karşı çıkılmadıkları ve empati kurmayı öğrenemedikleri bir dijital ortamda sosyal beceriler geliştiriyorlarsa, gerçek hayata hazırlanamazlar” diyor.
Ebeveynler Gelişmelerin Farkında Değil
North Carolina Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eva Telzer’e göre, ebeveynlerin çoğu çocuklarının bu düzeyde yapay zekâyla bağ kurduğunun farkında bile değil. Illinois Üniversitesi tarafından yapılan küçük çaplı bir araştırma, gençlerin chatbotları daha çok duygusal destek ve “terapi” aracı olarak kullandığını ortaya koydu. Oysa ebeveynlerin çoğu, çocuklarının yapay zekâyı yalnızca ödev yapmak için kullandığını sanıyor.
Telzer bu durumu şöyle özetliyor: “Hepimiz, bu teknolojinin bu kadar hızlı yayılmasından ne kadar şaşkın olduğumuzu itiraf ediyoruz.”
Dijital Kuşağın Gerçekle İmtihanı
Yapay zekâ, kuşkusuz gençlerin yaşamında devrim niteliğinde bir dönüşüm yaratıyor. Ancak bu dönüşümün düşünsel tembelliğe, sosyal yalıtıma ve psikolojik risklere yol açmaması için ailelerin, eğitimcilerin ve teknoloji firmalarının birlikte hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, sadece düşünmeden kaçınan değil, yaşamdan da kopan bir dijital kuşakla karşı karşıya kalabiliriz.