Yapay zekânın iş görüşmelerine entegre edilmesi, özellikle pandemi sonrası hızla yaygınlaşan bir uygulama haline geldi. Ancak Fortune’un son haberine göre, bu durum artık iş arayanlar için ciddi bir memnuniyetsizlik kaynağına dönüşmüş durumda. Adaylar, özellikle mülakat aşamasında insan temasının tamamen ortadan kalkmasını “soğuk” ve “itici” buluyor.
“30 Dakikamı Bir Makineye Ayırmam”
Teknik yazar Allen Rausch, AI tarafından yürütülen görüşmeleri sadece bir koşulla kabul ettiğini söylüyor: “Eğer sonunda gerçek bir insanla konuşacağım garanti edilirse.”
Yazar ve editör Debra Borchardt ise bu tip görüşmelere hiç tahammül edemiyor: “30 dakika boyunca bir makineye konuşacak değilim. İK sorumlusu benimle konuşmak istemiyorsa, o şirkette çalışmak da istemem.”
Şirketler Farklı Düşünüyor: “Geleceğin Kaçınılmaz Gerçeği”
Yapay zekâ tabanlı mülakat teknolojilerinin geliştiricileri ise bu tepkileri çok da ciddiye almıyor. Braintrust CEO’su Adam Jackson, sistemin yoğun ilgi gördüğünü ve müşterilerinden olumlu geri dönüşler aldıklarını belirtiyor:
“Eğer büyük bir kitle bu sistemi reddetseydi, müşterilerimiz bu aracı kullanmayı bırakırdı. Ama tam tersi oluyor.”
Şirketlere göre yapay zekâ özellikle yüksek başvuru alan pozisyonlarda zaman kazandırıyor ve işe alım süreçlerini daha verimli hale getiriyor. Yine de kültürel uyum gibi subjektif konularda hâlâ insan faktörünün devrede olması gerektiği kabul ediliyor.
Adaylar ile Şirketler Arasında Güven Açığı Genişliyor
Yapay zekâ destekli işe alım süreçleri, yalnızca başvuru sahiplerini değil, İK departmanlarını da etkiliyor. Başvuru sayılarındaki patlama, birçok şirketi AI destekli filtreleme araçlarına yönlendiriyor. Ancak bu, süreci daha şeffaf ve adil hale getirmek yerine, çoğu zaman karşılıklı güvensizlik duygusunu pekiştiriyor.
Bazı durumlarda, yapay zekâ ile yapılan görüşmelerin teknik sorunlar nedeniyle tamamen çökmesi de yaşanan örnekler arasında. Bu tarz kazalar, teknolojiye olan güveni daha da zedeliyor.
“Yapay Zekâ Yalnızca Bir Ön Eleme Aracı Olmalı”
İşe alım uzmanlarının ortak görüşü ise şu yönde: Yapay zekâ, temel yetkinlikleri değerlendirmede başarılı olabilir; ancak bir adayın değerleri, iletişim tarzı ve ekip kültürüne uyumu gibi unsurları ölçmek hâlâ insan muhakemesini gerektiriyor.
Kısacası, teknoloji işe alım süreçlerinde kalıcı olacak gibi görünüyor, ancak bu durum insan temasını tamamen ortadan kaldıracak anlamına gelmiyor. Yine de şirketlerin bu dengeyi doğru kurması gerekiyor. Aksi halde yetenekli adayları daha görüşme aşamasında kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler.