Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Teknoloji Teknolojinin getireceği yeni bir çağın eşiğinde miyiz?: "Anlam devrimi"

Teknolojinin getireceği yeni bir çağın eşiğinde miyiz?: "Anlam devrimi"

Daha az veri, daha çok bilgi: Yine mi bizim nesile denk geldi dedirtecek kadar büyük bir devrim kapıda olabilir. Ancak bu kez olumlu sonuçlar bekleniyor.

MUHABİR: Bülent Çolakoğlu

Günümüzde veri iletimi denilince akla akıllı telefonlardan gönderilen video, resim ve metin iletileri gelir.  Bu tür dijital iletişim araçları da dahil olmak üzere, sesli, yazılı ya da görsel iletişim türlerinin iletmek istediğimiz mesajı birebir iletmemize yardımcı olduklarını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Çünkü öyle çalıştığını varsayarak kullandığımız dil aslında aklımızdaki imgenin karşı tarafta yeniden yaratılmasını tetikleyecek bir araçtan fazlası değildir. Jacques Derrida, anlamın asla tam olarak sabitlenemeyeceğini, her iletinin yorumlandığı anda başka anlamlara doğru ertelemeye girdiğini savunur. Bu düşünceler ışığında, bir mesajın “tam olarak iletilmesi” değil, karşı tarafta “yeniden anlamlandırılması” mümkündür. Bu da klasik iletişim anlayışının temelini sarsar. Yani basitçe ben “dün elma yedim” gibi basit bir cümle kurduğumda bile sizin kafanızda canlandıracağınız her elma imgesi eşsiz birer yeniden yorumlamaya dönüşecektir.

Dilin yetersizliği

Klasik kablosuz iletişim sistemleri iletimin teknik açıdan kusursuz olmasına odaklanır; mesajın alıcı için anlamı bu noktada önemli değildir. Nihayetinde bu konuda yapılabilecek pek bir şey de yoktur zaten. Bu yaklaşım, özellikle anlamın kritik olduğu durumlarda verimsiz kalır. Özellikle mesajın özünün derin olduğu ve ifade edilmeye çalışıldığında olduğundan çok daha farklı anlaşılmaya müsait konuları ve kavramları açıklarken, dilin aslında zaman zaman ne kadar yetersiz bir iletişim aracı olduğuna şahitlik ederiz. Kaldı ki bazı dillerde yer alan kavramların tam karşılığının diğer dillerde olmaması da yine benzer bir sorunu ortaya çıkarır. Bu durumda karşı tarafta asıl vermek istediğimiz mesajı iletmek için tekrar tekrar karşıya veri akışında bulunmamızı gerektirir. “Hayır, aslında demek istiyorum ki” diye başlayan cümlelerin bazen sonu gelmez ve mesaj iletilemez. 

Veriyi değil anlamı iletelim

Bugün veri yerine doğrudan anlamı aktarabilmeyi mümkün kılabilecek umut veren gelişmeler yaşanıyor. Bunların başında gelen 6g teknolojisinin ayak sesleri ve Elon Musk'ın sahip olduğu Neuralink şirketinin yürüttüğü devrim niteliğindeki beyin çipleri büyük rol oynuyor ve bu konuyu teknoloji gündeminin üstlerine taşıyor. Ayrıca bu devrimin gerçekleşmesi durumunda artık yüzlerce megabayta çıkan verilerimizin boyutu da oldukça küçülebilir. Örneğin verici cihaz yalnız “Max adında bir köpeğin parkta koştuğu” bilgisini iletirse, alıcı taraf bu bilgiyle sahneyi canlandırabilir. Yüksek çözünürlüklü videoyu bütünüyle aktarmaya gerek kalmadan, karşı taraf verilmek istenen mesajı anlamış olur. Yine beyin çipleri sayesinde 15 saniye önce gördüğümüz görüntüyü birebir istediğimiz arkadaşımıza gönderebilmekle kalmayıp bu görüntüye bir meta açıklama ekleyerek o görüntüyü izlerken neler hissettiğimizi ya da ne düşündüğümüzü de anlık olarak gönderebiliriz. Elbette bunlar henüz yalnızca varsayımdan ibaret, henüz bu teknolojinin sınırlarını zorlayacağımız kısımlara pek yakın değiliz. 

Simülasyonun ötesi

Baudrillard’ın işaret ettiği gibi, çoğu zaman aktardığımız şeyin kendisi değil, onun bir temsili dolaşımdadır; gönderdiğimiz mesaj, alıcının dünyasında yeniden doğar ama asla bizim gönderdiğimiz biçimiyle değil. Bu yüzden geleceğin teknolojileri, “mesajı nasıl daha hızlı iletiriz?” sorusundan çok, “karşı tarafta nasıl daha doğru bir anlam uyanmasını sağlarız?” sorusunu sormalı. Artık asıl “yenilik”, sesi değil, sesi çağıran düşünceyi paylaşmakta gizli.