Türkiye, teknolojik bağımsızlık yolculuğunda bir eşiği daha aştı. Bugüne dek yalnızca büyük küresel aktörlerin kontrolünde olan LEO (Low Earth Orbit) yani alçak dünya yörüngesi tabanlı iletişim sistemleri, artık yerli üretimle Türkiye’nin hizmetine sunuluyor. Plan-S’in öncülüğünde geliştirilen Connecta IoT Network altyapısı, uydu tabanlı nesnelerin interneti (IoT) alanında yeni bir çağın kapılarını aralıyor.
Türkiye’nin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından resmi olarak yetkilendirilen Connecta, ülkemizin ilk LEO uydu operatörü unvanını kazandı. Bu hamle yalnızca teknik bir ilerleme değil, aynı zamanda stratejik ve ekonomik bir dönüşümün başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
17 uyduyu yörüngeye taşıyan bir vizyonun ürünü
Plan-S, 2021 yılında başladığı yolculuğu kısa sürede küresel bir boyuta taşıdı. Bugüne kadar 17 farklı uydusunu başarıyla yörüngeye gönderen şirket, bu süreci tamamen yerli mühendislik ve üretim kabiliyetiyle gerçekleştirdi. Şimdi ise, Connecta markasıyla uydu tabanlı IoT haberleşmesini ticarileştirme aşamasına geçti.
Halihazırda 12 uydudan oluşan takım, önümüzdeki yıllarda yapılacak fırlatmalarla 200 uyduya çıkarılacak. Böylece dünya çapında bir kapsama ağı oluşturularak, sadece Türkiye’de değil, küresel pazarlarda da söz sahibi bir altyapıkurulacak.
sinyalin ulaştığı her yer artık bağlantıda
Yeni nesil IoT haberleşme teknolojileriyle donatılan bu sistem, özellikle karasal bağlantının olmadığı veya sınırlı olduğu alanlarda devreye giriyor. Tarım, madencilik, enerji, lojistik, savunma ve afet yönetimi gibi sektörlerde büyük fark yaratacak bu teknolojiyle; kırsal bölgeler, açık denizler, dağlık alanlar ve uzak coğrafyalar bile artık düşük güç tüketimiyle sensör verilerini güvenli biçimde iletebilecek.
Bu yapı sayesinde, karasal şebekeye bağlı kalmadan çalışan sistemler, gerçek zamanlı veri akışı sağlayarak iş süreçlerini hızlandıracak, verimliliği artıracak ve acil durum yönetiminde kritik rol oynayacak.
global pazarda rekabet gücü artıyor
Connecta'nın Türkiye’de aldığı yetkilendirme, Plan-S’in küresel stratejisinde önemli bir basamak. Şirket daha önce Avustralya’dan aldığı benzer yetkilendirmelerle uluslararası alanda faaliyet göstermeye başlamıştı. Ancak Türkiye’nin bu yetkilendirmesi, firmanın yerli pazarda güç kazanmasının yanında, dış pazarda da güven inşa etmesini sağlıyor.
Uydu teknolojileri, yalnızca bir iletişim aracı değil; aynı zamanda politik ve ekonomik güç unsuru olarak değerlendiriliyor. Bu noktada Plan-S'in attığı bu adım, Türkiye’nin uzay alanındaki bağımsızlığına katkı sunarken, ülkeyi aynı zamanda bir teknoloji ihracatçısı haline getirme potansiyeli taşıyor.
stratejik bağımsızlık hedefinde kritik bir sıçrama
Plan-S CEO’su Özdemir Gümüşay, bu gelişmenin yalnızca şirketleri için değil, Türkiye’nin uzay ve haberleşme ekosistemi için de kritik bir dönüm noktası olduğunu vurguluyor. Gümüşay’a göre, dünyada bu alanda yaşanan devrimsel dönüşüm, ülkelerin stratejilerini yeniden yazmalarına neden oluyor.
Gümüşay şu ifadelerle süreci özetliyor:
"Bu yetkilendirme, sadece mevcut hizmetlerimizi Türkiye'de sunma imkânı sağlamıyor, aynı zamanda küresel pazarlarda yapacağımız yeni yatırımların da önünü açıyor. Bu, ülkemizin teknoloji ve uzay alanındaki bağımsızlık yolunda attığı en stratejik adımlardan biridir."
2030 hedefi: 200 uydu ile küresel ağ
Plan-S’in vizyonu yalnızca bugüne değil, yarına da odaklanıyor. 2030 yılına kadar 200’den fazla takım uyduyla dünya genelinde yaygın bir kapsama ağı kurmayı hedefleyen şirket, yalnızca IoT alanında değil, yüksek çözünürlüklü yeryüzü gözlemi ve ileri veri analitiği hizmetleriyle de sektöre yön vermeyi planlıyor.
Şirketin bir diğer projesi olan Observa takım uyduları, coğrafi bilgi sistemlerinden çevresel gözleme kadar pek çok alanda kullanılabilecek. Böylece Plan-S, hem veri sağlayan hem de işleyen entegre bir uzay altyapısı kurarak Türkiye’yi bu alanda küresel ligde konumlandırmayı amaçlıyor.