İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi TUĞÇE KANDEMİR KATARSİS'E İÇİNİ DÖKTÜ!

TUĞÇE KANDEMİR KATARSİS'E İÇİNİ DÖKTÜ!

Uzman klinik psikolog ve yazar Gökhan Çınar'ın hazırlayıp sunduğu, her hafta birbirinden farklı konukları sıra dışı bir sohbetle ağırlayan Katarsis programının bu haftaki konuğu son dönemin dijital platformlarda en çok dinlenen isimlerinden genç şarkıcı Tuğçe Kandemir oldu.

''Ergenlikte Sago'cuydum''

Memur bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olan ve mutlu bir çocukluk geçirdiğini dile getiren Tuğçe Kandemir, Gökhan Çınar'ın ergenlik dönemi ile ilgili sorduğu soruya samimi cevaplar verdi:''Ergenliğim çok arabesk geçti, çok derindi. Dinlediğim her şey beni üzüyordu. Bile bile Sagopa Kajmer dinlerdim. Sago'cuydum, kafama kapşonlar geçirip, üzülürdüm, şarkı sözlerini yazardım. Ergenlik dönemimde mutlu bir müzik dinlediğimi hiç hatırlamıyorum. Hep takdir edilen bir insandım. Hep sakindim, delirmezdim. Öfke patlamaları yaşamazdım. Hep kendimeydim aslında. ''

''Şarkılarda çok özgürüm ama kendim öyle değilim''

Katarsis koltuğunda bilinmeyen ve merak edilenlerini anlatan Tuğçe Kandemir, ilk defa üniversitede aşık olduğunu: ''Üniversitede aşık oldum. İnternette bir platformdan, Mersin'de yaşayan biri beni ekledi. Konuşmaya başladık. Daha o zaman üniversite için Mersin'e gitmemiştim. Sanki yıllardır görüşüyormuşuz gibiydi. Akşama kadar şarkı söylemeler, sohbetler... Şarkılarda çok özgürüm ama kendim öyle değilim. Çok aşık olabilirsin ama kendini kaptırmamak zorundasın. İpleri asla bırakamazsın. Bu tarz kendime aynada söylediğim şeyler var.'' sözleriyle anlattı.

''Her şeyin üstesinden aşk gelmiş''

Sohbet esnasında anne ve babasının ilk zamanlarda mezhep ayrılıklarından dolayı bazı zorluklar yaşadığından bahseden Kandemir: ''Annem her zaman iyi bir kahraman. Zor bir hayat yaşamış. Alevi sunni mezhepsel ayrılıklardan dolayı zor bir evlilik yaşamışlar. Her şeye rağmen babamla olan ilişkisi, babamın ailesiyle olan ilişkisi, bizimle olan ilişkisi çok iyi. O yüzden hep annem iyilik meleğimdir. Babamda annem gibidir. Benden olmayan diye bir şey yoktur onun için. Hiçbir kere evde bunun kavgasını görmedim.'' dedi. Gökhan Çınar'ın din, dil ırk, kültür gibi konuların bir ayrıştırma meselesi olması yorumu üzerine sözlerine şu şekilde devam etti:'' Her şeyin üstünden aşk gelmiş. Ben hep anlatıyorum babam çok güzel saz çalar, annem çok güzel darbuka çalar. Bunun arasını hiçbir şey bozamaz.''

''Şarkılarımı insanlarla buluşturmaktan hep korktum''

Katarsis programında içtenlikle Gökhan Çınar'ın sorularını yanıtlayan sanatçı, şarkı söylemeyi ve yazmayı her zaman çok sevdiğini ama insanlarla şarkılarını buluşturmaktan belli bir süre boyunca korktuğunu dile getirdi. İçinde hep öğretmen olma isteği olduğunu, hayatında müzik olmasaydı öğretmen olarak hikayesine devam edeceğini de sözlerine ekledi.

İçten anların yaşandığı programda en son hüngür hüngür ağladığı hikayesini şöyle anlattı:'' Benim Öyküm'ü yazmadan önce ağlamıştım. Üniversitedeki aşkım ile bir ayrılık evresi geçiriyorduk. 9 aylık bir süreçti. Ayrılık şarkıları da o zaman çıktı. Eve bir geldim, çantayı fırlattığım gibi kendimi yere atıp çok ağladım ve bütün anıları toplayıp çöp poşetlerine koydum. Sonra da gerçekten ağlayarak yazmaya başladım Yorulan bir ilişkiydi. 3 buçuk sene sürdü. Artık farklı bir evreye geçilmesi gerekiyordu olmayınca öfkeler ve değişmiyorsun dönemleri başladı ve sonrası ayrılık...''