2026 yılında düzenlenecek 98. Akademi Ödülleri, Ortadoğu’nun kalbinden yükselen güçlü bir hikâyeye tanıklık etmeye hazırlanıyor. Filistin’in resmi Oscar adayı olarak belirlenen TRT ortak yapımı “Palestine 36”, sadece sinema dünyasında değil, politik ve kültürel alanda da geniş yankılar uyandırıyor.
Filistinli usta yönetmen Annemarie Jacir imzasını taşıyan film, İngiliz sömürgesi altındaki Filistin’in 1936 yılında patlak veren büyük ayaklanmasını merkezine alıyor. Film, bir dönemin dramatik dönüşümünü, bireysel kaderlerle bütünleştirerek izleyiciye çarpıcı bir anlatım sunuyor.
toronto’da gala heyecanı: “palestine 36” dünya sahnesine çıkıyor
Toronto Film Festivali'nin 50. yılında, “Gala Gösterimleri” bölümünde dünya prömiyerini gerçekleştirecek olan Palestine 36, yalnızca bir film değil; tarihsel bir ağıt, direnişin sinematik ifadesi olarak izleyici karşısına çıkacak.
Yapımda TRT’nin yanı sıra Filistin, Türkiye, İngiltere, Fransa, Danimarka, Katar, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi ülkelerin katkıları bulunuyor. Bu çok uluslu yapım, sadece sinema sanatına değil, aynı zamanda Filistin’in uluslararası alandaki görünürlüğüne de büyük katkı sağlıyor.
yıldızlarla dolu oyuncu kadrosu, güçlü mesajlarla örülü bir senaryo
Filmde, dünya çapında tanınan isimler dikkat çekiyor: Hiam Abbass, Jeremy Irons, Saleh Bakri, Robert Aramayo, Dhafer L’Abidine ve daha birçok başarılı oyuncu bu tarihi anlatıya hayat veriyor. Senaryo ise yalnızca politik bir isyanı değil, karakterler üzerinden anlatılan duygusal bir iç yolculuğu da kapsıyor.
Filmde Yusuf isimli bir karakterin kırsal ile Kudüs arasında gidip gelerek kimliğini, özgürlüğünü ve geleceğini arayışı, izleyiciyi hem bireysel hem kolektif bir hafıza yolculuğuna çıkarıyor. Bu yönüyle Palestine 36, sadece bir tarih anlatısı değil, aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet hikâyesi sunuyor.
geçmişin gölgesinde bugünün yankısı: oscar yolunda bir direniş hikayesi
Yıl 1936. İngiltere'nin 30 yıllık Filistin mandası altında, köylerde kıvılcımlar birikiyor. Yusuf’un öyküsü, sıradan bir adamın sıradışı bir döneme tanıklığını anlatırken, aslında bir halkın en büyük direnişine ışık tutuyor. Avrupa’dan artan Yahudi göçü, halktaki huzursuzluğu körüklüyor.
Filmde görülen her çatışma, bugüne bir yankı gönderiyor. Britanya İmparatorluğu’nun bölgedeki etkisinin sorgulandığı bu anlatı, Oscar yarışına sadece bir film değil, aynı zamanda bir ulusun sesi olarak katılıyor.
annemarie jacir’in sinemasında süreklilik ve mücadele teması
Annemarie Jacir’in daha önce Oscar adayı olan filmleri Wajib, When I Saw You ve Salt of This Sea, hep bir arayış ve mücadele temasını işlerken, Palestine 36 bu çizgiyi daha da derinleştiriyor. Ancak bu kez bireysel dramlar, kolektif bir tarihsel direnişin içine yerleştirilmiş.
Jacir, geçmişin acı mirasını bugünün diliyle anlatarak sinemayı bir hafıza aracı hâline getiriyor. TRT’nin desteğiyle bu anlatı, daha da geniş bir kitleye ulaşma fırsatı buluyor.