İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yaşam Başkasının dağına yaslanmak!

Başkasının dağına yaslanmak!

Belki bizler sevgilere geç kalmış bir sürecin yorgunlarıyız. Zaman kötü, zaman acımasız ve bütün çekilmezliğiyle kara bir sis gibi üstümüze çökmeye devam ediyor. Ve bizler umutlarımızın üstüne çöken sisleri elimizle aralayarak yol bulmaya ve gözümüzü güneşten ayırmamaya çabalıyoruz.

Belki bizler sevgilere geç kalmış bir sürecin yorgunlarıyız. Zaman kötü, zaman acımasız ve bütün çekilmezliğiyle kara bir sis gibi üstümüze çökmeye devam ediyor. Ve bizler umutlarımızın üstüne çöken sisleri elimizle aralayarak yol bulmaya ve gözümüzü güneşten ayırmamaya çabalıyoruz. Oysa bütün konuşmalar, çabalar bir masaldan öteye gitmiyor.
Aslında bütün sevgi ve sevinçleri süpürdük içimizden. Duruşumuz bozgunda sonraki günlerin duruşu. Gözlerimizdeki bakışlar kırık bir gönlün ve çıplak bir bedenin sesi gibidir şimdi. Belki de yüreğimizdeki yaranın sebebi, bulamadığımız, aramadığımız veya önemsemediğimiz güzelliklerdir. Ya da içimizdeki aşkın, sevginin ve hüznün rengini tanımlayamamaktır.
İşte yaşadığımız bu son zaman diliminde, dudaklarımızdaki ilkyaz gülümsemesinin yarım kalması gibi. Bu bozulan zamanda, Filistinli çocukların çığlığı, göğün maviliklerini delercesine kulaklarımızı tırmalamakta, Yemenli göğsünde yaralı, ölüm Suriyeli çocukların göğsünde açılmış bir gül gibidir. Filistin sokakları insan avcısı kesilmiş İsrail asker ve tanklarıyla doludur. İsrail bir kez daha tarihi tuzağına düşürüyor. Filistinli çocukların dudaklarında dökülenler bin bir parçaya bölünmüş acının kanamasıdır Ortadoğu’da. Yemen’de insanlık bombalanıyorken, acılarımızı, ağıtlarımızı hangi dilde anlatmalıyız? Oysa bizler, sadece ölüm çığlıklarını konuk ettik gönül hanemize. Dünyada yaşanan bütün acı ve vahşet görüntüleri bir çiçek gibi yakamızda olsa da, hepsi bir gölge gibi, hafızalarımızda kayarak zamanın derinliklerinde çoktan kayboldu.
Bizler de sessizliğimiz boncuk boncuk günlere dizerken, kimimiz içimizdeki kötülükleri yola getirmenin telaşınızdayız. Kimi ruh bezirgânları da, içlerindeki kara bilinmezlikleri bizlere ak düşler olarak sunmaya devam ediyorlar. Kendi dürtü ve isteklerimize göre, insanların bir tarafını yonttuk, yontmaya devam ediyoruz. Kendi dağımıza değil, başkalarının dağına yaslanmaya çalıştık. Etrafımız kibir ateşinden yanıp tutuşanlarla dolu. Bir anlamda yüreğimiz mahşer yeri, zamanın gölgesi düşmüş         gibidir.
Yani zamanın oyuklarına sıkışmış, çıkma zahmetinde dahi bulunmuyoruz. Ve dünyamız da sıkıştığımız oyuktan ibaret gibi. Çirkinliklerimizin üstünü hep bir şeylerle örtmeye, gizlemeye çalışıyoruz. Aslında avunuyor, avutuyor ve zamanın sıcaklığında eriyip tükeniyoruz. Görülmemiş bir rüyayı yorumlamak gibi.