İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yaşam Harf Devrimi'nin 90. yılındayız! Harf Devrimi nedir ve neden ilan edilmiştir

Harf Devrimi'nin 90. yılındayız! Harf Devrimi nedir ve neden ilan edilmiştir

Atatürk inkilapları arasında en önemlilerinden biri olan Harf Devrimi'nin ilan edilişinin 90. yılı. Cumhuriyet'in kurulması sonrasında başlayan çalışmalar kapsamında Harf Devrimi nasıl ve ne zaman ilan edildi? Harf Devrimi nedir? İşte detaylar...

Harf Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 5'inci yıl dönümünün ardından 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkındaki teklif edilen kanunun kabul edilmesi ve yeni Türk Alfabesi'nin geliştirilip benimsenmesi sürecidir.

Harf Devrimi'ni başlatan yasanın kabulü ile Osmanlı Alfabesi adı verilen ve Arap harfleri kullanılarak oluşturulan alfabenin kullanımı sona erdi ve yerine Latin Alfabesi temel alınan Türk Alfabesi kullanılmaya başlandı.

Latin Alfabesi'nin Türkçe'de yer alan ş,ı,i,ğ,ç gibi harfleri tam olarak karşılayamaması sebebiyle Türk Alfabesi'nde bu harflere yer verilmiştir.

10'uncu yüzyılda İslamiyeti kabul eden Türkler yazı dili olarak Arap Alfabesi'ni almış ve Türk dilinin özelliklerine göre düzenlemişlerdi.

19'uncu yüzyıl ile beraber yeni bir alfabe düzenlemesi istekleri arttı. Yeni bir alfabe isteyenler 2 öneriyi dile getiriyordu. Bunlar Osmanlı Alfabesi'nin güncellenmesi ve Latin Alfabesi'nin kabulü olarak ikiye ayrılıyordu.

Osmanlı Alfabesi'nin güncellenmesini talep edenler, bu alfabenin Türkçe'deki ünlü sesleri ifade etmede yetersiz kaldığını söylüyordu. Bu sebeple kaynaklanan yazım sorunlarıyla basılan kitapların artmasıyla beraber daha çok karşılaşıldı. 1870'li yıllarda başlayan Türkçe Sözlük çalışmaları da bu konuları daha çok tartışılır hale getirdi.

Latin harflerinin kullanılmasını isteyenlerin temeli Batı kültürü hayranlığı ve Avrupa'nın üstünlüğü fikrine dayanıyordu. 1850'li yıllardan sonra hemen hemen bütün Türk aydınları Fransızca diline hakimdi ve aralarındaki yazışmaları dahi Fransızca olarak yürütüyordu. Yaygınlaşan telgraf sistemi ile beraber Latin Alfabesi ve Fransız yazı sistemi harflerini kullananların sayısı gün geçtikçe artış gösteriyordu. Bazı kent ve semtlerdeki dükkanlar artık Osmanlıca harfler yerine Latin harfleri kullanmaya başlamıştı.

İkinci Meşrutiyet Dönemi ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti aydınları Türk kimliğini İslamiyet'ten ayırmaya çalışıyordu. Buna göre Arap Alfabesi, İslam kültürü ile özdeşmiş bir yazın sistemiydi ve Türk kimliğinin ortaya çıkması ve laik temel kazanması için Türkçe'nin bu alfabe ile kullanılmaması gerekiyordu.

harf devrimi

19'uncu yüzyılla beraber İstanbul ve Anadolu'da çok sayıda Rum ev Ermeni harfleri ile basılan gazeteler ortaya çıktı ve bu da Türkçe'nin Arap Alfabesi dışında başka bi alfabe kullanılarak da yazılabileceği fikrini geliştirdi.

1922 yılında Azerbaycan'ın Latin Alfabesi'ne geçişi Türkiye'nin dikkatini çekti.

Sovyetler Birliği'ne üye olan Türk devletleri de Latin harflerini kullanıyordu. Türkiye Cumhuriyeti de bunun üzerine ortak bir alfabeyi kullanarak Türk devletleri ile olan iletişimi artırma adına Latin Alfabesi'ne geçme kararı aldı. Sovyetler Birliği ise Stalin döneminde Türk devletlerinin Türkiye ile olan bağını koparmak amacıyla tüm Türk devletlerini Kiril Alfabesi kullanmak zorunda bırakmıştır.

Ayrıca Arap Alfabesi'ndeki harflerin Türkçe'yi net ifade edememesi de Harf Devrimi'nin temellerini hazırlayan bir başka etkendi.

Mustafa Kemal Atatürk alfabe değişikliği ile Suriye'de bulunduğu 1905 ila 1907 yılları arası kafa yormaya başladı. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1922'de Halide Edib Adıvar ile alfabe değişikliği konusunda konuşmuş ve bu konuda ciddi önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekmiştir.

Hüseyin Cahit, Mustafa Kemal Atatürk'e Eylül 1922'de ''Neden Latin harflerini kabul etmiyoruz?'' diye bir soru yöneltmiş, Atatürk de ''Henüz zamanı değil'' diye yanıtlamıştır.

1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde yine latin harflerine geçme teklifi gündeme getirilmiş fakat kongre başkanı Kazım Karabekir böyle bir değişikliğin İslamiyet'in bütünlüğüne zarar vereceğini gerekçe göstererek bu öneriyi kabul etmemiştir.

28 Mayıs 1928 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi aynı yılın 1 Haziran tarihi itibari ile resmi daire ve kuruluşlarda uluslararası rakamların (1,2,3 gibi) kullanılmasını belirten bir yasayı yürürlüğe sokmuştur. Bu yasa ile beraber Harf Devrimi için de bir komisyon kurulması kararlaştırılmıştı.

Bu komisyon böylesine ciddi bir değişimin 5 ila 15 yıllık bir süreçte hayata geçebileceği ihtimali üzerinde dursa da Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Bu ya üç ayda olur ya da hiç olmaz'' dediği söylenir.

Komisyon tamamladığı yeni alfabe çalışmaları 9 Ağustos 1928 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Gülhane'de düzenlenen galaya katılanlara taktim edildi.

Mustafa Kemal Atatürk yeni alfabeyi Ağustos ve Eylül 1928'de birçok ilde halka tanıttı. Bu esnada bazı yeni eklentiler de alfabeye eklendi.

8 - 25 Eim 1928 tarihlerinde tüm resmi görevliler yeni Türk Alfabesi sınavına tabi tutuldu.

1 Kasım 1928 tarihinde yeni Türk Alfabesi kabul edildi ve Harf Devrimi gerçekleşmiş oldu.