İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yaşam İstanbul'da adam, önder olmak

İstanbul'da adam, önder olmak

Dünyanın bir çok ülkesinden büyük, Türkiye'nin en büyük kenti İstanbul'un taşı, toprağı altın olduğunu duyup, bu kenti adeta istila edenlerin sayısında düşüş değil, her geçen gün artış olduğunu 20 Milyonu bulan nüfusu ile daha iyi anlıyoruz.

Dünyanın bir çok ülkesinden büyük, Türkiye'nin en büyük kenti İstanbul'un taşı, toprağı altın olduğunu duyup, bu kenti adeta istila edenlerin sayısında düşüş değil, her geçen gün artış olduğunu 20 Milyonu bulan nüfusu ile daha iyi anlıyoruz.
Bir zamanlar yorganını alanın geldiği bugün ise memleketinde kazandığını alıp gelenin doldurmaya devam ettiği İstanbul'a ilk girdiğinizde aklınıza hemşehriniz, önerilen akrabanız gelir..
Ve ilk iş olarak aradığınızı bu isimlerin çoğuda İstanbul'a daha önce gelen ailelerin fertleridir.
Yani yerleşiklerdir, çevre edinmişlerdir, milyonların yaşadığı kenti az çok tanıdıkları için adam, önder olarak durur gibiler.
Yani başta siyasette olmak üzere ticarette, sosyal hayatta adları ilk önce akla gelenlere İstanbul'da adam, önder derler..
Özellikle hemşehri toplumu arasında adam, önder olarak sayılan bunların ne iş yaptıklarına baktığınıza ise karşınıza ilk olarak toplumu kullanarak kendi menfaatlerine yeni menfaatler katmak olduğunu da görmeniz mümkün.
Yani her bir bir yerde üzerine paniklediği çöplüğünden memnun ve mutlu ve de kimsenin alanlarına girmesini istemez gerçek yüzlerini ortaya koymasına müsaade etmezler.
Aslında bunların ata dedelerinde aynıydı..
Onlarda İstanbul'a gelen torunları, çel çocukları gibiydi..
Memlekette adam, önder olarak bilinen bunların ata dedeleri de köylüleri kullanarak adam dede olurdular ve yıllarca o saf temiz köylülerin üzerinde rantlarına rant katar kendilerine karşı çıkanları da ya Komünist yada develet düşmanı diye ilan edip, birlikte rantı paylaştıkları kaymakam katipleri ile yok etmeye çalışırdılar..
Dün yaşanan ve Kemal Sunal, Şener Şen filmlerine ilham olan aynı durumlar bugünde İstanbul'da yaşanıyor..
Ve bugün dernekçilik, federasyon yada buna benzer kurumları da ellerinde tutan aynı kişiler ticaretlerini, siyasi hayatlarını bu alan üzerinde yürütürlerken benim gibi bir manyakta gelip bunlarla savaşma, bunları topluma deşifre etmeye çalışır.
Ve bu mücadelede dün yaşananların aynısı bugünde yaşanıyor..
İstanbul gibi büyük bir metropolde çok küçük alanlarda mutlu olan bunların dünyasını alt üst eden çalışmaları ortaya koymanın verdiği rahatsızlığın getirdiği saldırganlıkla akla mantığa sığmayan yollarla engellemeye çalışırlar, bunu başaramayınca kendi maddi imkanlarının yanı sıra samimi insanları etkileyerek onlarında toplumun önünü açan çalışmalara takoz olurlar.
Yani işin kısası ata dedelerinin alışkanlıkları ile İstanbul'da da adam, önder diye bilinenlerin asılında birer korkak ve bir o kadar da beceriksizler ordusu olduğu da     biliniyor kendilerini adam, önder diye         sandıkları toplum tarafından..