İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kafi’r

Misal, canın bira çekti, bunu da kendi ellerinle evinde yapmak istiyorsun…

Misal, canın bira çekti, bunu da kendi ellerinle evinde yapmak     istiyorsun…
*
Su.
Arpa.
Tülbent.
Kevgir.
Battaniye.
Leğen.
Hortum.
Damacana.
Kazan, kafi…
*
Bira kesmedi, rakı peşindesin, toz şeker, üzüm, maya, anason tohumu, aroma, hortum, damacanaya ek olarak, kova, tülbent, ısıölçer, kafi…
*
Yok, bu iş beni yorar dersen, parayı bastırıp satın almak en kolayı... Ancak, mevzunun bir de inanç yönü var ki içki içmek dinen günah… İçenin günahkar, içki içmenin helal olduğunu söyleyenin kafir olduğu fetvası öteden beri veriliyorken…
İstanbul’un AK Partili Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, Güney Afrika Cumhuriyeti’ne düzenlediği kültürel ve teknik incelemeli gezisinde sırf günah olduğu için meclis üyelerine içki yasağı koydu, su, gazlı ve alkolsüz içecekler kafi dedi. Karadeniz’in koyduğu bu temel yasağa uymak, içkiye haram gözüyle bakan ve her türlüsünü toptan reddedenler için çok zor birşey değildi, ama, alkolü sosyal yaşamına dahil edenler tepki gösterdi, leğen, tülbent, hortum, kazanla uğraşmak yerine parayı bastığı gibi iki tek atarak akşam keyfini yaşadı.
*
Bir belediye başkanının, birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarının cebini, sağlığını, dünyasını, ahiretini düşünmesi hoş bir davranış mı? Kesinlikle öyle…
*
Fakat, dersen ki, dindeki tek günah     içki içmek değil, ötesi de var, o zaman işler değişir…
*
Misal, teknik inceleme gezisi ayağına, bir otobüs dolusu insanı halkın parasıyla dünyanın bir ucuna götürmenin dindeki karşılığı ne? Kırk bir kişi yerine dört kişi gitseydi aynı incelemeyi kafi derecede yapamaz mıydı?

İki…
İşi, ihaleye vermek yerine, beeldiye personelinden birisi biletleri alıp, internet üzerinden otel rezervasyonu gerçekleştirip, Afrika’da anlaşacağı bir rehberle bu işi halledemez miydi, ille de bir firmaya para kazandırmak mı gerekiyordu?

Üç…
Sözde teknik inceleme mahiyetindeki gezi, bir haftalık yerine üç günle sınırlı tutulamaz mıydı?

Dört…
Beş yıldızlı otel yerine üç yıldızlı otelde konaklansaydı, sayın inceleme heyetinin incileri mi dökülürdü? 

Beş…
Gezi maliyeti, beş yüz bin lira yerine, iki yüz bin liraya çekilemez miydi?

Altı…
Ahali, metroya basacak akbil’in derdine düşmüşken, içkiye karşı olan zihniyetin israfa da aynı ölçüde hassasiyet göstererek karşı durması sağlanamaz mıydı?
*
Özetle…
*
İçki içmek gibi bir günahkar davranışın önünü kesmek için cansiperane mücadele sergileyen sayın belediye başkanımızdan, bir başka günah vasfı olan israfın önüne geçmesini beklemek de bu toplumun en doğal hakkı olsa gerek. Zira, birisi kendi parasıyla içerken, diğeri fakir fukarın parasıyla zevk-i sefa sürmeyi yaşam biçimi haline getiriyor, yiyor, içiyor.
*
Aç diyanete sor, içki içmek mi daha büyük günah, halkın parasıyla sefa sürmek mi? İçki içmek derse, söz, leğen, hortum, tülbent benden, kovayı, kazanı sen getir, birlikte yapalım, birlikte içelim, günahı da bana yazılsın…
*
İnsanı, dinen küfre, yani kafirliğe götüren sınırın başlangıcıdır kafi olan çizgiyi aşmak. O yüzden de kafi derecede kullanmak lazım yetimin garibin parasını. İş,     içkiyi engellemekle bitmiyor, yediğine içtiğine de dikkat etmek gerekiyor, yani…

rdu.