İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Düşünmüyorsunuz, sadece inanıyorsunuz. İnanç, korku kaynaklıdır ve egoyu; bir kalıbı, şartlanmayı var eder. Sadece bir "şeye" tutunuyorsunuz.

Düşünmüyorsunuz, sadece inanıyorsunuz. İnanç, korku kaynaklıdır ve egoyu; bir kalıbı, şartlanmayı var eder. Sadece bir "şeye" tutunuyorsunuz.
Tutunduklarınız gerçekleşmedikçe ya da sizi mutlu etmedikçe acı duyuyorsunuz.
Bazıları acıyı sorguladıklarında kaynağının adil ve özgürce düşünmemek olduğunu görüyor ve bazı tutunduklarını bırakabiliyor fakat bir çoğu     bırakılamıyor.
Bunun nedeni ise kişinin tutunduklarını bıraktığında "kişiliğinin de" kalmayacağını düşünüyor     olmasıdır.
Kişinin tutundukları, inançları kalmadığında o bir HİÇ olacaktır.
O kişi bundan sonra kendisini en başta kendisine nasıl tanımlayacaktır?
O artık bir karakter değildir! Artık "ben iyi biriyim, ben dürüst biriyim, ben Allaha inanıyorum, ben saygın biriyim, benim ideolojim bu, dinim bu, kahramanım şu" diyemeyecektir.
Ne diyecektir peki?Hiç bir şey diyemeyecektir.
Bunu diyemediğinde öncelikle akrabalar, arkadaşlar, toplum onu eleştirmeye başlayacaktır; "sen bizden değilsin, sen değiştin, seni artık sevmeyeceğiz, aramızda işin yok" diyeceklerdir ve o kişi toplumdan dışlanacaktır.
Sosyal bir varlık olduğuna inanan insan nasıl toplumunu, arkadaşlarını reddedebilir ki?
Edemez.
Bundan çok korkar.
Toplum onun için bir güç merkezidir, kişi o gücün içinde olmayı yeğler her daim.
Kendinden korktuğu kadar toplumdan da korkar, bu korku onlarca şartlanma ve inançlar oluşturarak kişinin özgürleşmesine engel olur.
Özgürleşmeye engel olan doğru ve adil düşünememektir, bir anlamda kişi çeşitli egosal çıkarlar uğruna, yalnız kalmamak adına kendine yalan söylemektedir.
İnsanın kendi gerçeğine ulaşmasındaki en büyük engel kendisine korku nedeniyle yalan söylemesidir.Kişi yalanı korku nedeniyle seçmiştir.
Dürüst değildir.
Dürüst olmayan biri şüpheci olamaz.
Şüpheci olmayan biri sorgulayamaz.
Sorgulayamayan birinin düşündüğü         varsayılamaz.
Düşünemeyen insan gerçeğin peşinde olamaz.
Gerçeğin peşinde olmayan biri de hakikatine kavuşamaz.
O kişi değersizlik hisleriyle sürekli toplumdan onay, sevgi saygı bekler.
O kişi köledir. Aslında ailenin, toplumun bir kimlik inşa etmesine izin vererek kimliksizleştiriliyorsunuz, farkında mısınız?