Erzurum’un Olur ilçesine bağlı Ilıkaynak Mahallesi’nde bulunan kaplıca, 40 dereceye varan su sıcaklığı ve benzersiz yapısıyla hem bölge halkının hem de yerli turistlerin gözdesi haline geldi. Yüzeydeki kaynak sular buz gibi akarken, yer altından gelen sıcak kaplıca suyu ziyaretçilere dört mevsim şifa sunuyor.
Kokusuz, İçilebilir ve Şifa Dolu
Kaplıcanın en dikkat çeken özelliklerinden biri ise kükürt kokusunun olmaması. Genellikle termal sularda rastlanan bu yoğun koku, Ilıkaynak Kaplıcası’nda hissedilmiyor. Uzmanlara göre bu özellik, suyun hem içilebilir olmasını sağlıyor hem de cilt rahatsızlıkları, romatizma, kas ve eklem ağrıları gibi birçok sağlık problemine iyi gelmesini mümkün kılıyor.
Ziyaretçiler Havuzdan Çıkmak İstemiyor
Kaplıcayı deneyimleyen vatandaşlar, sıcak suyun rahatlatıcı etkisiyle havuzdan çıkmak istemediklerini belirtiyor. Termal suyun verdiği huzur ve gevşeme duygusu, özellikle soğuk havalarda daha da etkili oluyor. Kaplıcayı ziyaret edenler sadece bölge halkı ile sınırlı kalmıyor; Türkiye’nin farklı illerinden gelen misafirler, doğal bir termal terapi için burayı tercih ediyor.
Turizm Potansiyeli Artıyor
Her yıl artan ziyaretçi sayısıyla dikkat çeken Ilıkaynak Kaplıcası’nın daha geniş kitlelere hizmet verebilmesi için kapasitesinin artırılması talep ediliyor. Ziyaretçiler, tesisin modernize edilerek konaklama, sağlık ve dinlenme olanaklarının geliştirilmesini istiyor. Bölge halkı ise kaplıcanın sadece şifa değil, aynı zamanda ekonomik katkı sunduğunu vurguluyor.
Doğayla İç İçe Şifa Noktası
Doğal çevresi, temiz havası ve sıcak suyun buluştuğu Ilıkaynak Kaplıcası, stres ve yorgunluktan uzaklaşmak isteyenler için adeta bir sığınak niteliğinde. Erzurum’un saklı kalmış bu termal cenneti, hem sağlık turizmi hem de kırsal kalkınma açısından önemli bir değer olmaya devam ediyor.