Nilsu Çakıroğlu/ özel haber
Sosyal medya platformlarının görünmez biçimde dayattığı güzellik standartları, gençlerin beden algısını dönüştürürken estetik müdahalelere olan talebi de hızla artırıyor. Türkiye’de estetik yaş ortalamasının 15’e kadar düşmesi, uzmanları endişelendiren yeni bir tabloyu ortaya koyuyor. Filtrelerin yalnızca bir efekt olmaktan çıkıp gençlerin kendini tanımladığı bir ölçüye dönüşmesi, psikolojik ve fiziksel etkileriyle toplumsal ölçekte yeni bir risk alanı yaratıyor.
Sosyal Medya ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yayımlanan kapsamlı çalışmaya göre kullanıcıların önemli bir bölümü sosyal medyanın kendilerini algılama biçimlerini değiştirdiğini ifade ediyor. Günde dört saatin üzerindeki kullanım süresi, özellikle ergenlerde bedensel dismorfik bozukluk belirtilerinin artmasıyla ilişkilendiriliyor. Filtreli görüntüyle gerçek yüz arasındaki fark büyüdükçe, gençler arasında “filtreli benlik” algısı güçleniyor ve bu durum günlük yaşamda kaygı, mutsuzluk ve özgüven sorunlarını tetikleyebiliyor.
- Dismorfik bozukluk (BDD – Body Dysmorphic Disorder): Kişinin gerçekte çok az ya da hiç olmayan fiziksel kusurlarına aşırı odaklanması ve bunu abartması durumudur.
“Filtre Dismorfisi”: Yeni Bir Psikolojik Risk
Ergenlerde giderek daha sık gözlenen filtre bağımlılığı, gerçek yüzü yetersiz bulma, selfie kaygısı ve beğeni düşüşlerinde yoğun stres gibi belirtileri beraberinde getiriyor. Bu durum uzmanlar tarafından bedensel dismorfik bozukluğun erken evresi olarak değerlendiriliyor. Araştırmalar, gençlerin sosyal medya mesaj gruplarında görünüm ve onay alma üzerine kurulu bir iletişim dili geliştirdiğini ortaya koyuyor.
Algoritmaların Yarattığı ‘Mükemmel Yüz’ Saplantısı
TikTok ve Instagram algoritmaları, en çok etkileşim alan görüntüleri öne çıkarıyor. Öne çıkan içeriklerin büyük bölümü filtreli ve kusursuz yüzlerle dolu. Uzmanlar bunun gençler üzerinde “görünmez baskı” yarattığını belirtiyor:
- İnceltilmiş burun
- Dolgun dudak
- Porselen cilt
- Keskin çene hattı
- Naif göz estetiği
Bu görünüm, uzmanların “AI/filtre estetiği” adını verdiği yeni bir tek tipleşmeyi doğuruyor.
Boston Üniversitesi’nin araştırması, filtre ve fotoğraf düzenleme uygulamaları kullanan kişilerde estetik girişim isteğinin anlamlı şekilde daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Klinikte Yeni Trend: “Beni Filtredeki Gibi Yapabilir misiniz?”
Estetik cerrahlar ve dermatologlar, son yıllarda gençlerden gelen taleplerin yön değiştirdiğini belirtiyor. Artık gençler bir ünlünün görüntüsünü değil, kendi filtrelenmiş fotoğraflarını referans noktası olarak kliniklere götürüyor. Bu durum uzmanlara göre hem gerçekçi olmayan beklentileri besliyor hem de psikolojik kırılganlığı artırıyor. Burun ucu kaldırma, dudak dolgusu, kaş liftingi ve çene hattı belirginleştirme gibi işlemler, 15–17 yaş arası başvurularda bile öne çıkıyor.
Türkiye Gerçeği: Estetik Yaşı 15’e Kadar Düştü
Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin değerlendirmeleri, estetik talebinin giderek genç yaşlara indiğini gösteriyor. Bazı kliniklerde 15 yaş grubunun dahi başvuru yaptığı belirtiliyor. Uzmanlar, erken yaşta uygulanan botoksun yüz kas gelişimini olumsuz etkileyebileceği, henüz tam oturmayan cilt yapısında dolgunun kalıcı hasar bırakabileceği ve estetik müdahalenin bir kimlik aracı hâline gelmesinin sağlıksız sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunuyor.
Yapay Zeka ve Yeni ‘Güzellik Mitolojisi’
Yapay zekâ ile oluşturulan yüzlerin bile standart bir görünüme yönelmesi, sosyal medyada farklı yüz tiplerinin görünürlük kaybına yol açıyor. Uzmanlar, algoritmaların çeşitliliği gölgelediğini ve gençlerin giderek tek bir güzellik kalıbına yöneldiğini ifade ediyor.
Bir Halk Sağlığı Sorunu mu?
Erken yaşta yapılan estetik müdahaleler yalnızca tıbbi risk taşımıyor; aynı zamanda gençlerin kimlik gelişimine doğrudan etki ediyor. Uzmanların ortak görüşü, kontrolsüz taleplerin etik ve psikolojik açıdan değerlendirilmesi gerektiği yönünde. Kliniklerde etik denetimin artırılması ve gençlerin işlem öncesi psikolojik değerlendirmeden geçirilmesi öneriliyor.
Uzman yorumları:
-Snapchat dismorfisi
Neelam Vashi, MD (Boston University / BMC) : “Snapchat dismorfisi” terimini kullanarak, bazı hastaların filtrelenmiş selfie’lerine dayanarak cerrahi talep ettiğini belirtiyor. Vashi, bu talebin çocuk ve ergenlerde özellikle zararlı olabileceğini, çünkü filtreli imajların “gerçek olmayabileceğini” hatırlatmak gerektiğini söylüyor.
The Guardian’a konuşan bazı plastik cerrahlar, hastaların filtrelenmiş selfie’lerini cerrahi danışmanlıklara getirdiğini ve “filtrelenmiş görünüm” talep ettiğini bildiriyor. Bu cerrahlar, bu trendin “Snapchat dismorfisi” adı verilen yeni bir olguya işaret ettiğini ve bazı taleplerin tıbbi olarak gerçekçi olmadığını söylüyor.
Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hayati Akbaş, bazı hastaların filtreli veya Photoshop’lu fotoğraflarını cerrahlara gösterdiğini ve “gerçek yaşamda aynı görünüme kavuşma” arzusu ile işlem talep ettiğini söylüyor.
Prof. Dr. Başak Yalçın (Türk Dermatoloji Derneği):
- Sosyal medyanın “gerçek dışı güzellik” dayatmasının gençlerde estetik işlemlere yönelimi tetiklediğini vurguluyor.
- “Botoks uygulamalarındaki yaşın 15’e kadar düşmesi bizi tedirgin ediyor,” diyor.
- Kontrolsüz ve yetkisiz işlemlerin riskine dikkat çekiyor; özellikle küçük yaşlarda yapılan estetik müdahalelerin cilt sağlığı açısından olumsuz etkileri olabileceğini belirtiyor.
- Ayrıca, sosyal medya fenomenlerinin önerdiği kozmetik ürünlerin gençlerde yaygın şekilde kullanıldığını ve bunun cilt bariyerinin bozulmasına (örneğin kızarıklık, egzama) yol açabildiğini ifade ediyor
Uzmanlardan Çözüm Adımları
Dijital medya okuryazarlığının güçlendirilmesi, gençlerle aileler arasında açık iletişimin teşvik edilmesi, estetik taleplerin önce psikolojik açıdan değerlendirilmesi ve 18 yaş altı için daha sıkı klinik etik kuralları uygulanması, uzmanların öne çıkardığı temel çözüm alanları arasında yer alıyor.
Filtrelerle başlayan estetik kaygılar, bir neslin kimlik algısını etkileyen çok katmanlı bir soruna dönüşüyor. Güzellik anlayışının yapaylaşması, müdahale yaşının düşmesi ve talebin hızla artması, konuyu yalnızca bir estetik tercihi olmaktan çıkarıp toplumun ruh sağlığını ilgilendiren bir mesele hâline getiriyor. Uzmanlar, bugün atılacak bilinçlendirici adımların gelecekte gençlerin beden ve benlik algısını korumada kritik önem taşıdığı görüşünde.