Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Yeni Birlik Gazetesi Yaşam Türk’ün siyasetle imtihanı

Türk’ün siyasetle imtihanı

Siyaset ve ideolojik akımlar her vakit insanın ilgilendiği ve hakkında konuşmak istediği konuların başında gelmiştir. Hele ki ülkemizde herkesin bir siyaset bilimci (!) olduğunu düşünürsek, bu ilgi diğer toplumlara göre çok daha fazladır.

Siyaset ve ideolojik akımlar her vakit insanın ilgilendiği ve hakkında konuşmak istediği konuların başında gelmiştir. Hele ki ülkemizde herkesin bir siyaset bilimci (!) olduğunu düşünürsek, bu ilgi diğer toplumlara göre çok daha fazladır. Ülkemizde bu konulara yönelik ilginin altında yatan bir çok neden vardır; bu nedenlerin en temeli de toplumumuzun sosyal belleğinde yatar. 
Bizleri bu konular hakkında düşünmeye sevk eden en temel konu koskoca bir imparatorluğun çok kısa bir süre içerisinde çökmesi ve o süreçte edinilen ortak tecrübelerdir. Ülkemizde siyasi ideolojilerin tümünün temeli Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılma sürecinde yatar, zira dönemin fikir adamlarının iki temel sorusu vardır: “Dağılmakta olan devlet nasıl kurtarılacak?” ve “Biririnden ayrışmış bu toplum nasıl tekrar birlik olacak?”
Aslında bugünkü tüm siyasi tartışmanın temelleri o vakitlerde atılmıştır. Yalnız tartışma dediysem bugünkilerle karıştırmayın, o dönemde herkesin derdi yalnızca ülkesini kurtarmaktı herhangi bir çıkar elde etmek değildi veya fikir insanlanlarının birbirlerine seviyesizce laf sokmaktan çok daha önemli yapacak işleri vardı. Bugünü bir kenara bırakıp düne bakacak olursak işte fikir insanları yukarıdaki iki soruya cevaben çeşitli ideolojiler ortaya attılar ve hepsinin de amacı yalnızca ülkeyi kurtarmaktı. Bu ideolojiler: Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık. Bu saydığım ideolojileri günümüz partileriyle eşleştirmeye çalışanlar büyük bir yanılgıya düşeceklerdir zira bugünkü hiçbir parti bu ideolojileri tam anlamıyla yansıtamamaktadır.
İslamcılık fikri, özellikle II.Abdülhamid tarafından devlet politikası olarak da uygulanmış bir ideolojidir. Bu bakış açısında toplmun birleştirici unsuru olarak “din” görülür ve insanların “din” kimliği altında birleşmeleri arzulanır. Bu çerçevede Sultan II. Abdülahmid’i cesaretlendiren şey muhtemeldir ki taşıdığı “halifelik” vasfıydı; fakat tarihsel olarak baktığımızda bu fikir uygulamaya başarıyla geçirilememiştir. Bu ideolojinin bazı temel özelliklerini daha sonra “muhafazakarlık” fikrinde göreceğiz (bkz. Yahya Kemal Beyatlı).
Batıcılık fikri Sultan II.Abdülhamid’in iç politikada uyguladığı “istibdata” bir tepki olarak ortaya çıkmış ve taraftar toplamış bir ideolojidir; şunu da belirtmek gerekir ki Sultan II. Abdülhamid’in bu politikayı uygularken ki amacı da ülkesini kurtarmaktır. Bu fikrin taşıyıcılığını ilk dönem Jön Türkler yapmışlardır (bkz. Prens Sabahaddin). Batıcılığın temelinde bireycilik ve liberalizm yatar; yani devletten ziyade insan merkezli bir bakıştır, herhangi bir ayrım gözetmeksizin bireylerin eşit ve özgür olması gerektiğini savunur. Devletin kurtuluşunun ancak Batıya benzemekle mümkün olabileceğini düşünürler.
Türkçülük fikri ilk olarak Jön Türkler’den ayrılan bir grup (bkz. Ahmed Rıza) tarafından desteklenmiş fakat sistematik hale getirilmesinde birçok ismin katkısı olan bir fikirdir; fakat herşeyden evvel belirtmeliyim ki bu fikrin bugünkü milliyetçilik ile pek fazla benzer yanı yoktur. Bu fikrin temelinde de batıcılık vardır fakat bu yalnızca devlet yapısının batılılaşmasıdır toplumun değil, bu istek şu şekilde özetlenebilir “batıdan gelen tehlike ancak batıya benzeyerek bertaraf edilebilir.” Fikrin temeli insanlara milli bir kimlik kazandırıp ulus-devlet kurabilmektir fakat bu milli kimlik ırki temelli değil kültürel temellidir (bkz. Ziya Gökalp)
Ülkemizin siyasi çerçevesini belirleyen fikirler bunlardır ve bu fikirler hakkında değerlendirme yapılırken dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik şartları göz önünde bulundurulmalıdır. Ülkemizde yine değerli fikir adamlarının yetişeceği ve yine siyasilerin en önemli derdinin ülke çıkarları olacağı günlere.
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine.”
  Nazım Hikmet
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *