İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İçimize atılan hüzünler, suskunluklar, kırgınlıklar en çok orada saklanır. Orada yutkunarak kalırlar. 

İçimize atılan hüzünler, suskunluklar, kırgınlıklar en çok orada saklanır. Orada yutkunarak kalırlar. 
Bazen söyle bir derin nefes almak istersiniz.
Onları çıkarabilir gibi bir istek ile o nefes savaş verir. 
Onlar orada büyük bir baskı ile size derin nefes aldırma isteğinize çoğalır.
Uzun zamandır sustuk. 
Ülkemizde görmeye tahammül edemedik bir çok şeyi...
Midemize doğru nefesler ile gömdük. Yalanı, talanı, yıkımı, haksızlığa, adaletsiz zamanlarda heba olan hayatlara sesimiz yetmedi. Sıkılmış yumruk gibi oturdu     içimize.
Ülser haline gelen bin türlü haksızlığa eklendi yenileri. 
Şeker fabrikaları satışa sunuldu.
Üstelik milletin "hayır, dur!" diyen sesini kimse önemsemedi. 
Ezdi geçti milleti satıldı. 
Her şey gibi. 
İnsanca bir kaybediş ve hüzün, kızgınlık ile  yutuyoruz boşuna hamlelerimizi.
Yükselen döviz piyasası her yerde cebimizi vuruyor, içimizde bir çöküş yutuyor midemiz. 
Adım başı işsiz gençlerin dramları, etrafı gittikçe saran araplaşma görüntüleri, yandaşlığın sardığı bir ülkenin yurttaşı Atatürkçü, aydın kesime uygulanan mobbing vurgular, ülkede yaşamı ele geçiren bağnaz söylem ve diretmeler, yutulmayan ama suskunluk ile çöreklenen ülserimizin  nefes aldırmayan ağrılarını başlatıyor her defasında.
Her evin ödediği aylık faturalar daha az tüketildiği halde şişkin, ay sonları gelecek ayın endişesi ile oturuyor mideye.
Cumhuriyet değerleri bir bir elimizden koparıp alınıyorken yüreğimize inen o sancılar kolumuzu kanadımıza kadar acıtıyor. 
Bir kamu spotu izliyorum. 
"Güzel ülkemin değerlerini israf etmeyin. İsraf eden iflas eder" diye bir cümle ile vurgu yapıyor sonunda. 
Bizim millet israfı belki su kullanırken ya da elektrik sarfiyatında yapabilir.
Ama birbirini eğitir. Ağaçları korur, kağıt israfına karşı.
Birbirine aşılar israf etmemeyi, bir çok konuda kendisine ders verir. 
Ama milletin masum çırpınışlarına aldırmayan iktidarın israfı ağır kayıplar veriyordu memlekete.
Asıl israf olmuş büyük milli sermayelerimizin 15 yılda vardığı yokluk, bizim ülserimizin içinde yatıyor. 
Ülser olmuş ülkenin milletinin midesinde ağrı çekmesi, mutsuz sona eren gün batımlarında yarına umutla uyumasının üstünden yıllar geçti. 
Bir çok insan memleketin dertlerinde kayboldu. 
Gözleri arkada gittiler.
Evlatlar feda edilen zamanları hüsran ile     yaşadık. 
Dik durdukta içimizde ülser büyüdü. Öteledik ağrımızı yürüdük. 
Belki bir yeni başlangıç var önümüzde...
Karartı bırakan uzun kışlar, kronik ülser yaptı hepimizi...
Belki hasarlıyız, milletçe dolu içimiz...
Biliyor musunuz yaşam savaşı veren Cumhuriyet'in bize dönüşü var ufukta. 
Olabilir mi?
Enkaza dönmüş sistemimiz, gelecek olan şahsa sil baştan başlatacak ülkeyi. 
Ama olsun... Bizler aydınlığa az kala umutluyuz diyoruz.
Emin adımlarla...