İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yaşam Yapay ınfluencer çağı yükseliyor, psikoloji çöküyor!

Yapay ınfluencer çağı yükseliyor, psikoloji çöküyor!

Yapay zekâ influencer’larının sunduğu sorunsuz dünya, kısa vadede ilgi çekiyor; uzun vadede ise kıyas, yetersizlik ve yalnızlık duygularını derinleştiriyor.

Semanur İRGİN

Son zamanlarda yapay zekâ ile üretilen kadın influencer’ların sayısı oldukça arttı. Bu durum influencer’ları tedirgin ederken, markaların tercihlerinde de değişime yol açtı. Markalar, daha “kusursuz” buldukları ve bütçe açısından daha uygun gördükleri yapay kadınları tercih etmeye başladı. Peki, bu “kusursuzluk” algısı insanların psikolojisini nasıl etkiliyor?
Konuyu, ruh sağlığı alanında çalışan Uzman Psikolog Mert Devir’e sorduk.

Gerçek olmayan ama “ideal” görünen bu dijital kadın figürleri, özellikle genç kadınların beden algısını ve özgüvenini nasıl etkiliyor?
Sosyal medyada gördüğümüz bu “ideal” kadın figürleri çoğu zaman gerçekçi değil. Beden ölçüleri, cilt yapıları ve yaşam tarzları kusursuz gösteriliyor. Genç kadınlar, farkında olmadan bu görüntüleri kendileri için bir ölçüt haline getirebiliyor. Bu durum sürekli kıyas yapmaya ve “yetersizim” duygusunun artmasına yol açabiliyor. Zamanla beden algısı bozulabiliyor; kaygı, utanç ve sosyal ortamlardan uzaklaşma gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor.


 

Yapay zekâ influencer’larının kusursuz, yorulmayan ve duygusal olarak talepkâr olmayan yapısı, gerçek kadınlara yönelik beklentileri değiştiriyor mu?

Evet, bu durum beklentileri etkileyebiliyor. Yapay figürler “hep iyi”, “hep sorunsuz” ve “zahmetsiz” bir görüntü sunuyor. Bu da gerçek hayattaki ilişkilerde beklentilerin artmasına neden olabiliyor. Oysa sağlıklı ilişkilerde emek, sınırlar ve zaman zaman zorluklar vardır. Yapay dünyanın sunduğu bu “sorunsuzluk” algısı, bunun normal olmadığını unutturabiliyor.

Hep onaylayan partner masalı, gerçek ilişkiyi bitiriyor

Bu durum çiftlerin gerçek hayattaki ilişkilerini de etkileyebilir mi?

Evet. Erkek takipçiler açısından bakıldığında, özellikle yalnızlık yaşayan kişilerde yapay zekâ kadın influencer’lara bağlanma ya da duygusal yakınlık kurma riski bulunuyor. Çünkü bu figürler her zaman ulaşılabilir, onaylayan ve reddetmeyen bir ilişki hissi sunabiliyor. Bu da gerçek ilişkilerde sabır, hayal kırıklığı ve emek gerektiren süreçlere tahammülü azaltabiliyor. İlişki kurma ve ilişkiyi sürdürme becerileri zamanla zayıflayabiliyor.

Bu dijital karakterlerin sürekli onay veren, tartışmasız ve “ideal partner” gibi sunulması, ilişkileri psikolojik olarak nasıl etkiliyor?

Gerçek ilişkilerde farklılıklar ve zaman zaman çatışmalar yaşanması çok doğaldır. Ancak dijital karakterler “hep uyumlu” ve “hep onaylayan” şekilde sunulduğunda, insanlar gerçek hayattaki çatışmaları daha zor tolere edebiliyor. Partner sınır koyduğunda ya da ihtiyaçlarını dile getirdiğinde, bunu “fazla” ya da “sorun” olarak algılayabiliyor. Bu durum duygusal yakınlığı ve olgunlaşmayı zayıflatabiliyor.

Yapay zekâ influencer’larının kadınları belli kalıplarda göstermesi, toplumsal cinsiyet rollerini yeniden mi üretiyor?

Kadınların tek tip, itiraz etmeyen ve sürekli ideal olmaya çalışan figürler olarak sunulması, gerçek kadınların çeşitliliğini ve deneyimlerini görünmez hale getirebiliyor. Bu da toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretilmesine yol açabiliyor.

Gerçek kadın influencer’lar için bu durum bir tehdit mi?

Doğrudan bir tehditten ziyade, yeni bir rekabet ve kıyas baskısı yaratıyor. Kusursuz, yorulmayan ve hata yapmayan figürlerle kıyaslanmak, beden algısı ve özgüven üzerinde ciddi bir yük oluşturabiliyor. Bu durum üretme motivasyonunu ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.


Yapay zekâ influencer’ları ergen psikolojisi için büyük bir tehlike 

Yapay zekâ ile üretilmiş kadın figürlerinin cinselleştirilmesi, özellikle ergenlerde nasıl etkiler doğurur?

Ergenlik döneminde beden algısı ve ilişki beklentileri henüz şekillenmektedir. Bu tür içerikler, cinselliğin duygusal bağdan kopuk şekilde öğrenilmesine yol açabilir. Kadın bedeninin bir nesne gibi algılanmasına ve özgüvenin dış görünüşe bağlanmasına neden olabilir. Bu etkiler herkeste görülebilir; ancak toplumsal baskılar nedeniyle kız çocukları daha yoğun etkilenebilir.

'Gerçek olmayan ama ulaşılabilir görünen'bu figürler yalnızlığı azaltıyor mu, yoksa artırıyor mu?

Kısa vadede yalnızlığı azaltıyor gibi görünebilir. Çünkü sürekli ulaşılabilir ve onaylayıcı bir temas hissi verir. Ancak uzun vadede gerçek ilişkilerin yerini tutmadığı için, sosyal bağ kurma becerilerini zayıflatabilir ve yalnızlık duygusunu artırabilir.

Bu figürlerin yaygınlaşması, uzun vadede insanların gerçeklik algısını nasıl etkiler? Bu bir kaçış mı, yoksa yeni bir bağlanma biçimi mi?

Uzun vadede beden, ilişki ve yakınlıkla ilgili gerçeklik algısını zorlayabilir. Bazı insanlar için bu durum, gerçek ilişkilerin karmaşıklığından geçici bir kaçış olabilir. Aynı zamanda tek taraflı bir bağlanma biçimi de ortaya çıkabilir. Gerçek bağın yerini tutmasa da, insanların gerçek bağ kurma becerilerini zayıflatma riski taşır.

Terapilerinizde bu tür dijital figürlerle kurulan bağlara dair örneklerle karşılaşıyor musunuz?

Son zamanlarda danışanlarımın, cinsiyet fark etmeksizin, kendilerini sanal figürlerle kıyasladıklarını görüyorum. Bu durum genellikle yalnızlık, reddedilme korkusu veya gerçek ilişkilerde zorlanma ile birlikte gündeme geliyor. Bu bağlar, kişinin duygusal ihtiyaçlarını ve ilişki beklentilerini anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor.

Yapay zekâ figürlerinin toplum üzerindeki bu etkisine karşı nasıl daha bilinçli olabiliriz? Bir psikolog olarak önerileriniz nelerdir?

İlk adım, dijital içerikle kurduğumuz ilişkiyi fark etmek. Gördüğümüz şeyin “gerçek” mi yoksa bir “temsil” mi olduğunu ayırt edebilmek çok önemli. Kendi duygusal ihtiyaçlarımızı tanımak da bu süreçte belirleyici bir rol oynuyor.
Yargılamak yerine anlamaya odaklanan bir bakış açısı geliştirdikçe, bu dönüşümle daha sağlıklı bir ilişki kurulabilir. Bu konuya sadece “teknoloji” ya da “tehdit” olarak bakmak eksik kalır. İnsanların bu figürlere neden yöneldiğini anlamaya çalışmak; yalnızlık, görülme ihtiyacı ve temas arayışı hakkında bize çok şey söyler. Yapay olana odaklanmak yerine, insanların birbirleriyle temas etmekte zorlandığı alanları konuşursak, daha gerçekçi ve iyileştirici çözümler üretebiliriz.

Yeni dijital düzenle birlikte sosyal medya, özenilecek figürler üzerinden ulaşılması zor bir 'kusursuz hayat' algısı kurdu. Özel hayat paylaşımı sıradanlaştı; bazıları tatilleri bile içerik üretmek için planladı. Influencer’ların dayattığı kusursuz güzellik standardı özellikle kadınlarda özgüveni zedeledi, yetersizlik duygusunu büyüttü ve estetik operasyonlara yönelimi artırdı.
Bu arada gerçek bağlar zayıfladı, yalnızlık arttı; bazıları bu boşluğu yapay zekâ ile telafi etmeye başladı. Biraz durup ekranı azaltmak, yapay olana mesafe koymak ve gerçek hayata dönmek, birçok insan için psikolojik olarak daha iyi gelebilir.