İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yaşamın amacı

Yaşamın amacı yoktur. Her belirlenmiş amaç yük olur, yaşamın amacını siz belirleyemezsiniz. Yaşamın amacını yaşamın kendisi belirler. İlkel bir beyin basitçe karnı acıkınca yiyecek bulmak zorundadır, yiyeceğini, giyeceğini, barınacağı yeri ister istemez temin edecektir. Fakat bu bir amaç değildir, zaten olması gerekendir. Yani hayat insanı bu yönde zorlar. 

Yaşamın amacı yoktur. Her belirlenmiş amaç yük olur, yaşamın amacını siz belirleyemezsiniz. Yaşamın amacını yaşamın kendisi belirler. İlkel bir beyin basitçe karnı acıkınca yiyecek bulmak zorundadır, yiyeceğini, giyeceğini, barınacağı yeri ister istemez temin edecektir. Fakat bu bir amaç değildir, zaten olması gerekendir. Yani hayat insanı bu yönde zorlar. 
Yaşam insanı aynı zamanda ilişki kurmaya da zorlar. Kişi cinsel ihtiyacını karşılayacak, sevecek ve sevilmek isteyecektir. Fakat tam bu anda sevdiği kişi tarafından sevilmediğini gördüğünde acı ortaya çıkacaktır. Acının kaynağına baktığında bir istek görecektir; "sevilme isteği" Acıyı yok etmek için bu istekten vaz geçmesi gerektiğini kavraması gereklidir. Bu istekten vazgeçtiği an özgür olmuştur. Bu özgürlük kişiye mutluluk olarak dönecektir. Kişi bu idrakle yaşamda tutunduğu ve aynı sevilme isteğinde olan durum gibi yönetemediği durumları olduğu gibi kabul etmeyi öğrenecektir. O zaman kişinin fark ettiği sadece kendinden, yani korku ve egolarından özgürleşmesi gerektiğidir. Bu özgürlük kişiye mutluluk olarak dönecektir. 
Kişi kendinden özgürleştiği gibi başkalarından, olay ve durumlardan da özgürleşecektir. O zaman kişi hiç bir zaman köleleştirilemeyecektir. Kişi kötülük yapmak zorunda değildir, empati, anlayış ve sevgisiyle zaten kötülük yapmaz. Kişi iyilik yapmak zorunda da değildir fakat derin şefkatiyle zaten iyilik de yapacaktır. Önemli olan özgür olmaktır. Ama bu amaç değildir. Amaç mutlu olmak gibi görünse bile, bunun için de özgür olmak gerekse bile bu bir amaç değildir. Kişi sadece akışta ve anda varolabilir. Akışta ve anda olanın amacı olabilir mi? O sadece deneyimler, öğrenir, idrakler oluşur ve yaşar. Bunun için gereken tek şey cesur olmak ve deneyime izin vermektir. 
Yaşam zaten insanı özgürlük ve mutluluğa sürüklemektedir, sizin bir amacınızın olması gerekmiyor. Özgürlük ya da mutluluk amacınız ise siz bu isteğin kölesi olmuş olmuyormusunuz? Eğer böyle ise ilk kurtulunması gereken budur. Yapmanız gerekenler zaten anda belirlenmiştir. İlk yapılması gereken sizin özgürlüğünüzü kısıtlayanlardan uzaklaşmak, sonrasında geçmişe ait ne varsa kurtulmak olmalıdır. Sonrasında da zaten akış başlar. Süreç sonunda anlarsınız ki yaşamın amacını ruhunuz belirlemiştir. Siz sadece amaçsız ama rotası çizilmiş içsel bir yolculuk yapmışsınızdır.