İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yerel Haberler 'Her sabah kahvemi mezarlıkta içiyorum': Kartalkaya davasında yürek burkan sözler

'Her sabah kahvemi mezarlıkta içiyorum': Kartalkaya davasında yürek burkan sözler

Bolu’daki Grand Kartal Otel yangını davasında yakınlarını kaybeden aileler isyan etti. Hilmi Altın’ın sözleri yürekleri dağladı.

KAYNAK: İHA

Bolu Kartalkaya’daki otel faciası davasında esasa ilişkin beyanını veren, yangında eşi Kübra ve 9 yaşındaki kızı Alya’yı kaybeden Hilmi Altın, "Ben her sabah kahvemi mezarlıkta içiyorum. Bu acıyı hiçbir psikolog taşıyamıyor. Bu yaşadıklarımız taşınacak bir yük değil" dedi. 
Bolu’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangını faciasına ilişkin 20’si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü celsesinin 2’nci oturumunda da esasa ilişkin tarafların beyanları alınmaya devam ediliyor. 

"Evlatlarımız 1 defa öldü, biz her gün ölüyoruz"

 Yangında gelini Kübra ve 9 yaşındaki torunu Alya’yı kaybeden Ahmet Altın, kısasa kısas olması gerektiğini söyleyerek, "Hayatının ilk baharında 9 yaşında, otelde yanarak buradaki katillerin ihmalleri yüzünden, para hırsları yüzünden, benim yavrum cayır cayır yandı. Buradaki 76 tane canımızın ben dedesi, amcası, babasıyım ve kardeşleriyim. Çocuklarımız güle oynaya geldiler. Benim torunum, ’Dede ben karnemi aldım Kartalkaya’ya gidiyorum’ dedi. Benim ciğerim yanıyor. Biz süreç boyunca yorulmadık. Biz öldük. Evlatlarımız 1 defa öldü, biz her gün ölüyoruz. Ben 42 yıllık devlet memuruyum. Bunun 12 yılı il müdürlüğü ile geçti. Bolu Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve İl Özel İdaresi yetkilileri, buradaki katiller kadar sorumludur. ’Taksir’ suçu ne demek, kasten öldürdüler. Kısasa kısas olması lazım. İdam edilmeleri lazım" ifadelerini kullandı. 
 

"Ben her sabah kahvemi mezarlıkta içiyorum" 

Her sabah eşi ve kızının mezarının başına gittiğini ifade eden yangın faciasında eşi Kübra ve 9 yaşındaki kızı Alya’yı kaybeden Hilmi Altın, "Ben her sabah kahvemi mezarlıkta içiyorum. Bu acıyı hiçbir psikolog taşıyamıyor. Bu yaşadıklarımız taşınacak bir yük değil. Ağırlığı git gide artıyor. O gece biz dumanların içinde boğulurken kimse bize el uzatmadı. Tesadüfen çıktık biz ordan. Ben 10 metreden aşağı kendimi bırakırken eşim ve kızımı aşağıda olduklarını düşündüm. Otelden çıktığımda yapayalnız kaldım. Biz cezasızlık düzeninin sonucu olarak yandık. Bu insanlar başlarına hiçbir şey gelmeyeceğine inandıkları için pervasız davrandılar. Siz bizi diri diri yaktınız. Sizede son bir sözüm var, artık itiraf edin" şeklinde konuştu. 

"Bahçede oynayan çocukların gülüşünde Derin’i yaşatmaya çalışıyorum" 

Davadan emsal karar çıkmasını beklediklerini ifade eden eşi Atakan Yalçın ve kızı Derin Yalçın’ı kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın, "Biz günah keçisi bulmak istemiyoruz. Emsal bir karar istiyoruz. Bahçede oynayan çocukların gülüşünde Derin’i yaşatmaya çalışıyorum. Sizden hakkaniyetli bir karar vermenizi bekliyoruz" dedi.