İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yerel Haberler Köylüler Milas’tan seslendi: Zeytin ve maden birlikte 40 yıldır mümkündü, şimdi de mümkün!

Köylüler Milas’tan seslendi: Zeytin ve maden birlikte 40 yıldır mümkündü, şimdi de mümkün!

Milas’ın Kalemköy Mahallesi’nde zeytin ağaçlarının gölgesinde düzenlenen buluşmada, Milas ve çevre köylerden muhtarlar ile bölge halkı bir araya gelerek, son dönemde gündeme gelen maden sahaları ve zeytinliklerle ilgili kamuoyundaki tartışmalara yanıt verdi.

MUHABİR: Eylül Baysal

Muğla’nın Milas ilçesinde, son günlerde kamuoyunda tartışma konusu olan maden sahaları ve zeytinliklerle ilgili bölge halkı sesini yükseltti. Kalemköy Mahallesi’nde düzenlenen etkinlikte, Milas ve çevre köylerden muhtarlar ile bölge halkı bir araya gelerek, “Maden de bizim, zeytin de bizim! İkisi birlikte Milas’ta 40 yıldır mümkündü, şimdi de mümkün” dedi. 

Milaslı köylüler kendileri hakkında yapılan olumsuz yorumlara da tepki gösterdi. 20 köyden muhtar ve köylülerin katıldığı etkinlikte bölge halkı adına açıklamayı Karacaağaç Muhtarı Dursun Uysal yaptı. Uysal, bölge dışından yapılan yorumların gerçeği yansıtmadığını ve madencilik ile tarımın Milas’ta yıllardır birlikte sürdürüldüğünü vurguladı.

“Bizi kimse doğa düşmanı gösteremez”

 Dursun Uysal “Biz doğa düşmanı değiliz. Zeytini işleyen de biziz, kömürü çıkaran da biziz. Santraller buraya dün kurulmadı, biz 40 yıldır birlikte yaşıyoruz. Zeytin ağacımız göz bebeğimiz, kömürümüz ekmek kapımız. Kimse bize bunları birbirine düşman gibi göstermesin” dedi. Santral ve maden sahalarında bugüne kadar yaklaşık 700 bin ağacın dikildiğini ve taşınan zeytin ağaçlarının yeni yerlerinde yeniden ürün vermeye başladığını söyleyen Uysal, dışarıdan yapılan olumsuz yorumlara da tepki gösterdi.

 “Yalanlardan bıktık” 

Uysal, son günlerde dillendirilen “40 köy yok olacak” iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu vurguladı: “Madem 40 köy madende yok olacak; nerede bu köylerin muhtarları? 40 köy demek ortalama 300 kişiden 12 bin insan demek. Nerede bu binlerce insan? Neden bir şey söylemiyorlar bununla ilgili. Cevabı basit; çünkü yalan söylüyorlar. Bir tane muhtar dışında kimse 40 köy yok olacak demiyor. Bu yalanlardan ve bu yalanları söyleyenlerden artık bıktık” 

Uysal, bölgenin asıl gerçeğinin ise ekonomik geçim olduğunu dile getirerek şu sözlere yer verdi: “Eğer kömür çıkmazsa, santraller kapanacak ve binlerce insan işsiz, ekmeksiz kalacak. İşte bizim basit gerçeğimiz bu. Asıl o zaman 40 köy yok olur.” 

“Ankara’da değil, zeytin ağaçlarının altında toplandık” 

Geçtiğimiz hafta Ankara’ya gittiklerini ve TBMM önünde TES-İŞ temsilcileriyle birlikte bir açıklama yaptıklarını belirten Uysal, neden bu defa Ankara’da değil de Kalemköy’de toplandıklarını şu sözlerle açıkladı: “Bu meydanda 20 köyden insan var. Biz Ankara’da değil, Milas’ta zeytin ağaçlarımızın altında toplandık. Çünkü bu toprakların gerçek sahibi biziz. Zeytini de kömürü de biz biliyoruz.” 

“Milas’ta madenle tarım yan yana yürür” 

Uysal açıklamasında, Milas’ın hem zeytini hem de kömürüyle bilinen bir bölge olduğuna vurgu yaparak, “Maden de bizim, zeytin de bizim! İkisi birlikte Milas’ta 40 yıldır mümkündü, şimdi de mümkün. Bu topraklarda doğayı da madeni de biz yaşatıyoruz. Yeter ki iş düzgün yapılsın, köylünün hakkı yenmesin, doğaya saygı duyulsun. Biz de bunun her zaman takipçisiyiz” dedi. 

“Buyurun gelin, durumu yerinde görün” 

Açıklamasının sonunda Uysal, tüm Milaslı köylüler adına herkesi bölgeye gelip durumu yerinde görmeye davet etti. “Buralar hep yörük köyüdür. Buyurun gelin misafirimiz olun, yaşadıklarımızı bizden dinleyin. Her şeyi yerinde görmek en iyisidir” çağrısı yaptı.