İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Yerel Haberler 'Yaşam hakkımız tehlikede!' Güvenli yapı bilgisine erişim neden engelleniyor? İMO'dan dijital platform talebi!

'Yaşam hakkımız tehlikede!' Güvenli yapı bilgisine erişim neden engelleniyor? İMO'dan dijital platform talebi!

Balıkesir’de meydana gelen deprem korku ve endişeye neden olurken, İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, yurttaşların güvenli yapılarda yaşama ve yapı güvenliğine ilişkin bilgi edinme hakkının olduğunu söyledi.

MUHABİR: Kadir Akkurt

Balıkesir’de yaşanan deprem sarsıntısı, tüm Türkiye'de yapı güvenliği endişesini yeniden gündeme taşıdı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İMO Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, her vatandaşın oturduğu konut, çalıştığı iş yeri, hatta hastane ve okulların ne kadar güvenli olduğunu öğrenme hakkına sahip olduğunu vurguladı.

Güçyetmez, ülkemizdeki milyonlarca kişinin yaşam alanlarının yapı güvenliği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını dile getirdi. Bu bilgiye erişimin kısıtlı olmasının hem halkın hem de kamu kurumlarının sorumluluklarını belirsizleştirdiğini ve en temel hak olan güvenli yaşam hakkını ciddi şekilde zedelediğini belirtti.

Türkiye'nin Sarsıcı Yapı Envanteri: 7 Milyon Konut İçin Alarm Zili!

Temmuz 2021 tarihli TBMM İzmir Depremi Araştırma Komisyonu raporunu hatırlatan Güçyetmez, Türkiye genelinde hasar görme ihtimali yüksek olduğu değerlendirilen 6 ila 7 milyon arasında konut bulunduğuna dikkat çekti. Bir binanın güvenli olup olmadığının sadece mal sahibini değil, o yapıda ikamet eden kiracıları, çalışanları ve tüm çevre sakinlerini doğrudan ilgilendirdiğini ifade etti.

Bu hayati verilerin kamuya açık, erişilebilir bir veri tabanında yer alması gerektiğini savunan Şube Başkanı, vatandaşların kendi yapılarına dair bilgi edinme süreçlerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya yerel yönetimler tarafından kurulacak dijital platformlar aracılığıyla şeffaf, kolay ve anlaşılır hale getirilmesi gerektiğinivurguladı.

Devletin ve Yerel Yönetimlerin Ertelemez Sorumluluğu

Güçyetmez, mevcut Anayasa ve yasalar uyarınca, deprem riskine karşı önlem almak, riskli yapıları tespit etmek, bu yapıların güçlendirilmesini veya yıkımını sağlamak ve güvenli yaşam çevreleri oluşturmanın devletin birincil görev ve sorumluluğu olduğunu belirtti. Riskli yapının tespiti durumunda, ilgili idarelerin yaşam hakkını koruma bilinciylehareket ederek dönüştürme, güçlendirme veya tahliye süreçlerinde gecikmeksizin adım atması gerektiğinin altını çizdi.

Denetim süreçlerindeki aksaklıklara da değinen Güçyetmez, yapıların kullanım aşamasında idarece etkin bir denetimden geçmediğini; kolon, kiriş kesme gibi taşıyıcı sistemi etkileyen yasa dışı müdahalelerin çoğunlukla yalnızca şikâyete konu olması halinde idari işleme tabi tutulduğunu, bunun da büyük bir tehlike yarattığını ifade etti.

Yapı Güvenliği Yalnızca Mühendislerin Omuzlarında Değil

Yapı üretiminde görev alan mühendislerin, zamanla oluşan korozyon, bakım eksikliği ve taşıyıcı sisteme yapılan yetkisiz müdahalelerden süresiz sorumlu tutulmasını eleştiren Güçyetmez, konut güvenliğindeki sorumluluğun sadece mühendislere ait olmadığını kesin bir dille belirtti. Bu sürecin başarıya ulaşması için kamu kurumlarının görevlerini eksiksiz yapması, ev sahipleri ve kiracıların da sürece aktif katılım göstermesi gerektiğini vurguladı.

Şeffaf bir bilgi sistemi kurulmadıkça vatandaşların kendi risklerini doğru değerlendiremeyeceğini belirten Güçyetmez, güvenli olmayan yapı envanterinin kamuya açılması ve "hangi bölgede, hangi binanın ne düzeyde risk taşıdığı" bilgisinin düzenli yayımlanması gerektiğini yineledi.

Güvenli Yapı Stokuna Ulaşmak İçin 7 Kritik Adım

İMO Başkanı, yapı stokunun güvenli hale getirilmesinin bireysel çabalarla değil, bilimsel temelli ve kamucu bir planlama ile mümkün olduğunu vurgulayarak atılması gereken temel adımları sıraladı:

Yapı Stoku Envanteri: Ülkedeki tüm yapı stoku derhal çıkarılmalı ve can güvenliği için riskli yapılar acilen güvenli hale getirilmelidir.

Risk Odaklı Planlama: Güvenli olmayan yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesi için kamuya açık, risk odaklı planlar yapılmalıdır.

Görev Tanımları: İl Risk Azaltma Planları kapsamında ilgili paydaşların görev ve sorumlulukları yasal mevzuatta netleştirilmelidir.

Ekonomik Destek: Yapı güvenliği için gereken ekonomik kaynak ve desteklerin sağlanması devletin asli sorumluluğudur ve bu kaynaklar öncelikle dar gelirli vatandaşların can güvenliği için kullanılmalıdır.

Periyodik Kontrol: Yapı güvenliğinin belirli aralıklarla kontrolünü zorunlu kılan yasal düzenleme yapılmalıdır.

Şeffaf Veri Paylaşımı: Belediye ve Bakanlık, yapı stoku verilerini şeffafça paylaşmalı; kiralama ve alım/satım işlemlerinde yapı güvenlik bilgisi zorunlu hale getirilmelidir.

İmar Barışı Sorumluluğu: İmar Barışından yararlanan ve riskli olduğu tespit edilen yapılarda proje müelliflerinin hukuki sorumluluğu sona erdirilmelidir.

Başkan Güçyetmez, "Yapı güvenliği, devletin yurttaşına karşı yerine getirmesi gereken yaşam hakkı yükümlülüğüdür" sözleriyle açıklamasını sonlandırdı.