Çatışmalar Kontrolden Çıkar mı?
İsrail'in 13 Haziran’da başlattığı hava saldırılarıyla alevlenen kriz, 5. gününde kritik bir eşiğe ulaştı. Taraflar karşılıklı operasyonlarını artırırken, çatışmanın sadece İsrail ve İran’la sınırlı kalmayabileceği endişesi küresel çapta ses buluyor. Birleşmiş Milletler dahil pek çok uluslararası aktör itidal çağrısı yapıyor, fakat tırmanma riski hâlâ çok yüksek.
ABD Savaşın Parçası Haline Gelirse Ne Olur?
İran, İsrail’in saldırılarında ABD'nin örtülü desteği olduğuna inanıyor. Her ne kadar Washington bunu reddetse de, İran yönetimi ABD üslerini ve diplomatik misyonlarını “muhtemel hedefler” arasında sayıyor. Özellikle Irak, Körfez ülkeleri ve Suriye'deki Amerikan varlıkları tehdit altında.
Eğer bir Amerikan vatandaşı çatışmalarda hayatını kaybederse, Başkan Donald Trump’ın doğrudan müdahale kararı alabileceği değerlendiriliyor.
Böyle bir müdahale, bölgesel çatışmanın topyekûn savaşa dönüşmesi anlamına gelebilir.
Körfez Ülkeleri Hedef Haline Gelir mi?
İran, İsrail’in askeri hedeflerine ulaşmakta zorlanırsa, geçmişte olduğu gibi Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkelerini hedef alabilir. Bu ülkeler hem enerji altyapıları hem de ABD üslerine ev sahipliği yapmaları nedeniyle hassas konumda.
2019’da Suudi petrol tesislerinin vurulması ve 2022’de BAE’ye düzenlenen Husi saldırıları, bu tür bir senaryonun ne kadar olası olduğunu gösteriyor.
Körfez ülkeleri saldırıya uğrarsa, ABD’den ortak savunma talebi bölgeye daha fazla askerî yığınak anlamına gelebilir.
Çatışmanın Seyri Değişiyor
İsrail'in 13 Haziran'da başlattığı saldırılar ve İran’ın hızlı misillemeleri, savaşın seyrini çok kısa sürede bölgesel tehdit düzeyine taşıdı.
Özellikle Demir Kubbe sisteminin devre dışı kalması, Tel Aviv’in hedef alınması, İsrail devlet televizyonunun vurulması ve ABD'nin Ortadoğu’ya yeni askerî birlikler göndermesi, çatışmanın artık kontrol edilemez sınıra dayandığını gösteriyor.
ABD Başkanı Trump’ın Tahran için yaptığı “derhal tahliye” çağrısı ve siber saldırıların da devreye girmesi, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi etkileyebilecek çok cepheli bir savaşın işaretlerini veriyor.
Sınırlarımız ve Hava Sahamız Ne Kadar Güvende?
Bölgesel çatışmanın büyümesi, Türkiye’nin güney sınırlarına yakın bölgelerde istikrarsızlık riskini artırabilir. Özellikle Suriye ve Irak’ta etkin olan İran destekli gruplar, İsrail’in hedefleri haline gelebilir ve bu durum Türkiye’nin sınır güvenliğini doğrudan etkileyebilir.
Doğu Akdeniz hava sahasında tırmanan hareketlilik, Türk hava savunma unsurlarını daha dikkatli ve aktif hale getirecektir.
Suriye’nin güneyinde İsrail’in hava operasyonları, bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konuşlu olduğu alanlara yakın tehditler doğurabilir.
Petrol ve Doğalgaz Fiyatlarında Yeni Bir Dalga mı Geliyor?
İran'ın Hürmüz Boğazı üzerinden baskı kurma ihtimali ve Körfez ülkelerinin savaşa dahil olma riski, enerji fiyatlarını yukarı çekmektedir. Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için bu durum, doğrudan döviz kuru baskısı ve enflasyon anlamına geliyor.
Petrolün varil fiyatı son 24 saatte %11 arttı.
Doğalgaz fiyatlarındaki yükseliş, özellikle sanayi üretiminde maliyetleri artırabilir.
Lojistik maliyetler ve gıda enflasyonu da bu süreçten etkilenebilir.
Savaşın Türkiye İçin Uzun Vadeli Yansımaları neler olur?
Eğer çatışma daha da büyürse ve İran rejimi zayıflarsa, Suriye-Irak hattında büyük bir boşluk oluşabilir. Bu durum Türkiye için hem yeni göç dalgaları hem de PKK-YPG’nin hareketlenme riski anlamına gelir.
Aynı zamanda:
Türkiye'nin savunma ve enerji yatırımları hızlanabilir.
Yerli üretim ve enerji bağımsızlığı politikaları daha da önem kazanacaktır.
Silahlı İHA/SİHA kullanımı, sınır güvenliğinin korunmasında daha belirleyici bir faktör haline gelebilir.