İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

GÖNÜL ANTROPOLOJİSİNE GİRİŞ

YAYINLAMA:

Yetmiyor tabii, insan sadece fiziki özeliklerle tanımlanamaz. O zaman devreye kültür antropolojisi giriyor. Kültürel kesişim kimlerinin haritasını çıkarıyor. Özünde yaptığı şey antropolojiyle aynı, sadece fiziki özellikler yerine kültürel alışkanlıklar ve tabii dili kullanarak yapıyor bunu. Ne güzel değil mi? İnsanları birbiriyle tanıştırıyor. Pek öyle değil. Daha çok sömürgecilerin işlerini kolaylaştırmak için açılmış demiryollarına benziyor. Eksik olan bir şey daha var: O da gönüllerin antropolojisi. Nasıl mı? Anne babamızdan başlayarak yakınlık kurmak kolay iş. Sonrası? Sonrasında memleketimiz ve nihayetinde vatanımız. Türkiye dışına çıkmaya başlayınca mızırdanmalar artıyor. Yok Araplar şöyle yok Balkan böyle diye… Tüm bunlara rağmen neden gönül coğrafyamız diyoruz o topraklara. Ortak kültürel geçmişe sahibiz diye. Pekala… Biraz daha uzağa gidelim. Pakistan’la sınır bile olmamamıza rağmen neden bu kadar yakınız? Din kardeşliği? İyi de o zaman komşumuz olan İran’la daha yakın olmamız gerekmez mi? Orasını bilemem. İşte ben de onu diyorum. Ben de bilemiyorum. Araştıralım diyorum. Nereden aklıma geldi biliyor musunuz? Maduro’ya karşı Trump mesaj yayınlayıp devirmeye çalıştı ya. Uykum kaçtı. Sonra neden uykumun kaçtığını anlamaya çalıştım. Trump darbeye niyetlendi bize de aynısını yapar desem, 15 Temmuz’da misliyle yapmaya çalıştı. Korkmayız yani. Kültürleri bize benziyor desek pek benzemiyor. Din kardeşliğimiz filan da yok. Bizi seviyorlar derseniz işte bunu çözmemiz gerekiyor.

Venezuelalıyı niye severiz? İrlandalıları neden bu kadar benimseriz? Pakistan’ı bize yakınlaştıran nedir? Uzakları yakın edip de yanımızdakini uzaklaştıran bu gönül antropolojisine aklım takıldı. Afrika’da Müslüman Hristiyan neden bizi sever, biz onları yüzyıllardır görmememize rağmen nasıl aileden kabul ederiz? Bunlar önemli ama yakındakilerin neden gönüllerimizden bu kadar uzak olduğu. Neden sevincimizi ortak yaşayamıyoruz? Neden birimizin sevinci diğerimizin üzüntüsü oluyor veya bir kesim üzülürken diğerleri zil takıp oynuyor? Cevaplarını bulmakta zorlandığım sorular bunlar.

Daha da ötesinde şunlar var. Gönül antropolojisi bizim yeni bir gelecek kurmamız için işe yarar mı? Cevapları bulan zahmet olmazsa göndersin de bu sütunda birlikte düşünmeye başlayalım.

Benim düşüncem şu: Dünyanın tüm arka sokaklarını birleştiren gönül yolları var. Bunlar zamanla kapanmış ama bazen kar yağdığında yağmur bastırdığında birbirlerine akıp gidiyorlar. Biri diğerini hiç görmese de aynı ayazı yediği için anlıyor ve ortak tek bir kelime bilmemelerine rağmen gönül diliyle öyle bir konuşuyorlar ki ortada ne sınır kalıyor ne de başka bir bariyer.

Aklım yettiğince gönül antropolojisine giriş yapmaya çalıştım. Sözü gönüllerin ve antropolojinin uzmanlarına bırakıyorum. Uzakları yakın eden neymiş hep birlikte öğrenmiş oluruz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...