İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

KÜRESELLEŞME VE SANAT İLİŞKİSİ

YAYINLAMA:

Bu ilişki, nüfusun genişlemesi ve dağılımı ile oluşan kültürel bağlar ve ekonomi ile mi oluşur yoksa hızlı iletişimin yarattığı değişimden etkilenen bir olgu mudur?

Tek bir cevabı yok elbette bu sorunun…

Daha doğrusu “insanlığın bir süreci olduğu” yönünde kabul görüyor

Çünkü, aslında küreselleşme sanat alanında öz farkındalık oluşturmaktadır.

Ötekiyi bilmek, ondan etkilenmek, onunla paylaşmak ve yeniden üretmek doğal bir yakınlaşmadır.

***

Küresel sürecin okuma çeşitlerini üç temelde değerlendirelim…

Dönüşümcü bakış, küreselleşmeyi modernitenin bir uzantısı ve çeşitlenmesi olarak okumakta,

Öyle ki, hem bir benzeşimi hem de farklılaşmayı getiren bir dönüşüm sürecinden bahsedebiliriz.

İkinci bakış açısı ise, şüpheciler… Buna göre küreselleşme Ulu-Devlet yapısının başka bir dönemidir.

Küreselci yaklaşım devletin küçülttüğü, serbest piyasa ekonomisinin kendi kurallarının tüm insanlık üzerindeki etkisini söyler…

***

Sanat ve sanatçı kavramları küreselleşmeci yaklaşımın ekonomik örgüsü içerinde sektör- piyasa olarak keskin bir dönüşümü yaşıyor…

Antropologlar bu süreçleri dönüşümcü bir yaklaşım kabulüyle, akış kavramıyla anlamaya çalışmakta…

Sanat kavramı ise bu akışlar sürecinde, tüketimin hızıyla baş etmek zorunda…

Çünkü yaşadığımız zaman “tüketim kültürü” ideolojisini var etmekte.

Yani sözün özünde yine karşımıza çıkan küresel bir sorunu işaret ediyoruz: Tüketimcilik...

Her geçen gün üretimin azaldığı,

Tüketimin fazlalaştığı süreçlere doğmuyor muyuz?

DİREKTÖR ALİ BEY…

Türk tiyatrosunun gelişimindeki en önemli isimlerden biri Ali Bey…

Namık Kemal’le birlikte Diyojen mizah gazetesine yazılar yazmış, pek çok eserin sahneye konulmasında da büyük emeği geçmiş bir isim…

Aynı zamanda Tiyatro-yi Osmani içerisinde, yine Namık Kemal ve Güllü Agop gibi devrin önde gelen yazar ve tiyatrocularıyla birlikte görev almıştı

Tanzimat döneminde halk kaynaklarından yararlanan ilk isimlerden…

Özellikle halk söyleyişlerine yaklaşması, kendi topraklarından faydalanmayı öncelik edinmesi ve Türk dilini renklendiren deyimlerden fazlasıyla yararlanması örnek teşkil eder…

Türk edebiyatının batılı anlamda ilk günlük türünde eseri “Seyahat Jurnalı” ise ona başka bir ayrıcalık kazandırıyor…

Unuttuğumuz bir değer, Direktör Ali Bey…

Onu hatırlatmadan geçmek olmazdı…120 yıl önce bugündü vefatı…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...