İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BALKONDA BİR TUHAFLIK

YAYINLAMA:

Konuşmalar arasında fotoğraf açısından çok değer taşımayan çalışma olduğu da kendisini tekrarlayan bir edebiyatçının makara boşa sarmasın diye farklı alanlara dadanması da geçti. Son tahlilde işin öznesi Orhan Pamuk olunca dikkat kesiliyoruz, kesilmemiz de gerekir. Yazdıklarını beğenin ya da beğenmeyin, yazı işçiliğinin hakkını veren bir kişiyle karşı karşıya olduğunuzu kabul etmelisiniz.

Türkiye’de Duman ismiyle gösterilen Wayne Wang ve Paul Auster’ın bağımsız filmi Smoke’ta Harvey Keitel bir sigara dükkanını işletir ve her gün aynı saatte aynı açıdan fotoğraf çeker. Bir yazar bunu gereksiz görür. Her gün aynı kareyi tekrar çekmek ona göre gereksizdir. Birbirinin benzeri karelerden oluşan albüme bakarken gözleri bir kareye mıhlanır. Kaybettiği eşi fotoğraflardan birinde yer almaktadır. O an ayrıntıların hayatımızı ne şekilde zenginleştirdiğini fark eder. Orhan Pamuk’un bildiğini düşündüğüm bu filmden ne kadar etkilendiğini bilmiyorum. Filmden başka bir kesit. Bir sigaranın dumanının ağırlığını nasıl ölçersiniz? Akla ilk olarak dumanı bir poşete hapsetmek gerekiyor ama daha farklı bir yöntem var. En azından film onu öneriyor. Sigaranın ağırlığını ölçer ve ardından yakarsınız. Küllerini hiç ziyan etmeden hassas bir tartıya koyarsınız. İzmaritine varıncaya kadar bunu özenle yaparsınız. Külleri ve izmariti tartar sigaranın ağırlığından çıkarırsınız. Geriye kalan dumanın ağırlığıdır. İlginç değil mi? Bana öyle gelmişti. Siz yine de sigara içmeyin. Sebebi ne olursa olsun.

İstanbul’un toplam ağırlığının içinden binaları ve insanların ağırlığını çıkarırsanız geriye kalan şey hüzündür. Mutsuzluk demiyorum. Balkondan şehre bakıştaki duygu. Yaşamaya çalışırken çöken ama nasıl ölçeceğimizi bilmediğimiz bir ağırlık. Orhan Pamuk sanırım bunu fotoğraf terazisine çıkarmayı uygun görmüş. Balkon aynı zamanda Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde bir sergi olarak izleyicilerle buluşacak. Yazarın kendi ağzından dinlemeyi arzu ederdim “balkon” konuşmasını ama o basın mensuplarıyla buluşurken dünyanın başka bir yerinde olmam gerekiyor.

Bu kadar balkon yeter, kış günü üşüteceksiniz diyorsanız Mustafa Kutlu’ya bir uğrayalım. Sonra içeri girer kombiyi de birkaç derece artırırız. Kutlu, geçen ay Mavera Derneği’ndeki konuşmasında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın caminin kapısına kadar geldiğini ama içeri girmediğini söylemişti. Bu elbette münevverin aydına dönüşme sürecinin metaforik bir anlatımıydı. Benzer şekilde Orhan Pamuk da Cumhuriyet dönemiyle hayatımızda yer alan apartmanlardan birinin balkonundan şehre bakmaya çalışmış. Baktığımız yer aynı olsa da bakış açılarımız farklı olabilir veya tam tersi. Önemli olan anlamaya ve anlatmaya çalışmaya devam etmek. Belki de balkona çıkıp konuşanın da fotoğraf çekenin de yapmaya çalıştığı şey aynıdır: Ölçülemeyenleri başka bir tartıya yerleştirmek.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...