İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

AĞZIMIZI BOZMAMAK

YAYINLAMA:

Ancak yeterli değildir bu. Sonra kelimelerimize sahip çıkma sorumluluğumuz başlar. Kelimelerimize sahip çıkabildiğimiz ölçüde, düşüncelerimiz rahat eder. Daha açık ifadelerle konuşalım. Kelimelerimizi rahat bırakalım ki terlemeyelim. Değil mi? Seçimleri atlattık ve bazı sıkıntılar sürüyor. Bunların çözüm yolları sistemin içinde tarif edilmiş ve bu usuller etrafında devam ediyor. Kabul etmediğimiz gelişmeler oluyor, olabilir. Ancak bunlara verdiğimiz tepkiler nasıl bir kıyafet giydiğimizi gösterir. Kuşkusuz ki zor günler ruhumuzun derinliklerindeki hisleri açığa çıkarır ve onlar da kıyafet olarak ilginç kelimelere ve ifade tarzlarına bürünürler. Öfkeden bahsediyorum, öfkenin ürettiği ölçüsüz kelimelerden.

Zor zamanda konuşmak da zordur. Ağzımızı açmamaktan söz etmiyorum, yanlış kelimelerle ağzımızı bozmaktan. Kelimeler, düşüncelerimizi hapseder, düşüncelerimiz de benliğimiz. Sözlerimizin esiri olarak bir ömür sürebilecek pişmanlıklarla hayatımıza devam ederiz.

Boşanmalar artıyor, siyasi tahammülsüzlük yükseliyor, İslam düşmanlığı zirve yapıyor. Tüm bunlar kelimelerle ilgili. İslamın özünün ayrılmazı olan cihad kelimesi mesela. Yüce düşüncelerin ve derin bir tasavvurun elbisesidir. İslam düşmanlarının elinde terör düşüncesinin üzerine geçirildi ve kimse yüzünü görmek istemiyor. Diğer önemli kelimeler olan hizmet ve himmet de FETÖ tarafından başka düşüncelere giydirildi. Kelimelerimiz hiç uygun olmayan kavramlar haline dönüştürüldü. Sonu hüsran ve kendini üretemeyen düşünce çıkmazları.

Elde kalan kelimelerimiz azaldı. Birleştiren kelimeleri bulmak zor. Aynı düşüncelere farklı kıyafetler giydirmeye de bayılıyoruz. Birimiz ulus diyor ötekimiz millet. Tevhidde bile tefrik oluyoruz. İyiye alamet değil.

Kelimelerimizi düzeltmek için güzel düşüncelere ihtiyacımız var. Kendimizden utanmamak için de doğru kelimelere. Edebiyat bunun için gerekli, edebimizi bozmamak için. Düşüncelerimizin üryan kalmaması için.

Her zor gün geçer gider, iyi günlerin geçip gittiği gibi. Geride kelimeler kalır. Bazısı ortadan kaldırılmış, bazısı genetiğiyle oynanmış biçimde. Bir yanımız üşür ve o kelimenin örttüğü düşüncenin artık bir yanının açık kaldığını hissedersiniz.

Onun için ağzımızdan çıkan kelimelerin dikkatli seçilmesi mühimdir. Ağzımız bozulursa bu kalbimize sirayet eder. Kalbimiz çürüdüyse ne kadar yaşıyor sayılabiliriz ki?

Düşüncesizlerin ağızlarına geleni söylemesi sizi yanıltmasın. Korumaya değer düşünceleri olmadığından olabilir. Siz ağzınızı bozmayın. Usül esasa dairdir ve esaslıdır. Eşinize karşı, siyasii muarızlarınıza ve hatta düşmanlarınıza karşı kullandığınız kelimelere. Tükettiğiniz her kelime bir köprüyü yok etmektir. Ayrıştığımız her kelime tevhidi zedelemektir.

Ya kabaca söylemek? O da kelimeleri, yani düşüncelerimizin biricik kıyafetlerini pisletmektir. Böyle yapanların ne söylediği sözleri ne sinelerindeki özleri kıymet taşır. Kelimeleri yani sözcükleri iyi seçmezsek veya korumazsak sözün de kıymeti kalmıyor. Tam tersi de mümkün tabii.

Yunus Emre’den ödünç alalım:

“Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı

Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz.”

Seçimler sonrası kendimle konuşup bir temiz nasihatte bulunmam gerekiyordu. Bunu yazarak gerçekleştirdim ve sizinle de paylaşmak istedim. Bilmem iyi yaptım mı?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...