İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Gülümseyin çekiyorum

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Fotoğraf sanat mıdır, fotoğrafçı sanatçı mıdır diye tartışmalar devam ediyor olsa da, benim için bu konu hiçbir zaman çok ta önemli olmadı. Sanatın her alanının zaten başka bir sanat dalından beslendiğini düşünürsek, fotoğrafı ve fotoğrafçılığıda özel bir dal olarak düşünebiliriz. 
Geçmişi özleyince hepimizin yaptığı şeydir albümleri karıştırmak. Yaşadığımız yılları, oyun oynadığımız sokakları, okuduğumuz okulları ve o yıllardan sonra isimlerini bile unuttuğumuz komşuları, arkadaşları hatırlatan anılarımızın arşividir. Yaşanmışlığın, yaşadıklarımızın belgesi ve geçmekte olan hayatımızın resimli romanıdır. 
***
Fotoğraf andır, andadır.
Güzel bir manzara ile karşılaştığımızda, mutlu anlar yaşadığımızda ilk aklımıza gelen, o muhteşem görüntüleri ve zamanı kaybedeceğimizdir ve o an yüzümüzde hüzün karışımış bir mutlulukla basarız deklanşöre.
Özlemdir fotoğraf.   
Sonsuza kadar sürdüremeyeceğimiz bütün güzel zamanları hapsetmeye çalışırız ki, daha sonra baktığımızda o anı yeniden yaşayalım. 
Hem doğumu hem ölümü anlatır fotoğraf. Çünkü ölüme çok yaklaştığımız anlarda, izlediğimiz son sinema beynimizin çektiği fotoğraflardır. 
***
Fotoğraf çekmeyi ve fotoğraf makinamı hayatımın olmazsa olmazları arasına koyduğumdan beri beni düşündüren bir çok şey oldu. Bunlardan biri, çocukken var olup daha sonra kaybettiğimiz renklerdi. Hatırlarsınız, okul sıralarında, masamızın üzerine bembeyaz sayfalı, kocaman yapraklı resim defterini açıp boyalarla sayfayı ne ile dolduracağımızı düşünürken, ilk kondurduğumuz şeylerden biri genellikle güneş olurdu. Belki de çizimi kolayımıza geldiğinden… 
Işıl ışıl sapsarı, tepsi gibi bir güneş, sonra üzerinde oturulası pofuduk minder gibi masmavi bulutlar, sayfayı şenlendirmeye başlardı. Arada değişik renkler kullanmaya çalışanlarda olurdu elbet. Güneşi kırmızı ya da mor yapanlar, bulutları siyaha veya pembeye boyayanlar. Sonra ne olurdu biliyor musunuz? 
Gülüşmeler gelince ya da öğretmeninin güneşin sarı olduğunu, gökyüzünün mavi olduğunu öğretmeye çalışması ile birlikte, bütün renkler gider ve ezberletilmiş renkler hafızaya yerleşirdi. Maalesef, göz artık farklı renkleri unutmuş olurdu. Güneş her sayfada sarı, bulutlar her sayfada mavidir artık.
Fotoğraf , gözlerimizin hafızasıdır. Kaybolan renklerin yeniden keşfi, hayatımızın resimli romanı, gidilecek yolların gel diye seslenişi, gelinen yerlerin özlemi.    
Hep güzel anlarda kalsın fotoğraflarınız; 
gülümseyin çekiyorum!
Sevgiyle kalın

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...