İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kendi cumhuriyetime gidiyorum

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Pılımı pırtımı toparladım. Çadırımı, katlanır, basit bir bez parçasından sandalyemi, termosumu hazırladım, bir şort bir terlik attım çantaya, hadi ben kaçar! Nereye mi gidiyorum? Tabii ki kendi cumhuriyetimi yaşamaya! Gökyüzü benim, yıldızlar benim, güneş benim, ay benim, deniz benim! Ipıssız, konuşmayan ancak ruhu olan koylarda, rengarenk çakıl taşları ile buluşmak için sabırsızlanıyorum. İnsanlardan uzakta, tek bir dala, yaprağa, çiçeğe zarar vermeden, misafirliğe gittiğim doğanın evinde, karıncanın bile yaşam hakkına saygı duyarak, bir çınara sığınmak istiyorum.
***
Biraz üzgün, biraz hüzünlü ama çokça kırgınım. 
“Ezik, oradan buradan toparlanmış, kendini ifade etmekten aciz insanlar” diye bahsedildiğinde çok üzülmüştüm ama baktım ki bu sözlerin sahibi vekil seçilmiş, hem de bu sözleri ettiği ilin halkı         tarafından.
Çocuklarınız yıllarca sınava hazırlanmıştı, onca sene borç harç dershanelere yollamıştınız da, hani sınav soruları defalarca çalınmıştı değil mi?
Çiftçiler mazot pahalılığından şikayetçiydi, ürünlerinin karşılığı olan parayı alamayıp, isyan halinde yollara döküyordu değil mi?
Dolar kuru, euro kuru derken, patates-soğan fiyatı 10 liraya doğru alıp başını gidiyordu değil mi? Soğan, fakir fukara yiyeceğiydi, çook eskiden şarkılar bile yapılmıştı. “Soğan ekmek yeriz, yeter ki gel!” diye. Bence artık çağırmayın gelmesin, zira o da lüks gıda oldu artık!
Şort giydi diye tekmelenen kızlar için, “o da öyle giyinmeseydi” denilerek uğradığı tecavüzü hak görenler için, “ne olacak bu memleketin hali” diyerek hepimiz çok öfkelenmiştik değil mi?
Toplum olarak, içimize kapandık. Merhamet gibi, acıma gibi duygularımızı sanki terkediyoruz değil mi? Daha birkaç gün önce, ayakları kesilen minicik kedi ve köpeğin maruz kaldığı şiddet, tecavüz edilen bebekler, hayvanlar ne kadar acımasızlaştığımızı göstermiyor mu?
***
Emekliler; “maaş bağladılar, elime geçem 980 lira” diye, bir paraya, bir de bir sonraki maaşa kaç gün var diye takvime bakıyordunuz değil mi?
Gençler; öğretmen oldunuz, doktor oldunuz atanamıyordunuz değil mi? Ve tabi işini yapamayan bu gençlere üzülen anne babalar, canınız çok sıkkındı değil mi?
HES’ler yüzünden dereler kurudu,  ağaçlar kesildi, doğa tahrip edilmekte diye imza kampanyaları yapılıyordu         değil mi?
***
Boşverin, güzel günler de görürüz elbet. Canınızı sıkmayın, açın Survayvır mı neyse işte onu, bakın bakalım bu hafta kim elenecek!
Ben kaçar… Kendi cumhuriyetime gidiyorum. Güzel yerlerden, güzel şeyler yazarım artık.
Sevgiyle kalın

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...