İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kooperatifçilik Günü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Geçte olsa bu yazının yayınlanması gerekir; ülkemizin içinde bulunduğu karmaşa ve bireyciliğin alabildiğine arttığı paylaşımcılığın azaldığı ortamda üretim ve tüketimde birlikteliğin sağlanması için asgari müşterek ortamda birlik için kooperatifçilik gerekir. Bu nedenle sizinle bu yazımı paylaşmam gerekir. Uluslar arası kooperatifler birliği merkez komitesinin 1922 yılında Milano’da aldığı karar uyarınca her yıl Temmuz ayının ilk cumartesisi  “uluslar arası kooperatif günü” olarak kutlanır. Kooperatifçilik temel olarak toplumsal gelişimin ekonomik örgütlenmesinin bir ürünü olarak doğmuştur. Özellikle bu durum 19.y.y. kapitalist üretim ilişkilerinin ve Adam SMIT ’in bile hafızasına alamadığı ve karşı çıktığı boyuta varmıştı. İşte 20. yüz yılda toplumsal ilişkilerin üreticiler ve tüketiciler bazında iyileştirmeyi baz aldığı Kooperatifçilik 21. yüzyılda da geçerliliğini korumakta.
Ülkemizde Osmanlı döneminde Balkanlarda Mithat Paşa ’nın özverili çalışmasıyla kooperatifçilik oluşturulmaya başlandı. Cumhuriyet döneminde çeşitli girişimler olsa da yeterli iletişim ağı ve işin uzmanı profesyoneller değil amatör yönetim erkinin elinde olduğundan sonuçlandırılamadı, ta ki 1960’lı yılların başına kadar. 1960 ve 70’li yıllar kooperatifçiliğin gelişip yayıldığı ve toplumun birçok kesimi tarafından benimsendi. Hatta kooperatifçilik ile ilgili müsteşarlık kurularak devlet tarafından desteklenmeye bile başlandı.
Kooperatifçilik 1960 ve 70’li yıllarda tarım ağırlıklı üretici kooperatiflerdi. Tüketim ve konut kooperatifçiliği de gelişmeye başladı. Tarım ağırlıklı olanlar bölgesel temelde örgütlenip üst kurul oluştururken, konut ve tüketim güdük kaldı. Yine de kentler de bu tür kooperatifler kurulmaya başlandı. Gelişen politik koşullar nedeniyle devlet bu tür kooperatiflerin varlığından tedirgin oldu. Özellikle 12 Eylül 1980’den sonra ki yıllarda devlet yönetimi tarafından gözden düşürülmek için her türlü kampanya başlatıldı. Hatta bazıları kapatılıp yöneticileri gözaltına alındı tutuklandı. Aynı yıllarda 12 Eylül sivil ve asker yöneticileri tarafından köşe dönmecilik bireysel girişimcilik ön plana çıkarılarak kooperatifçiliği modern-çağdaş olmayan bir örgütlenme biçimi olarak yansıtıldı. Amaç insanları üretici-tüketici olarak bir araya gelip istemleri temelinde ortak hareket etmelerini engellemek. Oysa kooperatifçilik özellikle tarım gibi üretici ve kentlerdeki tüketiciler için vazgeçilmez bir örgütlenme dayanışma biçimidir. Nitekim gelişmiş ülkelerde hem dün hem de bugün ekonomilerinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu durum, birçok gelişmiş ülkede(!) “modası geçmiş”,”tutucu” ya da “hantal” örgütler olarak algılanmadığı gibi hala ekonomilerinde güçlü rollerine devam etmekte.
Son yıllarda tarımdaki kooperatif birliklerine devletin müdahalesi arttığından gereksiz yatırım ve yönetim kurulu üyesi gönderip hantallaştırılmakta. Şimdilerdeyse borçları giderek artmış kendilerini yenilemeyen konuma sokuldu. Konut kesimi ise ucuz konut yerine pahalı konut üretmekte; tüketim ise işyeri kantinciliği ya da bakkalcılıktan öte gidememekte.
Ülkemizde özelleştirmeye karşı kooperatif hareketi toplumsal değerleri, demokratikleştirme, açıklık, katılımcılık, yardımlaşma, ekonomik, demokratik bağlamda özgürleşme ve örgütlenme ile uluslar arası olarak dayanışma ve bütünleşmede önemli görevleri vardı. Kooperatifçilik üretici ve tüketici olarak insanların örgütlü birlikteliğini ekonomik, sosyal ve politik bağlamda iyi niyetli olması yetmez, kişinin ister kooperatif yönetiminde isterse de profesyonel olarak yönetim de yer alması gerekmektedir
Evet, içinde bulunduğumuz kapitalist sistemin en barbar/vahşi ilişkileri toplumu ve doğamızı yok etmekte. Ama onun içinde doğmuş ve ona karşı kullanılacak ekonomik ilişkiler içinde kooperatifçilik önemli yer tutmaktadır. Bu kurumu mevcut tekçi ceberut yönetim anlayışına karşı iyi kullanıp güçlendirilir ve kooperatif toplumcu amaçla yönlendirilirse kapitalist emperyalizme karşı bir yara vermiş ve önemli bir cephe         kazanılmış bulunulur.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...