İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

TAHTAKURUSU

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Tahtakurusu, Hemiptera takımının Cimicidae familyasından böceklerin ortak adıdır. Bunlar yalnızca memelilerden ve kuşlardan kan emerler. Kan emmek için konukçularına yanaşırlar. Diğer zamanlarda ışıktan/aydınlıktan korunmuş yerlerde saklanırlar.”
Tahtakuruları yarım kanatlı olup uzunlukları 3/5 milimetredir. Vücutları oval ve yassı olup kanatları körelmiştir. Genellikle oturulan ve yatılan yerlerde üreyen kan emerek beslenen pis kokulu böcektir/haşarattır.
Tahtakuruları yapıların duvar çatlakları, duvar kâğıtları, resim ve tabloların arkası ve kullanılmayan eşyalarda, halı altı, minder, yastık, yorgan ve     elbiselerin dikiş yerlerinde yatak örtülerinde, yatak ayakları, mobilyalar, karyola, kuş yuvaları, zemin çatlakları ve kıvrımlarında kolayca yaşam biçimi oluştururlar. Gündüzleri kuytu ve karanlık bölgelerde saklanıp geceleri ortaya çıkar uyuyan insanlardan kan emerek beslenir. Aydınlığı sevmediği için gündüzleri gözden kaybolur. İnsandan kan emdikten sonra 10/20 dakika içinde kanla dolan bedenleri açken görünen durumundan nerdeyse iki kat şişer.
Tahtakuruları çok çabuk çoğalabilen canlılar     gurubu içinde yer aldıklarından bir saat içinde 30 tane larva üretebilme özelliğine sahiptir. Bu nedenle baş edilmesi çok zor böcekgiller (haşereler)    gurubunda yer almaktadır.
Yer küremizin canlıları içinde başta biz insanlar olmak üzere diğer canlıların bedenlerine yapışarak yaşamlarını idame eden bu asalak haşeratlar birçok hastalıkları da peşinden getirir. Barındıkları/saklandıkları kuytu ve karanlık pis köşelerinden çıkıp     birçok canlı türünün bedenlerine yapışıp kanlarını emerken pisliklerini de onlara bulaştırmakta.
Canlılar yaşamında toplumsal varlığa ulaşmış olan insan evladı iki haşerat grubuyla mücadele     etmekte. İlki yukarıda böcekgiller olarak adlandırılan grup var ki buna karşı sadece kendimizi değil     yaşamımızda ve beslenmemizde yararlandığımız canlıların temizliği ve sağlığına dikkat etmemiz     gerekme. Tabii ki hem kendimizin hem de yaşamımızda yanımızda olan canlıların yaşam yerlerinin     temizliği ve bakımı önemlidir. Bunlara önem     verdiğinde sorun çözülür.
Önemli olan ikinci gruptur. Yani yaşamımızda çocuklar, yaşlılar ve bakıma muhtaçların dışında çalışmadan başkasının sırtından geçinen yaşamını idame ettirenler vardır ki sözümüz onlara. Güç ve iktidar da kim olursa olsun her zaman onların yanında olup onlara biat ederken kim onlara karşı ise kraldan çok kralcı olarak çamur atıp çirkefleşmekte. İktidar     yönetimi değiştikçe o da ona uyum sağlayıp değişmekte. Birilerinin dediği gibi “dün dündür bugün     bugündür” sözünü yaşamında bir topaç gibi dönerek yaşar. Dün ak dediğine bugün kara diyebilecek kadar iktidarın gücüne âşık insan hatta her türlü melaneti ve çirkefi yapabilen toplumumuzun bu asalakları     bugünlerde fazla kan emdikleri için ortalarda     görülmeye başlandı. Haşeratlar karanlık bastığında ortaya çıkıp kan emmekte, bugünler de karanlık bir döneme girdik kuytu köşelerde hain pusularda     bekleyen tahtakuruları beslenmek için ortaya çıkmakta. Güç kimde ise onların yanında yer alan haşeratlar insanların kanını emmeye asalakça yaşamaya devam etmek için çirkefleşmekte gerçek yüzlerini     ortaya çıkarmakta.
Toplum içindeki bu haşeratlar her zaman karanlık bir dönemi bekler. Darbe, baskı ve yasakların ayyuka çıktığı dönemler haşeratlar için yaşam alanlarıdır. Kuytu ve karanlık köşelerden, hain pusulardan çıkan tahtakurularının izlerini bulmak çok zor değil,     kabukları ve pisliklerini gezdikleri yerlerde bırakırlar. Kimi yazdığı köşede ve haberde, kimi de yaptığı konuşma ve uygulamalarda. Bunların ömürleri de çok değil ama yaptıkları tahrifat çok. Evimizdeki haşeratlara karşı nasıl mücadele ediyoruz bunu iyi biliyoruz. Peki, toplumsal yaşamımızda ki bu tür     haşerat ve tahtakurularına karşı nasıl mücadele     etmemiz gerekir? Çok zor, ama bu arsız     tahtakurularına karşı ne yapalım?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...