İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

FAİL ya da ÖZNE

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yaşamda her şeyin bir nedeni ve niçin’i vardır.     Olay ve olgular kendiliğinden değil doğa ve toplumun öznesi ve nesnesi olan varlıklar tarafından belirlenir. 
Günümüzde özne(yani insan), toplumsal ve tarihsel süreçte daha da belirleyici olmakta.
Özne, yani bir işi yapan, uğraşan, çalışan bellidir, failidir. 
Fail, gizli olmayıp, aşikârdır, alenendir yani “zahirdir”.
Her toplumsal tarihi dönemde belirleyici olan özne/insan olmuştur.
Toplumsal yaşamda ekonomik ilişkiler, iktidar, güç, silah, ihtiyaç ve ihtirasların sarmalında günümüze kadar geldi.
Doğa olaylarında tetikleyici ama toplumsal yaşamda belirleyici olan insan öznedir faildir.
Son yıllarda sıkça kullanılan “fail” kelimesi yanlış ve çoğu yerde suçlu ya da katil anlamında         kullanılmakta.
Fail her hangi bir olayın yapanı denilmekle; cinayetin yapanı faili olarak da kullanılabilir; ama tek başına “fail”  dendiğinde neyi yapanı olduğunu anlamak imkânsız.
“Fail” dendiği zaman ne, nasıl, niçin, neyin faili gibi sorularla yanıt aranır ve olayın üstüne gidilirse kullananın kafasında sorular oluşur yanıtını bulmada yardımcı olunur.
‘Hukuk dilinde bir suçu işleyene verilen genel bir ad; bu anlamında kullanıldığında ortada bir suç olması ve bunun belirli bir kimse ( ya da tüzel kişi) tarafından işlenmiş olması gerekmektedir; hukuk anlamında  “bir olayın yapanı” tanımına karşılık gelmektedir, teknik bir terim olduğu belirtilmekte; “neyi yapan” sorusunun yanıtı her zaman  “suçu işleyen” anlamındadır.’
Her olayın bir faili kişi ya da tüzel kişisi vardır.
Bir olayın yapanı belli ise “faili belli”, yapanı belli olmayan meçhul olana da “faili meçhul” denilir.
İki yüz yıllık tarihi sürece Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemine bakalım;
Osmanlı 1. Emperyalist Paylaşım savaşına neden girdi? Ufku dar yöneticilerin emperyalist yağmadan pay almak için diyebilir miyiz?
Çanakkale geçilmez denilse de, “halifenin” imzasıyla ülke işgal altına alınmadı mı?
Ülkenin işgaline direnen ve fiili destek verenler fermanlar ile hain ilan edilmedi mi?
Kimileri ne halifeye nede paşalarına yarandı ve Karadeniz’ in derinliklerine yatarken, kimileride hain tuzaklarda katledildi ya da işkencelerde sakat     kalmadı mı?
İşgal döneminde kimler kimin mandası olmak     istedi?
Savaşın yenileni savaş tazminatı ödemek zorunda, 1. Emperyalist paylaşım savaşının  “savaş tazminatını” kimler kime ödedi?
Osmanlının savaş tazminatı ödenirken, ülkemin insanının yaşadığı zorluklara rağmen borç ve hibe almadan kalkınmaya ve kendine yeter bir ülke haline getirmeye çalışan kimlerdi? 
Bugün ülkemin kamu kurumları özelleştirilip satılırken, kimler ve neden milyarlarca dolarlık dış borç alınmakta?
Geçen yüz yılın başında ve sonunda demokratik ilişkilerin gelişmeye başladığı, toplumsal muhalefetin güçlendiği ve örgütlendiği aynı zamanda katliamlar ve cinayetler dönemi yaşandı ve hala yaşatmaya çalışanlar var.
“Toplumsal muhalefetin” yükselişini hazmedemeyen güçler devletin biçaresizliğinin arkasına saklanarak “zor zamanların politikası” olan katliam ve cinayetleri neden ve niçin yaptı?
İyi ve kötünün  “faili” bellidir; bugün olmaz ise yarın mutlaka gün ışığına çıkacaktır.
Evet; toplumsal tarih işbirlikçi, hain ve iftiracıların utanç öyküleriyle dolu olduğunu biliyor muyuz?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...